05 Mart 2015 01:00

Gerilim ve gerçekleri anlatma görevi

Gerilim ve gerçekleri anlatma görevi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Meclis, “İç Güvenlik Paketi”ni görüşmeye devam ediyor.
Oysa Cumartesi günü İmralı Heyetinden HDP Milletvekili Pervin Buldan, “ortak açıklama” sonrasında, “Paketin Meclisten geçmiş maddeleri de dahil yeniden görüşüleceğini” de belirterek “paketin” yeni baştan düzenleneceğini açıklamıştı. Hemen arkasından AKP Grup Başkanı Vekili Mahir Ünal da “Yeni öneriler gelirse, Meclisten geçen maddeleri de yeniden görüşebilecekleri”ni söylemişti.
Ne var ki “ortak açıklama”dan birgün sonra bu tablo değişti. Önce Başbakan çıktı sahneye; “İç Güvenlik Paketi’ni mutlaka çıkaracağız, geri adım yok” diyerek meydan okuma tarzını sürdürdü. AKP Grubu, geçen maddeleri yeniden konuşmayı reddederek bildiğini okumaya devam etti. Arkasından da Cumhurbaşkanı, “İç Güvenlik Paketi’nin eksiği var fazlası yok!” diyerek geri adım atılmayacağı konusundaki AKP tutumunu pekiştirdi.
Böylece, HDP’nin ve Kürt siyasetinin, “ortak açıklama”nın bir samimiyet testi olarak gördükleri “İç Güvenlik Paketi”, Meclisteki kavgalı gerilimli macerasını sürdürürken aynı zamanda “ortak açıklama”ya ilk darbeyi vurmanın da dayanağı oldu.
Dün, bu köşeden belirtildiği gibi, AKP Hükümetinin “ortak açıklama”yı, çözümün bir adımı olmak yerine bir “seçim projesi”ne indirgeme tutumu, buna bağlı olarak Demirtaş’ın hedefe konması elbette basitçe bir ağız kavgası olamazdı. Bu, aynı zamanda siyasi ortamın gerilmesi, gerilimi Kürt güçleri ve Türkiye’nin demokrasi güçlerinin sindirilmesi için kullanma amacını da içeriyordu.
Seçime üç ay kalmışken, “İç Güvenlik Paketi’nin Meclisten geçirilmesinde ısrarın önemli bir nedeni de Hükümetin ihtiyaç duyduğu gerilim için uygun bir fırsat yaratmasıdır” dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “ortak açıklama” ve sonrasındaki tartışmaları, AKP - HDP arasında bir “kayıkçı kavgası”, “seçim iş birliği yaptıklarının kanıtı” biçiminde değerlendiriyor. Bu da CHP’nin geleneksel, “Burnunun ucunu görmeme” ve kendi sloganlarını halka dayatma hastalığının sürdüğünü göstermektedir. Oysa CHP, Kılıçdaroğlu ile daha demokrat bir çizgiye çekilmiş görünüyordu ama süreç ilerledikçe ve her yeni durum karşısında da CHP yönetimi afallayıp, “eski” CHP’nin, şoven-milliyetçi piyasanın “ortalık mallarını” alıp satmaya yönelmektedir. Nitekim CHP Genel Başkanının son açıklamalarının değişik tonlarını MHP’den VP’ye (Vatan Partisi), sağın ve “sol”un meczup ırkçı-şoven parti ve çevreleri her gün yineleyip durmaktadırlar.
Bu yüzden CHP üyeleri ve ona oy verenler, sürdürülen “çözüm süreci” görüşmelerinin, “Kürt sorununun barışçıl çözümü” ve “Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunu” olduğunu görerek davranmak durumundadırlar. Dolayısıyla süreci, taraf partiler arasında bir ağız dalaşı değil “farklı çözüm anlayışları”nın; Türkiye’nin demokratik, halkların kardeş olduğu bir ülke olmasını isteyenlerle AKP’nin ve arkasındaki “muhafazakar ve faşizan bir yönetimin egemen olduğu Türkiye” isteyenlerin mücadelesi olarak görüldüğü ölçüde olup biten daha anlaşılır olacaktır.
Elbette ki herkes atılan her adımı onaylamak, desteklemek zorunda değil. Elbette ki eleştiriler, muhtemel tehlikelere, tehditlere dikkat çekmek, çözüm için yeni öneriler ve çekinceler de olacaktır. Ancak bunları tartışmak başka, bu doğrultuda atılan adımları, “AKP ile seçim iş birliği”, çatışmaları “kayıkçı kavgası” diye ırkçı-milliyetçi piyasanın klişeleriyle karalamak, kara propagandaya çanak tutmak başka bir şeydir.
Elbette ki gelişmeleri doğru anlamak ve anlatmak, hele de seçim sürecinde saflaşmada “çözüm süreci”nin önemli bir ayrışma nedeni olacağı dikkate alındığında son derece önemli olacaktır. Bu yüzden de “sürecin tarafları” karşısında bir tutum almada, tarafların birinin halkların kardeşliği ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin tarafı olduğunu unutmamak gerekir. Nitekim AKP, olup bitenin anlaşılması değil, sadece kendi propagandasına malzeme olacak biçimde yansıtmaya çalışmaktadır. Ki, süreci gerilimlerle yönetmek istemesinin nedeni de gerilimli bir siyasi ortamın bu gerçeklerin üstünü örtme kolaylığı sağlayacak olmasıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...