06 Mart 2015 01:02

ABD düşmanlarıyla barışıyor dostlarıyla savaşıyor mu?

ABD düşmanlarıyla  barışıyor dostlarıyla savaşıyor mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Birkaç gündür dünya basınının önemli gündemleri arasında yer alan ABD-İsrail ilişkilerindeki gerilim, kimi yayın organları tarafından Washington’un “yeni bir dış politika stratejisi” içinde olduğu şeklinde değerlendiriliyor. Buna dayanak olarak, İsrail’le “tarihteki en derin krizlerinden birisini” yaşayan ABD’nin, aynı dönemle yıllardan beri “baş düşman” ilan ettiği İran ve Küba’yla “dostları çatlatacak” düzeyde bahar havası içinde olması gösteriliyor.

Peki ABD’nin yıllardan beri “özel ilişki” içinde olduğu İsrail’le yaşadığı gerilimle bu gelişmelerin bir ilgisi var mı?

Aslına bakarsanız, ABD’nin İsrail konusunda değişen bir politikası yok. Ortadoğu’da verilen görev, biçilen misyon olduğu gibi devam ediyor. Obama yönetimi bunu değiştirmeye niyetli de değil.

İsrail cephesinde ABD’ye karşı duyulan güvensizlik ve dayatılan politika asıl olarak mevcut gerilimin nedeni.

Özellikle de İran konusunda.

İsrail’de işbaşına gelen bütün hükümetler yıllardır İran’ın nükleer bir güç olmasına karşı mücadele ediyor. İran’ın nükleer güce ulaşması durumunda Yahudi devletinin sonunun geleceği propaganda ediliyor. Bu nedenle bütün dostlarına “baş düşman” İran’la ilişkileri kesme çağrısı yapıyor. Bunu yapmayanlar İsrail dostu sayılmıyor.

Ne var ki; İran’ın nükleer programı konusunda, İsrail’in itirazlarına rağmen, ABD, bölgesel çıkarları temelinde 2013’den beri diyalog politikası izliyor. ABD’nin geçmişte bolca “askeri müdahale seçeneği”ni gündeme getirdiği bu sorunun çözümü, gelinen aşamada diğer batılı ülkelerin de isteğiyle diyalog görüşmeleriyle devam ediyor.

En önemlisi de İslam devriminden sonra kesilen Tahran-Washington diplomatik ilişkileri artık doğrudan yapılıyor. Cenevre’de bir araya gelen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif uzlaşma konusunda ilerleme sağladıklarını söylediler.

Görüşmelere bugün BM Daimi üyeleri ve Almanya’nın (5+1) katılımıyla devam edilecek. ABD, görüşmeler öncesinde İran’a 10 yıl boyunca nükleer programını askıya alması çağrısında bulundu.
Bu konuda çetin pazarlıkların olacağı açık.

Görünen o ki; hem İran hem de Batı cephesi zaman kazanmak istiyor. Dünyanın bu denli kaos içinde olduğu bir dönemde bir de İran’la savaşa girmeye kimsenin pek niyeti yok. Ancak bu Batılı emperyalist devletlerin İran’ı kontrol altına alma hesaplarından vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Tersine, ilişkilerin yumuşamasıyla içeride rejime karşı bir hareketin ortaya çıkabileceğinin hesapları yapılıyor. 
Benzer bir durum Küba için de geçerli.

Her iki ülkeye karşı yıllardan beri gerilim, yaptırım, tehdit politikası izleyen ABD, bu politikayla kaybetti, sonuç alamadı. Şimdi aynı sonuca diyalog yoluyla ulaşmak istiyor.

ABD’nin İran’la başlattığı diyalog sürecini sindiremeyen İsrail Başbakanı Netanyahu, bu temelde ABD ile ilişkileri olabildiğince germiş durumda. Bunun bir nedeni 17 Mart’ta yapılacak genel seçimler. Diğer nedeni de Netanyahu ile Obama arasındaki görüş farklılığı. Netanyahu ABD’deki başkanlık seçimlerinde Obama’ya karşı açıktan Cumhuriyetçilerin adayı Mitt Romney’i desteklemişti. 
Dış tehditleri kullanarak ülke içerisinde gericiliği alabildiğince artıran Netanyahu, İran konusunda ABD yönetimini ateş püskürtüyor. İki gün önce ABD Kongresinde yaptığı konuşmada Obama yönetimini açıktan hedef aldı. İran tehdidinin küçümsendiğini ileri sürerek, nükleer programının acil bir şekilde ortadan kaldırılmasını istedi.

İsrail’deki gerici güçler tarafından yıllardan beri gündeme getirilen “İran bize saldıracak” yaklaşımın günümüz koşullarında gerçekçi olmadığı açık. “Kısa bir süre önce el Cezire’de yayımlanan Mossad’ın gizli belgelerinde İran’ın atom bombası yapma konusunda çok fazla bir ilerleme katetmediği yer alıyordu.” (Der Spiegel, 10/2015) 

Zira, İran da eskisi gibi İsrail’in harikadan silinmesinden söz etmiyor. Ediyorsa da mesaj daha çok içeriye veriliyor.

Açıktır ki, her iki ülkenin birbirini yok sayması üzerine kurulan politikanın artık tutar bir tarafı kalmamıştır.
Netanyahu’nun İran nedeniyle ABD’yi eleştirmesi Washington’da aleyhine dönmüştür. En fanatik Yahudi lobileri bile İran üzerinden ABD’yle ilişkilerin gerilmesine karşı çıkıyor.

Özetle; İsrail gericileri, ABD’nin kendilerini bir yana bırakarak, emperyalist politika gereğince İran’la ilişki içerisinde olmasını kabullenmekte zorlanıyorlar ve tarihsel nedenlerden ötürü kendi önceliklerinin dikkate alınmasını dayatıyorlar. Ama, aslonanın İsrail’in değil ABD emperyalizminin çıkarları olduğunu zamanla anlayacaklar.

Netanyahu bunu yaparken elbette Filistin sorununun ve ülkedeki sosyal sorunların üstünü örtmenin politikasını yapıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...