30 Mart 2015 00:52

Uluslararası ilişkiler.. hem öyle hem böyle...

Uluslararası ilişkiler.. hem öyle hem böyle...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Üç örnek var önümüzde.

Bir, Amerikalı senatörler Obama yönetimine, Kerry’e mektup üstüne mektup yazıyorlar. İlki 100 senatörden 88’inin imzasıyla. Sonuncusu, Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komisyonu Başkanı ve dört üyesinin imzasını taşıyor. Başta basın özgürlüğü olmak üzere Türkiye’deki özgürlükler ve demokrasiyle hukukun üstünlüğü konusundaki endişelerini bildiriyor, sıkı takip öneriyorlar! İlk mektubu yanıtlayan Kerry endişelere katılıyor. Ve biliniyor ki, yönlendiriliyor oldukları tartışmasız tüm kalbur üstü Amerikan gazeteleri Türkiye eleştirileriyle dolu.

Ama ABD hala Türkiye’nin arkasında duruyor. Obama, örneğin 6 aylık aradan sonra da olsa, telefonu açıp Erdoğan’la bir saat Ortadoğu’daki durumu ve alınacak tedbirleri konuşuyor.

İki, Amerika (ve Türkiye) Yemen’de Suudi komutasındaki gerici mezhepçi koalisyona lojistik ve istihbari destek veriyorlar. Kime karşı? Hala ilerlemesini sürdüren Husilerin arkasında İran’ın olduğu sır değil. Ve savaş tırmanacak gibi görünüyor.

Ama, aynı Amerika, Irak’ta IŞİD’e karşı İran’la aynı safta yer alıyor. Ve üstelik İran’lı General Süleymani komutasındaki Irak birliklerinin –İran inisiyatifiyle ABD’nin istediğinden erken tarihte harekete geçmiş olsalar da– örneğin Tikrit ve Ramadi’ye yönelik kara harekatına hava bombardımanıyla destek veriyor. İran tersini iddia ediyor, ancak koordinasyon görünür halde.

Ve üç, biliniyor ki, Amerika önce Rusya’yı takmadan destek verdiği Suriye’yi yerle yeksan etmeye girişti. Ama sonra ayakları suya erdi ve Cenevre-2 Amerikan-Rus “ortak yapımı” olarak toplandı. Ancak bu kez Ukrayna’da Batıcı Amerikancı faşist darbe geldi. Rusya dikilince savaş ateşkeslerle sürüyor. Şimdi ABD tarafından tüm zorlanmalarına karşın Almanya ve Fransa Rusya’yla ilişkilerini gözden çıkarmayınca, yine ateşkes dönemi. Üstelik ABD Almanya ve Fransa’yı Rusyasızlığa zorluyor, ama bu, tümüyle kendisine mahkum etmek için; çünkü kendisi Rusya’yla ilişkilerini kestirip atmıyor/atamıyor.

Nasıl açıklayacağız bütün bunları?

Tümünün özgünlüğü, ama bir de ortak özellikleri var.

ABD Erdoğan’ın yerine onun çevirdiği kapitalist çarkı çevirirken halkı yedekleyebilecek yeterlilikte başkasını bulsa, çoktan gözden çıkardığı AKP rejimine karşı net tavır alırdı; şimdi ikircikleniyor, ilişki, bir öyle bir böyle sürüyor.

İran-ABD ilişkileri de farklı değil. İran yerine kendi sözünü daha çok dinleyecek bir başkasını tercih edeceği kesin olan ABD, buna (ve her şeye) muktedir olmadığı için bulduğuyla yetinmek durumunda kalıyor. Arkasında Rusya da olan İran’ı “düzleyemeyince”, hem nalına hem mıhına vuruyor. Rusya ile ilişkileri daha da çok böyle.

Neden basit. Bir; dünya eskisinden çok daha fazla kaotik. “Büyük güçler”in bile bir yaptıkları diğeriyle uyumlanamayabiliyor. Ve asıl, dünya kapitalizmi öylesine uluslararasılaştı ve kapitalist ülkeler tek bir dünya ekonomisinin öylesine halkası durumundalar ki, kimin eli kimin cebinde “karışıyor”. Ekonomi siyasete de yön veriyor, bu siyasete de yansıyor.

Lenin “Emperyalizm” kitabında I. Emperyalist Savaş’ta Alman AEG ile Amerikan General Electric’in birliklerini ve “düşman”ı destekler tutumlarını örnek vermişti, uluslararasılaşmanın boyutlarını göstermek üzere. Şimdi bu boyut, tabii ki çelişmeleri kaldırmamış, ama Lenin’in “olmaz” dediği Avrupa Birleşik Devletleri’ni AB olarak oldurmuştur ve sırada ABD ile AB arasındaki Transatlantik... Birliği vardır. Almanya’yla Fransa örneğin gaz ilişkileri ama daha fazlasına da sahip oldukları için Rusya’yı “düşman” ilan edememektedir. Aynı nedenle ABD İran’la yumuşamakta, ama bu arada aynı güçlerin çıkar kavgaları da devam etmektedir; çünkü uluslararası kapitalizmin bir dayanağı ve dürtüsü de rekabettir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...