Sosyalist sanatçı ve mirası
Fotoğraf: Envato
Bir çok uluslararası ve ulusal komünist/sosyalist sanatçının burjuvazi tarafından ele geçirilmesini nasıl açıklayacağız.? ideolojik mücadele ile sanatsal yaratılarını birlikte sürdürmüş bir çok sanatçının eserlerine burjuvazi sahip olmakta ve kullanmaktadır. Bir ironi gibi 2009 yılında 11. İstanbul Bienalinde “İnsan Neyle Yaşar?” temasıyla Sosyalist Gerçekçi Sanatçı Bertold Brecht’i kullanmışlardı. Nazım Hikmet’in kitapları ve yüzlerce sanatçının kitaplarının telif hakları bankaların yayınevlerinde. Yine bir çok sosyalist sanatçının resimleri burjuvazinin o güzelim duvarlarını süslüyor. Bu vesileyle artık sınıf savaşının bittiği ve burjuvazi ile proletarya arasında uzlaşma sağlandığı gibi rüzgarlar estiriliyor. Neoliberal politikaların neokültürel yansımaları... Bu sayede iktidarın sanat ve sanatçının eserlerine sahip olmakla kalmayıp her türlü sansürü uyguladığı alan oluyor. Örnek olarak Nazım Hikmet’in ‘Tanya’ destanını (şiirini) verebilirim. Şiirde geçen komünist kelimeleri mirasçısının onayıyla çıkarılabiliyor. (Bu konu ile ilgili haftaya daha genişçe yazacağım.)
Bu sanatçılar işçi sınıfının sanatçılarıdır. Doğal olarak mirasları işçi sınıfınındır. Fakat hâlâ mülkiyet ilişkisi çerçevesinde sistemin hukuk normları içinde ailesinin “malı” durumunda değerlendiriliyor. Burjuvazinin yıkılması ve sonrasında kurulacak güzel günlere özlemle üretilen eserler, sistemin miras hukuku gereği pazara çıkarılan bir ‘mal’ gibi mirasçılarının inisiyatifiyle telif haklarıyla satılıp yok edilmelerine veya sansürlenmelerine neden oluyor. Ne uğruna? Para...Sanatçının ideolojisine ihanetle... (Sözüm istisna olan mirasçılara değil tabii.)
En iyisi sosyalist sanatçıların sağlıklarında mirasçılarını reddetmeleri. Onların gerçek mirasçıları işçi sınıfıdır. Konu örgütlü sanatçı olmaya geliyor. Her sanatçı örgütlü olmalı ve birikimleri örgütünün himayesinde işçi sınıfı mücadelesine kalmalıdır. Yani işçi sınıfı hem literatürüne, hem sanatçısına sahip çıkacak güçtedir. Sanat ve sanatçı kavramı sosyalist literatüre göre bıkmadan usanmadan anlatılmalı ve çalışılmalıdır.
Burada örgütlü sosyalist sanatçılara iş düşmektedir. Örgütlerin bu konudaki strateji ve taktikleri önemlidir. Alt yapıdaki çalışmalar günün gelişmelerine uygun üst yapı meseleleri olan sanat alanında da forme edilmeli. Çağdaş anlamda burjuva mekanlara taş çıkartır nitelikte sergi salonlarına ve sanatsal yaratının toplumla paylaşımının sağlandığı yayınların (basılı-görsel ve işitsel) önemi kaçınılmazdır. Konu uzun, sosyalist parti ve kurumların nicelik, nitelikleri tartışılabilir. Sosyalist kültür çerçevesinde bir ara başlık olarak konuyu açmak istedim...
- Bir sabahın üç kapısı var göğe 29 Mart 2024 04:15
- Türkiye vatandaşlığına kabul edilmeyen fotoğrafçı Othmar Pferschy’nin dramı 01 Mart 2024 04:20
- Emirgan Sanat Evinden kültür merkezlerine… 16 Şubat 2024 04:20
- ‘Adalet-sizlik’ 02 Şubat 2024 04:13
- ‘Öyle bir yere geldik ki… hiçbir sokağın adı yok’ 19 Ocak 2024 04:11
- Yeni yıla başladık 12 Ocak 2024 04:36
- Ruh ve beden üzerine … 22 Aralık 2023 04:12
- Hatırla... 01 Aralık 2023 04:13
- Sözlerin izlerinden cennetin güzelliklerine… 24 Kasım 2023 04:10
- Ölümsüz bir çocuk: Hanzala! 03 Kasım 2023 04:00
- Hangi demokrasi, nasıl bir cumhuriyet? 27 Ekim 2023 04:00
- Fotoğrafçılar 13 Ekim 2023 04:25