23 Mayıs 2015 01:00

Çelişkiler ülkesinde bir kesit

Çelişkiler ülkesinde bir kesit

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“İstanbul Autoshow 15”, patron sözcülerinin ve her soydan sermaye hayranlarının “ne muhteşem otomobiller yaptıkları”na dair büyük övünmeleri eşliğinde başladı. Tek üzüntüleri, otomotiv işçilerinin bir haftadır direniyor olmasıydı! Ama o otomobilleri üreten işçiler,  sadece direnişte de değil, aynı zamanda emniyet, savcılık, patronlar, patronların örgütü MESS ve Türk Metal Sendikası tarafından işten çıkarılmakla, cezaevine atılmakla tehdit ediliyorlar.
Böylece, o otomobilleri ne fuarlarda böyle otomobiller ürettikleri iddiasıyla övünenler ne de saati birkaç yüz bin dolara getirdikleri mankenler, ne de o otomobilleri alıp kullananların ürettiği açığa çıkarken; asıl üretenlerin akşam evlerine ekmek bile götüremedikleri, fuardaki lüks otomobillerin yanı sıra, yaldızlı gösteriyle işçilerin hayatı arasındaki derin uçurum da sergilendi.
OECD’nin yeni açıkladığı “gelir dağılımı” raporu da bu gerçeği yansıttı. Dünyanın en yüksek gelirli yüzde 10’u ile en yoksul yüzde 10’u arasındaki farkın 10 kata çıktığı açıklandı. Türkiye ise 34 OECD ülkesi arasında, Şili ve Meksika’dan sonra en kötü gelir dağılımına sahip 3. ülke! Türkiye’nin en zengin yüzde 10’u ile en yoksul yüzde 10 nüfus arasındaki uçurumu ise 15 kat ile dünya ortalamasının bir buçuk katı düzeyinde!
Gelir adaletsizliğinin böylesi büyük bir uçuruma dönüştüğü ülkede, seçime iki hafta kala, bugüne kadar yoksulluğu, işsizliği ortadan kaldıracağını iddia eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “yüzyılın projesi”, “Türkiye’nin kurtuluş projesi” olarak reklamını yaptığı “Merkez Türkiye projesi”nin sıfır numara bir neoliberal proje olduğu ortaya çıktı. Davutoğlu projeyi, “Bu proje asıl bizim projemiz” diyerek sahiplendi. Ve büyük sermayenin ekonomicileri projeyi, içten gelen bir “Alkışlıyoruz, alkışlıyoruz,….” çığlıklarıyla, “CHP de nihayet çağın gerçeği sermayenin gücünü gördü!” diyen yorumlarla karşıladı. Çünkü sözü edilen projenin, ortaya attığı rakamlardaki (200 milyar dolar yatırım, 147 milyar dolarlık yıllık gelir, dünyanın ticaret merkezi olma, orta gelir tuzağını aşma, sıfır bürokrasi, …iddiaları gibi) iddiaların gerçekçi bir dayanağı olmadığı dikkate alınırsa, bu projenin ancak hayali geniş neoliberal projecilerin ütopyası olabilecek bir proje olduğunu söylemek gerekir! Başka bir söyleyişle ortaya atılan “proje”nin bütünü açısından sosyal demokrasi ve CHP’nin ilkeleriyle nasıl bağdaştırılacağı doğrusu merak konusudur. Ki, CHP de bu proje ile kendisini yeniden tartışılır hale getirecek görünmektedir.
Ve tabii bu büyük gelir dağılımı adaletsizliğinin yaşandığı iddialı projelerin ülkesinde; Diyanet İşleri Başkanı “lüks Mercedes’e binmeden” gezemezdi! Onun için de “İbreti alem için” bir milyonluk Mercedes’ten inen Diyanet İşleri Başkanına Erdoğan, “millete inat” dercesine yeni bir “zırhlı Mercedes” tahsis ettiğini, “millete müjde faslı”ndan açıkladı! Doğrusu Mercedes’ini “Artık benim için mezardır!” diyerek iade eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, yeni “zırhlı mezarına” nasıl girecek merak konusu!
Ülkedeki “çelişkilerden” söz edince Başbakan Davutoğlu’yu görmeden geçmek olmaz. Nitekim seçim güvenliğinden ve vatandaşın can güvenliğinden birinci dereceden sorumlu olan Başbakan, “HDP’nin Mersin ve Adana il örgütlerine saldırıyı düzenleyen kişinin kimliğini tespit ettik. Herkes bizden özür dilemeli” diyerek herkesi şaşırttı! Sanki kişinin eski bir DHKP-C’li olması Hükümetin sorumluluğunu ve bugüne kadar HDP binalarına ve faaliyetlerine yönelik saldırılardaki Hükümetin sorumluluğunu azaltırmış gibi! HDP’ye yönelik katliam girişimini bile bir seçim propagandası malzemesine dönüştürmek istemesi Hükümetin ne kadar çaresiz hale geldiğini gösteriyor.
Ama günün sürpriz, Davutoğlu’nun çaresizliğine de ışık tutacak açıklama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi.
Bugüne kadar, “400 vekil istiyorum”, “Başkanlık istiyorum” diye meydanları gümbürdeten Cumhurbaşkanı, önceki akşam çıktığı bir TV kanalında; “Vatandaş ve parti teşkilatları bir rehavet içinde, bir belirsizlik içinde. Böyle bir seçimde nasıl bir sonuç çıkar bilmiyoruz” diyerek, adeta havlu attığını ilan etti. Cumhurbaşkanının itiraf ettiği AKP’nin “seçim gönülsüzlüğü”nün bundan sonra alanlara nasıl yansıyacağını da göreceğiz!
Şu çelişkilerin çözümü değilse de çelişkilerin çözümünün bir raya oturması için 7 Haziran seçiminde barajın aşılması çok önemli bir aşama olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...