16 Nisan 2015 00:54

Kuşlar gibi…

Kuşlar gibi…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Acaba yerden göğe bakmakla, “kuş bakışı” denilen, gökten yere bakmak nasıl olur? Bir de karşılaşmalar, karşı karşıya gelmeler? Kişilerin, sınıf ve sosyal tabakaların karşı karşıya gelmeleri? Siyasal sistemlere makro açıdan bakmak, nasıl olur mesela? Geçen hafta Adana’da 
“Kuşlar” oyununu izledim. Yazının ilhamı oradan geliyor. Bir bakalım isterseniz.
“Göğe Bakma Durağı”“ adlı üç bentten oluşan şiirinde Turgut Uyar, bent başlarında ve 
sonlarında sevgilisine göğe bakmayı teklif eder. Şöyle birkaç dizeyi hatırlayalım:
-İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım(…)
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları  da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz(…)
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum(…)
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat 
Durma göğe bakalım 
Furuğ, hatırlayınız, “Kuş Ölür” şiirinde şöyle der:
(…)
Artık kimse güneşle tanıştırmayacak beni
Kimse götürmeyecek 
Serçelerin şölenine
Uçuşu hatırla
Kuş ölümlüdür. (Sonsuz Günbatımı, ç. Onat kutlar-Celal Hosrovşahi, Ada yayınları, s.54, 
İstanbul,1989).
Aristofenas’ın “Kuşlar”  adlı oyunu, Semaver Kumpanyası tarafından Devlet Tiyatroları-
Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali kapsamında sahneleniyor. Oyun, Atinalı iki 
arkadaşın savaşlara, adaletsizliklere ve keyfi yönetime karşı kuşların egemenliğinde bir 
kent/dünya kurma düşleri üzerinedir. Semaver Kumpanya müthiş bir performans sergiliyor.Şaka da yergi de eleştiri de, müzik de dans da taşlama da var oyunda. Hem de bugüne, bugün Türkiye’de yaşadıklarımıza dair ne varsa var oyunda. Özgür kent  düşleyenler surlarla çevirirler kenti.Yönetimi özgürlük, adalet peşinde koşan iki arkadaştan birisi üstlenir ve her hak,özgürlük talebi karşısında muhafızlara, polise, askere, yasaklara başvurur. Kuşlar isyan eder. Özgürlüğü, barışı, kardeşliği kuşlar temsil eder. Oyun özgürlük talep edenlerin isyanıyla sonuçlanır. 2 bin 500 yıl önce yazılan oyunda çok ciddi bir keyfi yönetim/dikta eleştirisi var.
Sevgili okuyucular, özgürlük vadederek iktidar olanların ve seçilmişlerin nasıl diktatörlüğe, 
keyfi yönetime dönüştüğüne dair K.Marx’ın “Louis Bonaparte’ın On sekiz Brumaire’i” günü 
anlayabilmek ve analiz edebilmek için yeniden okunması gereken bir kitaptır. Radikal’de ,  23 Şubat 2014 tarihli yazısında Cengiz Çandar,” Napoleon’un 18 Brumaire’i, Erdoğan’ın 17 Aralık’ı” başlıklı yazısında seçimle gelen Erdoğan’ın nasıl Fransa’nın seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı olan Louis Napoleon’un darbe yapması gibi 17 Aralık yolsuzluk olayında “darbe”  yaptığını yazmıştı. Doğrusu ben Türkiye’nin durumunu, okuyucular biliyorlar, daha çok Fransa/Cezayir savaşında Fransız demokrasisinin “konjonktürel gerilemeye” maruz kalmasına benzetiyordum (bk.Yeryüzünün Lanetlileri ve Adalet İdesi, Evrensel, 5 Şubat 2015). Adana’dan söz etmişken, Arkeoloji ve etnografya müzelerinin,  bir yıldan fazla bir süredir kapalı olduğunu yazalım. Bu bilgiyi, esnaftan aldık. Adanalı Sayın Kültür Bakanının dikkatine… Misis’teki mozaik müzesinden söz etmeden gitmeyelim. MS 4.yüzyıla ait mozaikler var müzede.Bu yazının konusu bakımından bir ibadet yerinin tabanında 23 çeşit kuş ve evcil hayvanlar, Nuh’un gemisini temsil eden bir yapıya alınıyorlar. Etrafında da diğer vahşi ve evcil hayvanlar betimleniyor. Misis’teki güzellik görülmeye değer. Bana uzun yıllar önce bir dostum bir vesile ile “yolculuk nereye?” diye sormuştu. Ben de sonradan pek çok dost insan için de dilediğim, “Kuş olup uçmaya” diye cevap vermiştim.Tercüme etmeme gerek yok sanırım. ‘Özgürlük!’ diyoruz biz buna…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa