Tarihsel bir bağımsızlık bildirisi
Fotoğraf: Envato
Değerli okurlarım, hep güncel olaylar üzerine yazmaktansa, kalıcı nitelik taşıyan başka konulara da girmeyi yerinde buluyorum. Şimdi bu tür bir yazımı okuyacaksınız.
Çağımızın derinlikli bir hümanisti olan Albert Schweizer, Mozart’ı şöyle tanımlar:
“Bütün dâhîler göklere uzanır; Mozart ise gökten inmiştir.”
Bizim böyle lâflara karnımız tok! Kimi parti liderlerimiz de gökten indi, n’olmuş?
Şu olmuş: Fransız Devrimi’nden 33 yıl önce doğan ve devrimden iki yıl sonra ölen Mozart, 18. yüzyıl Aydınlanması’nın Avrupa’yı saran toplumsal/siyasal havasını solumuştu hep. Fransız Aydınlanması’nın ürettiği eserleri okumuş olsun olmasın, Devrim’e giden yolun rüzgârını sevinerek karşılamış, ayrıca “Alman Aydınlanması”nın düşünürü Kant’ın “Aydınlanma Nedir?” başlıklı makalesinin etkisinde kalmıştır. Bütün bunlar, Mozart’ın müziğine Aydınlanma’nın nasıl yansıdığını dolaylı biçimde anlatır. Dolaysız açıklama içinse Mozart’ın düşünceleri yolunda göze aldığı eylemlere bakmak gerekir. İzninizle bunu anlatacağım:
1781 Yılında Mozart, yıllardır hizmetinde müzikçi olarak çalıştığı Salzburg Başpiskoposu Colloredo ile çatışmış, ona “Pis papaz!” diyerek saraydan ayrılmıştır. Böylece Mozart, Avrupa kültür tarihinde ilk olarak soyluların egemenliğini hiçe sayarak bağımsızlığını ilân eden müzikçi olmuştur. Olayın bu yönü önemlidir. Çünkü 18. yüzyılda feodal efendilerin gözünde müzikçi, bir “saray hizmetlisi”ydi. Finkelstein’ın nitelemesine göre, “Mozart’ın Salzburg Başpiskoposu’nun hizmetinden çekilmesi, tarihsel bir “sanatta bağımsızlık bildirisi”dir.” Bu olay, iki kültür dünyasının çatışmasında, bir sanatçının feodal aristokrasiye ilk kez kıçını dönmesini örnekler.
Mozart’ın yaratıcılık alanındaki üstün nitelikleri, aslında bu tutumdan kaynaklanır ve tarihte ender görülen cinstendir: En başta, müzik sanatında onun “klasik” kavramını bütün yönleriyle temsil etmesi yeter de artar bile!
Nedir “klasik?” Bu derinlikli kavram, sanat eserlerinde örnek olabilecek evrensel mükemmelliği, tarihteki akımların bireşimini, üslûp ve biçim özdeşliğini, orantıyı, dengeyi, saltlığı, aydınlık bir anlatımı içerir.
Mozart’ın müziğinde Alman ulusal stili ağırlıkta değildir. O, dönemin Alman, İtalyan ve Fransız stillerinden yararlanarak “uluslararası bireşim”e ulaşmıştır. Çağımızın ünlü müzikbilimcisi Curt Sachs, Mozart’ın yaratıcılığını şöyle tanımlar:
“Anlam, doğallık ve nitelik uğruna biçim güzelliği bir yana itilmediği gibi, doğaya yakınlık ve içerik de boş bir göz boyamacılık ya da seçkinlik uğruna harcanmamıştır. Güzellikle niteliği, hüzün ile gülmeceyi, sahneyle müziği, çalgılarla insan seslerini, ezgiyle çokseslilik tekniklerini birleştirmiş olan Mozart, müzik tarihinin mutlu çağında deyiş terazisinin kefelerini dengede tutmak için yaratılmıştır sanki…”
- Veda yazısı 01 Nisan 2019 19:40
- İki konu bir de sav söz 11 Mart 2019 20:05
- Atabaş'ın ardından 04 Mart 2019 19:30
- Ceyhun Atuf Kansu 25 Şubat 2019 23:10
- Fenerbahçe’nin Hâl-i Pür Melâli 19 Şubat 2019 01:19
- Beyin Göçü 12 Şubat 2019 00:33
- ‘Selim Ağbi’yi hatırlarken 05 Şubat 2019 00:00
- İstanbul Müzik Festivali 21 Ocak 2019 23:40
- Fiyatlar yasayla düşer mi? 08 Ocak 2019 00:24
- Ankara’da yeni bir dönem mi? 01 Ocak 2019 00:34
- Erdal Erzincan'la halk müziğimiz üzerine (2) 25 Aralık 2018 00:05
- Erdal Erzincan’la halk müziğimiz üzerine (1) 18 Aralık 2018 02:47