05 Mart 2015 01:00

Tokmak demokrasisi

Tokmak demokrasisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Tımarhane mi, Millet Meclisi mi?”
Ben değil, Oktay Saral söylemişti.
Kim Oktay Saral?
AKP İstanbul Milletvekili.
Meclisin ilk tokmak atma şampiyonu.
Böyle bir spor mu varmış, diyeceksiniz.
Varmış. Disk atma, çekiç atma, gülle atma, cirit atma gibi bir spor dalı.
Bilmiyorduk, öğrendik. İlk rekor iki hafta önce Mecliste kırıldı.
HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün başında.
Ertesi gün Kürkçü, Meclise kaskla geldi.
İç Güvenlik Paketi’ne göre suç!
Kask yasak!
Maske yasak!
Gözlük yasak!
Sapan yasak!
Silaha iki yıl, sapana dört yıl!
Tokmağa ceza yok, at atabildiğin kadar.
Ne için? Spor olsun diye.
Başkanlık kürsüsünde çan, sürahi, bardak…
Meclis sıralarında kafa göz yarma, kaburga kırma, sinkaf küfür…
İktidar milletvekilleri, Meclisin güvenliği için beş milletvekilini revirlik, hastanelik etti.
Ne konuşuluyordu? İç Güvenlik Yasası.
Balık, baştan kokar.
Terör, Mecliste.
Molotof yasak, tokmak serbest!
Pankart yasak, küfür serbest!
Eylem yasak, sumo güreşi, kick boks serbest!
Misket yasak, sürahi bardak serbest!
İktidarın nutuklarla, fetvalarla kışkırttığı sokağın dili Meclisten farklı değil.
Cumhurbaşkanının talimatına uyarak bir genç gazeteciyi dükkanının önünde bıçaklayarak öldüren esnafın elindeki kan kurumadan başbakan diyordu ki: “Eğer halkı direnişe  çağırırsanız millet ayağa kalkar, kendi sokağını, şehrini savunur.”
Erdoğan’ın “Bizim medeniyetimizde esnaf, gerektiğinde askerdir, alperendir. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir, hakemdir.” sözünün belagatsizi başbakanınki…
Kadıköy’de eli bıçaklı aktar,
Taksim’de eli palalı lokantacı,
Eskişehir’de eli sopalı fırıncı…
Devlet dili, sokak kini…
Şiddet, cinnet, cinayet…
İç Güvenlik Paketi mi?
Paket değil, Pandora’nın Kutusu …
Söylenceyi bilirsiniz.
Zaman Tanrısı Kranos’un oğlu Baştanrı Zeus, yarattığı Pandora’ya bir kutu verir. Bu kutu, yeryüzünün bütün kötülükleriyle doludur. Kutu açılmamalıdır ancak meraklı Pandora, dayanamaz ve kutuyu açar. Kutu açılır açılmaz da ne kadar kötülük varsa dünyanın köşe bucağına saçılır. Kıskançlıklar, kinler, açlık, hastalık, delilik, ahlaksızlık, vicdansızlık… Pandora, kapatmak için çok geç kalmıştır ama can havliyle kapağı kapatıverir. Kutudan yeryüzüne dağılıp dağı ovayı, düzü kasabayı kaplayan onca kötülüğe karşı, kutudan çıkamayan tek şey kalmıştır: Umut.
Güvenlik paketi, Pandora’nın kutusu gibi. Ondan bekleyeceğimiz umut da olmayacak.
Pandora’nın Kutusu böyle de Meclis nasıl?  
Çok eğlenceli, çok…
İç güvenlik sorunu, “tasa”dan “yasa”ya dönerse uygulamaya Meclisten başlamak gerekecek galiba! Suçlular orada çünkü…
Sonra ne demişti tokmakçı vekil? “Tokmağı iyi ki sallamışım.” Mecliste kadına yönelik şiddetin tartışıldığı oturumda HDP iki kadın milletvekiline saldırısını, “tokmak salvosu”nu ve daha önce de “öfke terapisi” alacağını söylemesini anımsatan gazetecilere şöyle diyor: “Namazla terapi yapıyorum.”
Ona yanıtı ise 13.yüzyıldan Yunus Emre veriyor: “Bir kez gönül yıktın  ise / O kıldığın namaz değil / Otuz iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil.”
Vekil haklı. Meclis mi tımarhane mi belli değil. Ancak bazı vekiller için sorun terapiyle değil, tedaviyle çözülecek gibi görünüyor.
Barış, Meclisten başlayacak çünkü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...