20 Nisan 2015 00:57

İstikrarsızlık unsuru Erdoğan!..

İstikrarsızlık unsuru Erdoğan!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzun yıllar AKP ve özellikle Erdoğan istikrar için kendilerini şart koştular. Kendileri olmazsa olmaz, alimallah istikrar bozulurdu!

Zamanında neoliberal İngiliz Başbakanı Thatcher de öyle iddia etmiş, “başka alternatif yok” diye kandırarak, başta işçiler olmak üzere İngiliz halkının ensesinde boza pişirmişti.

Bizde neden denmesindi? İstikrar için “tek parti iktidarı” gerekti, “bu ülke koalisyonlardan çok çekmişti”. Eh! “Millet” de teveccüh göstererek, başında Erdoğan’la AKP’yi hükümet etti ki, memlekette dirlik düzenlik olsun, istikrara kavuşulsun, fileler doldurulsun, senetler ödenip kredi kartları döndürülebilsin... Bütün istekleri karşılanıp yedikleri önlerine yemedikleri arkalarına dizilen büyük sermayenin hamuduyla götürdüğü bu “tek partilik” istikrarcılık orta sınıfların da işine geldi, ama belki de en çok bizim “ayak takımı” sömürülen yığınlarımız kendilerine de uyar sandılar. Altından “milletin anasına” saydırdığı mahkeme kararıyla sabit M. Cengiz türü ihalelerle palazlandırılmışlarla şimdilik mahkemeden yırtan Sarraflar çıktı. Görülen görüldü, ama hala “ya sabır” çekenler çoğunluk sayılırdı; yerel ve cumhura başkanlık seçimleri bu sabırla geçildi; istikrarsızlıkla ne yapardık!

AKP kaç seçimdir, bir “türban” deyip inanç istismarı yaparak, bir de istikrar diye diye oy topladı. “İstikrar” denen şeyin kapitalizmin istikrarı, özellikle büyük sermayenin iş çevirme ve sömürüsünü gerçekleştirmek için uygun koşulların var olması anlamına gelmesi. Bu istikrarlılıkta emeğin payına düşenin yalnızca çalışma ve yaşam koşullarının kötüleşmesi olması bir yana... Artık istikrar masalının da sonuna, denizin bittiği yere gelindi.

Bırakın M. Cengiz’le Sarrafları, bu ülkede patatesin kilosu 4 TL’ye vurdu. Marketlerde değil, pazarlarda daha ucuzunu bulanan aşkolsun! Ve 900 TL’ye 13-15 saatlik işgünü –işte AKP istikrarı!

Şimdi Erdoğan çıkıp “son 3 senedir ekonomik olarak bir patinajın içerisindeyiz” diyor! Bugüne kadar hiç kabullenmemişti. Ama nasıl demesin: TL %16 değer kaybederken dolar dış borçları da 100 milyar artırarak fırladı gitti, işsizlik öyle. Yerinde sayan sanayi ve inşaatta stoklar büyüyor. Nerede istikrar? Ancak daha önemlisi bulduğu çözüm: “İşadamı yatırım yapmak istiyor, yargı önünü kesiyor. 1 milyar dolarlık bir yatırımın söz konusu olacağı Galataport için ihale 2 yıl önce yapıldı. Hala iş başlayamadı. Çünkü Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi.”

Ee, peki? “Önümüzde engel olmadan, süratle gitmemiz lazım. Eğer sistem rahat çalışırsa, karar alma süreçleri hızlanırsa 2023 hedeflerini yakalayabiliriz.” Şöyle: “Yatırımcıların önü kuvvetler ayrılığındaki kargaşadan dolayı yargı tarafından kesilmiş. Faiz politikaları, finans yaklaşımları, bankaların kredi uygulamasındaki sıkıntıları karşı dik durabilecek bir idari yapının olması lazım.” Yani, “başkanlık sistemi”! Ve “Başkanlık benim için değil, ülkeyle ilgili bir mesele”ymiş! Sanki başkanlığı başka savunan varmış gibi, taraf değilmiş, 400 vekili hangi parti alırsa alsınmış! İnanacağız!

Beyefendi, faiz, finans ne biliyorsa öyle yapacak. Gerçi Halk ve Vakıf Bankaları önceden de Sabah-ATV’ye karşılıksız kredi açmıştı, ama, genelleşecek, banka kredilerini istediği gibi dağıtacak. İhalelerle Saray da olduğu gibi kaçak “işler”e ne Danıştay karışacak ne Yargıtay. Financial Times’la TÜSİAD’ın kapitalistlerin yatırım için önlerinin görülebilir olması koşulunu dile getirmek üzere ileri sürdükleri “kuvvetler ayrılığı” ve “hukukun üstünlüğü” “kargaşa” etkeni sayılacak. Başkan ne derse o!

Örnek mi? 17 ve 25 Aralık “darbe” dendi mi “darbe” kabul edilecek! Ağrı da “PKK provokasyonu”!

Artık isteklerini her yolla dayatma çabasındaki Erdoğan, sermaye ve AKP’lilerin önemli bir çoğunluğu bakımından da istikrarsızlığın ana unsuru haline gelmiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa