Gavur aktığı deresi
Fotoğraf: Envato
Seyhan Nehri’ne akan dere, Toroslara yaslanmış, eskiden kayıklar oradan iner çıkardı, şimdi Çatalan Barajı’nın altında kalmış, yamaçlardan aşağı biriken sular oradan akar gider, hiç kurumaz, Seyhan Nehri’ni beslerdi.
Ustalar, duvar ustaları, köylüler, komşular, yüzyıllarca birlikte yaşamış, Anadolu’nun kadim halkları, dere boyları verimlidir, yerleşik tarım toprakları öküzlerle, atlarla, katırlarla katar katar işlenir. Ermeni, Rum, Arap, Türk... İmeceler… Dere boylarından sürüler katar katar iner çıkar, transhuman geçim, hepsi Yörük, kimi Tahtacı kimi Kürt, aşiretler göçer hayvancılıkla geçinir gider. Dereler nasıl da çağıldar bahar havası.
Gayrimüslimler zorunlu olarak yerleşik, kılıç silah taşıyamaz, tarla işler, taş ustalığı yapar, esnaflık yapar. Zamanla değerlenir yerleşiklik.
Tek tek birer hidrojen, oksijen, mürekkep hali H2O su. Mürekkep hali dereler, ırmaklar, göller, deniz derya.
Tek tek kimi sürtüşmeler, tek tek komşuluk insanlık, tek tek çoban, komşu, insan. Topluca ön yargıya dönüşüyor, ayrımcılığa dönüşüyor, savaşlar birden fazla kişi arasında, kurumsal şiddet en ağırı. Enver Paşa not ediyor, Kazım Paşa not ediyor. Taşnaklar not ediyor. Anadolu’da kimi Müslüman çoğu gayrimüslim, Balkanlarda çoğu Müslüman kimi gayrimüslim. Kemaliye Eğin Seyhan Harşıt….
İki Türk bir Kürt bir Arap, iki Ermeni bir Rum, kimi Süryani… Hepsi de var, hepsi de bu toprakların kadim halkları. Sayı değil varlık. Hepsi bir diğerine indirgenemez varlıklar. Toplamak da çıkarmak da doğru değil. Çarpma bölme hiç yapılamaz. Ya varlar ya yoklar.
Kızılın en canlı rengi acının kızılına dönüşüyor.
Harşıt Çayı boyu Rus işgali, derenin bir yanını tutmuş. Öbür yanında çocuk yaştaki dedem, baba şehit. Kızlar, on yaşında kızlar, kadınlar, birkaç ihtiyar, inek dana dayanamıyor yollara, acı hatıralar ruhlara kazınıyor. Karadeniz’in bir yakasından ta Düzce’ye yaya, kırk gün, yol ve zaman her zamankinden daha kara ve uzun. Dedem dut yapraklarını toteme çevirmişti, dut yaprağı mideyi bozmaz, dut yaprağı ile hayatta kaldık diyordu, her dut yaprağı tazelendiğinde, her bir dut yere düştüğünde gözleri doluyordu.
Yüz binler milyonlar dut yaprağı da bulamadı. Yayılmacılık, dinsel bağnazlık, milliyetçi bağnazlıklar, kolonyalizm, kölecilik, kavuruyor Amerika’yı, Avrupa’yı, Anadolu’yu. Gök Tanrılar kurtaramıyor İnkaları. Balkanlardan, Kafkaslardan, Anadolu’dan kimi daha içe kimi dışa doğru savruluyor. Dereler ağırlaşıyor, kuyular ağırlaşıyor.
Gavur aktığı deresi.
Kaç kaç zamanı. Kaçamayanı çok.
Kızıla çalıyor Gök. Toroslar taşa çalıyor, içine atıyor acılarını.
Gavur aktığı deresi, adı öyle değil elbet, yaşananlar aşıyor adları, işliyor derelerin en diplerine.
Kaç kaç zamanı, zamanın adı değil elbet, yaşananlar aşıyor zamanı, adı yaşanmışlıktan geliyor, acı sabitliyor zamanı.
Kaç kaçlar vurmaları da içeriyor.
Akmıyor, sanki öyle duruyor sular, kızıla çalıyor gün, dereler kızıla çalıyor, Müslüman aktığı dereler, gavur aktığı dereler, dereler taşıyamıyor, tarihten taşıyor dereler, Seyhan akmıyor sanki, kızıla çalıyor Akdeniz.
Kuyular, dereler, ırmaklar, limanlar... Diasporası içinde insanın, Avrupa Anadolu’nun diasporası, Anadolu kendi kendinin diasporası, Kafkasların Balkanların diasporası. Filistin, sanki diasporası bile yok.
Yüz yıl önce yüz yıl sonra. Irak yutuyor insanları, Irak’ta, Yemen’de insanlar yutuluyor. Akdeniz yutuyor Libyalıları, Suriyelileri, dört yüz, dört yüz bin, dört kere dört yüz bin. 4-5 bin yıllık tarih kurtaramıyor, Babil’de Basra’da Ur’un Uruk’un kafası vuruluyor yine.
Gavur aktığı dereler, her gün yüzlerce binlerce Müslüman’ın yutulduğu Akdeniz.
Hiçbir acı diğerinin karşılığı olamaz, dereler dolup taşıyor acılarla. Karadeniz, Akdeniz, Ege… Çocuklar kumlara gömülüyor.
Kızıla çalıyor nisan.
Öksüz çocuklar bayramı 23 Nisan. 24 Nisan, 25 Nisan…
Acı acıyı azaltmıyor. Ekleniyor birbirine.
Sarı gelin oy.
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45
- Davos, yerel seçimler ve yoz milliyetçilik çağı: Paranın satın alma gücünün satın aldığı tin ve insanlık 19 Ocak 2024 04:50
- MEB'in yüzüncü yıl raporu gerçeklik korkusu: İçinde Mustafa Kemal hiç geçmiyor 12 Ocak 2024 04:47