Acil demokrasi!..
Fotoğraf: Envato
Şimdi neresinden bakmalı ve neyi görmeliyiz. Yaşam hakkının kutsallığı tartışılmaz.
Bence adalet ve hukuk bize bu anlamda yol gösterici olur. Olaylara, ‘sonuçlarına’ göre yaklaşmak bizi nereye götürür? Ya da ‘nedenlerine’ bakarak yaklaşmak bizi nereye götürür?
Yaşananlar üzücüdür ama nedenlerine bakmadan sonuçlar üzerinden suçlamak ya da savunmak doğru mudur? Eğer sonuçlar üzerinden bakmaya devam edersek bu ve benzeri durumların tekrarlanacağı ortadadır. Eğer “adalet ve hukuk” tek taraflı antidemokratik biçimde uygulanıyorsa o ülkenin acilen demokratikleştirilmesi ve bu kavramların da içeriğine uygun anlamlara kavuşturulması gerekir.
Adalet ve hukuk kavramlarını kullanmak, devletin demokratik olduğu anlamına gelmez. Diktatörler pek severek kullanırlar bu kavramları. Uygulamada karşılığının nereye denk geldiğine bakmak gerekir. Dünden başlayarak geçmişe doğru incelediğimizde adaletsizliğin hukuksuzluğun ve sansürün cenderesinde birbirinden beter acıların yaşandığını görmekteyiz.
Adaletsizliğin adalet, hukuksuzluğun hukuk olarak uygulandığı bir ülkede yaşadıklarımız şaşırtıcı değildir. Toplum içindeki mağduriyet hali ‘kendi’ hukukunu yaratır ve bunun için kullandığı yöntemleri ‘adalet arayışı’ olarak açıklar. Beğeniriz, benimseriz ya da karşı çıkar farklı yol ve yöntemler önerebiliriz. Bu durumu değiştirmez. Sonuçta yaşananların nedeni adaletsiz, hukuksuz ve sansürcü iktidar anlayışıdır.
Toplum vicdanında yaralar açan, yıllarca sürüncemede bırakılan, hatta zaman aşımına uğratılan davalar. İktidarların çıkarına uygun olarak bir gecede bitirilen ve aklamayla sonuçlandırılan davalar. Toplumsal düzende nasıl bir yere oturur? Bunun için tekrar ediyorum: “Mağdur olanlar kendi hukukunu ve adalet arayışını ortaya koyar. Beğeniriz, benimseriz ya da karşı çıkar farklı yol ve yöntemler önerebiliriz.”
Sonuçta “Avrupa’nın en büyük adalet binasında(!) yaşananlar bunun sonucudur.
Artık sözün bittiği yerdeyiz. İster terör eylemi diyelim, ne dersek diyelim. Sonuçta üç insan öldü. Öldürüldü. Antidemokratik yasalar ağırlaştırılarak hukuk adına hayata geçirilmeye çalışıldıkça buna karşı duruş olarak özgürlük ve adalet talepli daha çok eylemler veya bu duruşa karşı olanların kontra sabotajları, provokasyonlarıyla karşılaşacağız. Örgütler kendi anlayışlarına uygun olan adaletlerini sergileyecekler. Bu durum gerçeği değiştirmez.
Yaşadığımız bu olayda devletin çok önemli bir ikrarı vardır. Anayasal tanıma göre bu T.C. devletinin başı olan Cumhurbaşkanı yaşananlardan sonra “Başarılı bir operasyon” diyerek polisleri kutlamıştır. Böylece devlet anlayışını açıkça ikrar etmiştir. Başarı buysa başarısızlık herhalde eylemcilerin veya savcının öldürülmemesi olurdu. Devlet ve iktidar şov yapalım derken işlediği suçu ikrar etmiştir. Bu beyanla polis teşkilatına , sen hukuka aykırı davranmaya devam et, ben talimatı verdim, her türlü arkandayım, elini sıcak tut, korkak alıştırma, elini kolaylaştıracak yeni yasal düzenlemeleri yaptım, şunu bil ki , gerekirse bu adalet sisteminin CUMHURİYET BAŞSAVCISINI sana feda ederim.
Kısaca ACİL DEMOKRASİ!..
- Türkiye vatandaşlığına kabul edilmeyen fotoğrafçı Othmar Pferschy’nin dramı 01 Mart 2024 04:20
- Emirgan Sanat Evinden kültür merkezlerine… 16 Şubat 2024 04:20
- ‘Adalet-sizlik’ 02 Şubat 2024 04:13
- ‘Öyle bir yere geldik ki… hiçbir sokağın adı yok’ 19 Ocak 2024 04:11
- Yeni yıla başladık 12 Ocak 2024 04:36
- Ruh ve beden üzerine … 22 Aralık 2023 04:12
- Hatırla... 01 Aralık 2023 04:13
- Sözlerin izlerinden cennetin güzelliklerine… 24 Kasım 2023 04:10
- Ölümsüz bir çocuk: Hanzala! 03 Kasım 2023 04:00
- Hangi demokrasi, nasıl bir cumhuriyet? 27 Ekim 2023 04:00
- Fotoğrafçılar 13 Ekim 2023 04:25
- Sevgili Dostum 22 Eylül 2023 04:31