28 Nisan 2015 01:00

Hangi yüzle 1 Mayıs'a?

Hangi yüzle 1 Mayıs'a?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1 Mayıs, “İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü”dür.
İşçi sınıfının mücadele tarihi bize göstermektedir ki 1 Mayıs; sınıfın birliği, dayanışması ve mücadelesinin uluslararası karakterinin bayraklaştırıldığı bir gündür.
Ama eğer sadece böyle, genel değerlerin bir simgesi olsaydı, herhalde 1 Mayıs, 126 yılı geride bırakıp bu günlere gelemezdi!
1 Mayıs, elbette işçilerin barış ve kardeşlik içinde, sömürünün ve sınıfların olmadığı bir dünya özlemini de ifade eden “birlik, dayanışma ve mücadele” değerlerinin yükseltildiği bir gündür. Ama aynı zamanda; işçi sınıfının sermaye ve sömürüye karşı mücadelesinin, ulusal ve uluslararası çaptaki en acil taleplerinin öne çıkarıldığı, bu taleplerin sermayeye karşı tehditkar bir yumruğa dönüştüğü gündür.
Bu iki özelliği birleştirmeyen bir 1 Mayıs, 1 Mayıs adını hak etmez. Nitekim uzun zaman, günün mücadelesinin ihtiyaçlarından bağımsız kutlandığı yerlerde 1 Mayıs, böyle törene indirgenmiş olarak sürüp gitmektedir. (*)
Bugün ülkemizde 1 Mayıs’ı; vahşi çalışma koşullarına karşı “insanca bir yaşam ve insanca çalışma koşulları” diye ifade ettiğimiz talepler manzumesinden oluşan sloganla kutlamaya hazırlanıyoruz. Ki, bu talepler içinde ağır çalışma koşullarını kaldırmayı da içeren işçi sağlığı ve iş güvenliği talepleri ve bunların sendikal bürokrasi, patronlar ve hükümet tarafından boğulmak istenmesine karşı mücadele talepleri vardır.
Bu talepler etrafında son bir yıl içinde mücadelenin öne çıktığı sektörler maden, inşaat, metal sektörleri olmuş ama mücadele metal işkolunda ete kemiğe bürünmüştür.
Önce MESS-Türk Metal işbirliği ile “ihanet sözleşmesi” imzalanarak işçilerin mücadelesi boğulmak istenmiştir. Bu sözleşmeye karşı Birleşik Metal ve üyesi işçilerin tepkisi grev olmuştur! Ancak Hükümet grevi yasaklayarak, işçilerin mücadelesini bastırmıştır. Bu sefer de Türk Metal üyesi işçiler, MESS-Türk Metal oyununu reddetmiş, “Biz bu ihanet sözleşmesini tanımıyoruz. Yeni sözleşme istiyoruz” diyerek harekete geçmiştir. İki haftadan beri metal işçilerinin mücadelesi işyerlerinde, Bursa’nın cadde ve meydanlarında sürmektedir. Ve mücadelenin giderek genişleyeceğini gösteren sayısız belirti vardır.
Böyle gelişmelerin olduğu bir ortamda 1 Mayıs’a gidilirken elbette sendikal camianın, işçi kamuoyunun ayakta olması; metal işçilerinin arkasında birleşerek 1 Mayıs’ı, metal işçilerinin mücadelesinin yaygınlaşması, sendikal bürokrasi-patronlar-Hükümet ittifakının çökertilmesi için bir hamleye dönüştürmek üzere harekete geçmesi beklenirdi.
Ne var ki durum böyle değil. Tersine, iki haftadan beri mücadelelerini sürdüren metal işçileri adeta gizli bir güç tarafından yalnız bırakılmaktadır. Her konfederasyondan sendika yöneticileri ve ne yazık ki ileri işçiler, metal işçilerinin mücadelesini duymamış gibi davranmakta; sendikal mücadelenin ayağa kalkması için yeni yollar açabilecek bu mücadele sessizlikle boğulmak istenmektedir!
Peki bunu nedeni nedir?
-    Türk Metal’in şerrinden mi korkulmaktadır?
-    Sendikalar arasındaki o derin diplomasinin gereği olarak mı sendikacılar “duymazdan gelmeyi” tercih etmektedir?
-    Bugün Türk Metal’in sözleşmesini yırtan yarın da bizimkini yırtar; mazallah işçiler sendikalara el koyar; aman bu yol açılmasın diye mi sessizdirler?
-    Yoksa hepsi birden mi?
Peki mücadeleci bir çizgide olduğunu söyleyerek sendikal bürokrasiyi eleştiren, 1 Mayıs için çağrılar yapan mücadeleci sendikacılar, ileri işçi kesimleri neden bu kadar sessizdir; neden sendikal bürokrasinin sessizlik korosuna katılmaktadırlar?
Evet sorular çoktur. Bu soruların yanıtları hem çok kolay hem de oldukça çetrefillidir!
Ama günün acil sorusu şudur:
Böyle önemli gelişmelere sessiz kalanlar, işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele gününü, 1 Mayıs’ı hangi yüzle kutlayacaklar?
Hangi yüzle sınıftan, onun dayanışmasından, mücadelesinden söz edecekler?
Herkes bu soruların yanıtını hem örgütü hem de kendi açısından düşündürürse, bir özeleştiriyle 1 Mayıs’a katılmaya teşvik ederse 1 Mayıs önemli bir işlevini yerine getirmiş olacaktır.
Yoksa 1 Mayıs’ın övünmelere, hamasete ve nostaljik atıp tutmalara ihtiyacı yoktur!
(*) Japonya’da Tokyo’da yapılan törene 4-5 milyon işçi katılmakta, ama bu törenler işçi sınıfı mücadelesi bakımından bir anlam ifade etmeyen kutlamalar olarak kalmaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...