Kuşaklar arası dayanışma mı dediniz!
Fotoğraf: Envato
“Ailenin ve Dinamik Nüfusun Korunması” ile başlayan yazı ve sözleri bundan sonra daha sık duyacağız. Bu başlık, bilindiği gibi 10. Kalkınma Planı’nın öncelikli programlarından biri idi. Sonrasında Davutoğlu’nun açıklamalarını kapsayan bir paket açıklandı. Şimdi de artık Meclis gerekli düzenlemeleri yapmaya başladı, Aile Paketi adı verilen bu düzenleme komisyondan geçti.
Bugün ele alacağım konu 10. Plan’da da adı geçen, Ailenin ve Dinamik Nüfusun Korunması Programında da geçen “Kuşaklar arası dayanışmanın güçlendirilmesi”
İster nesiller arası ister kuşaklar arası dayanışma densin, bu aslında sosyal güvenliğe ait bir kavramdır. Dolayısıyla bu kavram, içinde emeklilik yaşı, emeklilik hakları gibi konularını barındırmaktadır.
Bu sistemin özünde çalışma yaşamını aktif bir şekilde tamamlamış, emeklilik hakkını kazanmış kişilerin halk arasındaki tabirle “Çocuklarının eline bakmadan”, sadakaya muhtaç olmadan, rahat, insanca, onuruyla yaşaması için kurulan bir sosyal dayanışma sistemidir.
Bu konu aslında sosyal güvenlik ile bağlantısı açısından neoliberal politikaların da merkezindedir. Çünkü bu politikaların en temel hedefi sosyal harcamaları azaltmak idi. Hatırlarsanız 1990’lı yıllarda sosyal güvenlik reformu ilk gündeme geldiğinde, başımıza neler geleceğini Dünya Bankası metinlerinden öğrenmiştik. Türkiye’de beklenen yaşam süresinin arttığı, dolayısıyla sosyal güvenlik sisteminin bu yükü kaldıramayacağı yazıyordu. 2000’li yıllara gelindiğinde ‘reform operasyonu’ başladığında da aynı sözleri bu kez AKP’lilerden duyduk.
Sonuçta sosyal güvenlik reformu oldu, emeklilik yaşı yükseltildi. Özel emeklilik sistemleri kuruldu, emeklilerin sağlık hizmeti katkı payları arttı vb.
10. Kalkınma Planı’nda “kuşaklar arası dayanışma”nın karşımıza çıktığı yer ise çok ilginç: “Ailenin ve Dinamik Nüfusun Korunması” başlığı. İlk bakışta ne alakası var diye geçiyor insanın aklından. Ama çok alakası var.
Planda diyor ki: “Nüfusun yaş yapısındaki değişimler sonucunda gelecekte aktif olmayan nüfusun payının artması, doğurganlık hızının azalmasıyla da yaşlı nüfusun payının yükselmesi riski bulunmaktadır.”
Sosyal güvenlik reformu ile topluma verilen mesaj şu idi: Toplumun yaşlanmasından kaynaklanan bu sosyal güvenlik “yükü”nü devlet taşıyamayacak.
Şimdi mesajın devamı geldi: Devlet sizin haklarınızı kısıtlıyor, bundan sonra yaşlılara çocukları baksın.
Olayın özeti budur!
Bunu yaparken de kullanılan dil, kadim kültürümüz, geleneklerimiz, dinimiz, yaşlılara saygı gibi toplumun değerlerine referans veriyor.
Planda bunun nasıl yapılacağı konusunda da ipucu var: “Nesiller arası dayanışmanın güçlendirilerek sosyal ve kültürel değerlerin aktarılmasının sağlanması.” Yani çeşitli yollarla toplumu buna ikna edecekler. Büyük olasılıkla temel yöntem, yine muhafazakarlık olacaktır.
Uzun lafın kısası, bir kez daha tipik bir AKP işi ile karşı karşıyayız. Devletin sosyal sorumluluklarını budayıp, toplumun kendisine yaptırmayı çalışıyorlar. Toplumu ikna etmek için de geleneksel değerler, kültürümüzü öne sürüyorlar.
- On bin adım için birkaç adım gerekiyor 31 Ocak 2017 01:00
- Torunlar, yaşlılar, hastalar 24 Ocak 2017 00:09
- Türkiye usulü terör mücadelesi 10 Ocak 2017 01:00
- Yaz saatinin sürdürülmesine dair sorular 20 Aralık 2016 01:00
- Sağlık çalışanlarına şiddet 06 Aralık 2016 00:53
- İstismarı 'Ak'lamak 22 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları -2 15 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları! 08 Kasım 2016 01:00
- Savaşı konuşabilmek 11 Ekim 2016 00:54
- Kötülüğün sıradanlığı ve iyilik 04 Ekim 2016 00:44
- Cinler, iblisler ve zavallı bilim! 27 Eylül 2016 01:00
- Biz çoğaldık, ya siz? 13 Eylül 2016 00:13