15 Nisan 2015 01:00

Güney Amerika’nın bir atardamarı: Eduardo Galeano

Güney Amerika’nın bir atardamarı:  Eduardo Galeano

Fotoğraf: Envato

Paylaş

‘70’li yıllarda yayınlandığında sömürge sisteminin akıl almaz vahşetini sergileyen belgesel niteliğiyle bütün dünyada bilinç depremleri yaratan “Latin Amerika’nın Kesik Damarları” adlı kitabın yazarı Eduardo Galeano 74 yaşında öldü! Koskoca bir kıta ve milyonlarca insanın yüz yıllar boyu maruz bırakıldığı ağır sömürü ve canice baskılar altında gecen hayatları üzerine anlatılanlar, Avrupa’nın zenginleşmesinin ve ilerlemesinin bedelini ödeyenlerin hikayesini anlatıyordu ve uygarlık adına konuşanların aslında nasıl alçak birer soyguncu ve katil olduklarını bütün dünyaya bir kere daha hatırlatıyordu. 

Yazdıkları aslında bilinmeyen şeyler değildi. Bölge devletlerinin, sömürgecilerin, ticaret ve bankacılık kurumlarının depolar dolusu arşivleri ve halkların belleğine kazınmış acı anılar, yok edilmiş yerli uygarlıklardan geriye kalan büyük kültür görmek isteyenlere gerçeği zaten göstermekteydi. Güney Amerika kıtası, Avrupa kapitalizminin kaynağıydı ve oradan akan altın ve gümüş sayesinde yaşlı kıta dünyanın zenginlik, bilim, sanat merkezi olabilmişti. Bir kıtanın kesik damarlarından akan kan, sömürgecileri eliyle başka bir kıtanın dünyanın efendisi olarak yükselmesini sağlamıştı. 

Yüzyıllar boyunca, gasbedilmiş topraklar üzerinde bu kez bir başka “ilkel” kıtanın insanları, Afrikalılar, hayvanlara bile uygulanamayacak koşullarda Güney Amerika’ya kaçırılarak köle olarak kullanılmış, bir de buradan akan oluk oluk kan Avrupa’yı yükseltmişti. 

Eduardo Galeano, insanlığın bu büyük yüz karasını, olağanüstü güçlü bir edebi dille anlatmış ve yaşlı tarihin bildiğini, yaşayan insanların bilgi dağarcığına aktarmıştı. Böylece, kendini adadığı mücadeleyi, dünya çapında bir bilgilendirme ve bilinçlendirme mücadelesiyle taçlandırmıştı.

Onu önemli kılan, yalnızca geçmişi deşip dökmesi değildi. Aynı zamanda şu sorunun herkes tarafından bir kere daha sorulmasının da kapısını açmıştı: Kesik damarlar, bugün kapanmış mıydı? Yoksa kan, oluk oluk akmaya devam mı ediyordu? 

Birbirini izleyen faşist diktatörlükler, ölüm mangaları eliyle öldürülen sendikacılar, gazeteciler, öğrenci ve işçi liderleri aynı büyük tarihsel zulüm çarkının devamı değil miydi?

Kesik damarlar hiç mi kapanmayacaktı?

Eduardo Galeano, diktatörlüklerin birbiri ardına yıkılışını, inatçı ve direngen gerilla savaşlarının yanı sıra genel oy silahını da kullanan halkların yeni umutlar yaratışını da gördü. Ama, modern çağın kapitalizmi, artık eski vahşi kapitalistler gibi, kitle kırımlarıyla, köleleştirici yöntemlerle değil, inceltilmiş politikalar ve yerli iş birlikçi burjuvalar aracılığıyla ve bağımlı yönetimler yaratarak işlerini görüyorlardı. 

Damarlardan apaçık kan akmıyordu ama el konulmuş emek, çeşitli sömürü yöntemleriyle toplanmış yüksek kâr akmaya devam ediyordu. 

Chavez, “Latin Amerika’nın Kesik Damarları”nı Obama’ya hediye ettiğinde, Eduardo Galeano’nun biraz canı sıkıldı. Çünkü bu kitap onun aslında yüksek edebiyat ürünleri olan diğer kitaplarının önüne geçmişti ve yazarın bir propagandacı gibi görülmesine yol açmıştı. Chavez’in Obama’yı bilinçlendirmek gibi safiyane, neredeyse çocukça denilebilecek bir amacı vardı. Emperyalist sistemin başındaki adam, o kitabı okuduğunda insani bir acı, tarihin kanla yazılmış sayfalarına karşı bir nefret ve kapitalizmin kaynaklarını görmüş olmaktan doğabilecek bir utanç duyamazdı. 

Asıl görülmesi gereken, kesilmiş atardamarlara rağmen sönmeyen bir inat ve devrimci direniş ruhunun yaşamakta olduğu idi. Eduardo Galeano onlardan biriydi, ve böyle anlaşılıp anılmayı hak etmişti. 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...