Bugünün 70. yılı: Yalta ve Postdam Konferansı NATO ve atom bombaları
Fotoğraf: Envato
Zaman ve tarih, zamanlama ve tarihleme, kronoloji, bitişleri değil de özellikle de başlangıç noktaları çok zorlu sorulardır. Günümüz dünyası savaş sonrası olarak niteleniyor, daha doğrusu II.Dünya Paylaşım Savaşının sonuçlarının belirleyici olduğu, sonraki ve bugünkü soğuk ve sıcak savaşların o günlerde belirlendiği bir dönemi yaşıyoruz. Yalta ve Postdam Konferansları, Japonya’ya atılan bombalar, soğuk savaş, bugünkü Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Ukrayna’dan Nijerya ve Sudan’a kadar, Filistin, Irak, Libya, Mısır, Yemen, Suriye, Afganistan… tüm bu sorun ve çatışmalar II.Dünya Savaşında kaldığı yerden sürüyor. 70. yıldayız.
4 Şubat 1945-11 Şubat 1945 tarihleri arasında Sovyetlerin tatil beldesi Yalta’da Roosewelt, Churchill, Stalin buluşuyor. Ardından 17 Temmuz 1945 - 2 Ağustos 1945 tarihleri arasında Postdam Konferansı geliyor. Bu kez Altlee, Truman ve Stalin (Yalta Konferansı ile Postdam Konferansı arasında birkaç ay olmasına rağmen İngiltere’de 26 Temmuz’da Churchill’in yerine Altee’nin seçilmesi, özellikle de ABD’de Rooesewelt’in aniden hastalanarak 12 Nisan’da ölümü ile yardımcısı Truman’ın yerine geçmesi, ardından atom bombaları tesadüf mü sayılmalı, en azından bir soru olarak kenarda tutulmalı).
Yalta’da, Postdam’da büyük güçler küçük ülkelerin kaderini belirliyor. Türkiye ve Yunanistan’ın kaderi belirleniyor. Merkez ve Doğu Avrupa’nın, Polonya’nın, Çekoslovakya’nın, Romanya’nın, Macaristan’ın, Yugoslavya’nın, Bulgaristan’ın, Balkanların, Ukrayna’nın, Karadeniz’in, Almanya’nın kaderi belirleniyor. Avusturya’nın kaderi çiziliyor. Japonya’ya karşı ortak tutum geliştiriliyor, Japonya’nın kaderi belirleniyor.
BM’nin yapısının, BM’deki veto haklarının da bu konferanslarında belirlendiği söyleniyor. Avrupa ve Japonya başta olmak üzere hemen tüm dünyanın savaş sonrası nasıl olacağı belirleniyor.
Daha arkada Ortadoğu’nun, İsrail’in, Filistin’in kaderi belirleniyor. Afrika’nın, Antartika’nın kaderi belirleniyor.
Yalta ve Postdam’da görece Sovyetlerin faşizme karşı galibiyeti perçinleniyor. Avrupa genel olarak kaybediyor. Truman’ın göreve gelmesinden birkaç ay sonra, özellikle de Postdam görüşmelerinden birkaç gün sonra ABD, 6 Ağustos’ta Japonya’ya atom bombası atıyor (Büyük olasılıkla 1949’a kadar nükleer silahları henüz yapamayan Sovyetleri-Stalin’i tehdit ediyor). Sovyet üstünlüğü ABD’nin nükleer güç olması ile bir adım geriye düşüyor, ABD’nin üstünlüğü başlıyor. Altee, Churchill, Truman 1949’da NATO’nun kuruluşunu sağlıyor. Avrupa Konseyi oluşturuluyor. Sovyetler nükleere ulaşarak ve Varşova Paktı ile karşılık vermeye çalışıyor. Dolayısıyla bu süreç Soğuk Savaşın da başlama tarihi sayılır.
Daha arkada, derinde değil açıkta, büyük para sahipleri Dünyanın kaderini belirliyor.
Suriye sorunu, Irak sorunu, Libya sorunu, Ukrayna sorunu, Kore sorunu, I. Dünya Savaşının olduğu kadar daha çok da II.Dünya Savaşının bakiyesi sayılır.
DTCF’de Boran, Şerif ve Boratav’ların atılması, Sabahattin Ali’nin öldürülmesi, Nâzım’ın, Kıvılcımlı’nın uzun tutuklulukları, köy enstitülerinin önce müfredatının değiştirilmesi sonra tümden kapatılması, DP’nin iktidara taşınması, İslam enstitülerinin, imam hatip okullarının ve dini eğitimin yaygınlaştırılması ABD’deki süreçle paraleldir. Savaş sonrası İngiliz-ABD bloku sol, aydınlanma, komünizm, Sovyet düşmanlığını temel politika haline getirmiş, ABD Hükümeti nezdinde oluşturulan “Federal Komünist Araştırması” dönemi, başındaki cumhuriyetçi senatör McCarthy ile anılacak olan (McCarthycilik) dönemi başlatılmıştır. Devlet daireleri, araştırma kuruluşları başta olmak üzere aydınlar kovulmuş, cezalandırılmış, “komünist olmak” ağır bir suç haline getirilmiştir. Derin NATO’nun, 12 Mart ve 12 Eylül’lerin, Gülen’lerin, AKP’nin tarihi de bu süreçle ilintilidir.
Yalta Konferansının, Postdam Konferansının, atom bombalarının 70. yılı. 1945 bugünün ana uğraklarından biri idi, hâlâ devam ediyor.
Tarih de devam ediyor.
Savaşlar devam ediyor.
“Şah-Fırat-Mat”. IŞİD ile, türbenin yerinin değiştirilmesi ile bunlar arasında ne ilişki var?
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45
- Davos, yerel seçimler ve yoz milliyetçilik çağı: Paranın satın alma gücünün satın aldığı tin ve insanlık 19 Ocak 2024 04:50
- MEB'in yüzüncü yıl raporu gerçeklik korkusu: İçinde Mustafa Kemal hiç geçmiyor 12 Ocak 2024 04:47
- 2024'ün dört günü: Anayasa'nın, hukukun, bilimin, eğitimin, barışın, yurttaşlığın lağvedilmesi 05 Ocak 2024 04:27
- 2023'ten 2024'e: Ölmek öldürmek mi, yaşamak ve yaşatmak mı? 29 Aralık 2023 04:52