01 Nisan 2015 01:00

AKP halktan niçin oy isteyecek?

AKP halktan niçin oy isteyecek?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin “Seçim Bildirgesi” henüz kamuoyuna açıklanmadı ama içinde asıl olarak ne olacağı, kim tarafından “bizzat kaleme” alındığı, kim tarafından “Bizzat kaleme aldırılıp okunup onay verildiği” tartışması çoktan başladı.

Slovenya’ya gitmek için yola çıkarken, “Başkanlık Sistemi ile ilgili Davutoğlu’nun yazdığı bölümü okudum. Oldukça detaylı olmuş. Kanaatlerimi de belirttim” diyen Cumhurbaşkanı, bu konuşmadan beş buçuk saat sonra, Slovenya’da yaptığı konuşmada “Ben beyannameyi okudum demedim”  diyerek herkesi hayrete de düşürmeyi başardı.

Peki, “Cumhurbaşkanı ‘başkanlık sistemi’ ile ilgili yazılanları ‘beyanname’den okumamışsa nereden okumuş olabilir?” gibi bir soru akla gelirse de Cumhurbaşkanının her söylediğinde keramet arayan ve “Cumhurbaşkanı ‘Beyannameyi okudum demedim’ diyor” diye zevahiri kurtarmaya çalışan yandaş takımı için böyle soruların bir anlamı yoktur!

Ne kadar üstü örtülmeye çalışılsa bu tartışmalarda üstü örtülmek isten gerçek şudur: Cumhurbaşkanı AKP Seçim Bildirgesini sadece okumamış, daha bildirgenin yazımı başlamadan önce müdahale etmiş, meydanlardan AKP Seçim Bildirgesi’nin merkezinde “Başkanlık sistemini içiren yeni Anayasa vaadini alması gerektiğini” ilan etmiş, sonraki haftalar bu ilanı ısrara dönüştürmüştür. O günden beri de siyasetteki gelişmeleri izleyen herkes “AKP Seçim Bildirgesi”nin “Erdoğan’ın dediği gibi” çıkacağını bilmektedir. Dahası Başbakan Davutoğlu, bildirge hazırlanırken “başkanlık sistemi” ile bildirge bölümünün nasıl olacağını,  Cumhurbaşkanının evinde ve ailesiyle oturup yemek yedikleri gece boyu konuştuklarını zaten önceden de söylemişti.

Bu yüzden de Cumhurbaşkanının “Okudum” deyip sonra da “Okumadım!” diyerek inkar ettiği durum, bildirgenin son halidir! Ki, Cumhurbaşkanı; “Oldukça ayrıntılı yer almış. Okudum ve kanaatlerimi söyledim” derken aslında, “Son rötuşları bile ben yaptım” demek istemiştir.

Bu yüzden de Cumhurbaşkanının “Okudum, okumadım” tartışması elbette “halka saygısızlık” ifadesidir. Çünkü ortaya çıkan bu durum, Cumhurbaşkanlığı seçiminden beri her tür teamülü, yasa ve Anayasa’nın Cumhurbaşkanına verdiği yetkileri ve getirdiği sınırlamaları paspas etme tutumunun devamıdır.
Nitekim o, bu pervasızlıkla; “Parlamenter sistemin bekleme odasında” olduğunu ilan edebilmekte, böylece Meclisi rafa kaldırdığını da zımnen söylemektedir. Dahası, eğer “başkanlık sistemi”ni Anayasaya geçirtip kendisini başkan yapamazsa, Erdoğan’ın; Sarayda kurduğu “Cumhurbaşkanlığı örgütü” ile (artık “Örtülü Ödenek” gibi “özel ve örtülü bir bütçesi” de olan) fiili Hükümetle ülkeyi Saraydan yönetirken, resmi Hükümeti de “bekleme odasına” alarak fiili bir “başkanlık sistemi kuracağı” da giderek daha yoğun biçimde tartışılmaktadır.

Slovakya’nın başkenti Bratislava’da kaldığı otel önünde toplanan Türkiyelilere hitap ederken Erdoğan, başkanlık sistemi için iki seçenek olduğunu, bunların da; “Ya Meclisin 367 vekilin desteği ile başkanlık sistemini getirmesi ya da referandum” olduğunu söylemiştir. Oysa bu iki seçenekten birinin olabilmesi için AKP’nin en az 330 milletvekiline sahip olması gerekmektir.  Ne var ki yapılan anketlerin gösterdiği, vaziyetin pek böyle olmadığını, hatta AKP, eğer tek başına Hükümet kurabilirse öpüp başına koyması gerektiği doğrultusundadır. 

Bu yüzden de Erdoğan’ın AKP ile anlaşarak, bir “fiili başkanlık sistemi” kuracağı tezi güçlü görünmektedir. Bu da AKP’nin iktidar olduğu her durumda ülkeyi bir kaosun beklediği anlamına gelmektedir.
İşte bu yüzden de daha seçim bildirgesi yayımlanmadan bile görülmektedir ki halka artık söyleyecek bir şeyi kalmayan AKP, halktan “başkanlık sistemi” için oy isteyecektir. Bunun bugünkü siyasal koşullardaki anlamı ise; Erdoğan’ın “fiili başkan” olarak, Saraydaki maiyeti ile ülkeyi yönettiği bir yönetim için oy istemek demektir. Ki bu durumda Hükümetin, Saray yönetimini perdeleyen, işlevsiz, “bekleme odasına” alınmış bir Hükümet olacağından şüphe duyulamaz.

AKP listelerinden meclise giren milletvekillerinin de Saraydan verilen emre göre oturup kalkan “bekleme odası vekilleri” topluluğu olacağı da kuşkusuzdur. 

İşte AKP böyle bir yönetim için halktan oy istemektedir!

Tabii alabilirse!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa