16 Şubat 2015 01:00

Kürtler şeriatçılarla anlaştı mı?

Kürtler şeriatçılarla anlaştı mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz günlerde Yakın Doğu Haber (YDH) sitesinden Hasan Sivri, Êfrîn’de YPG ile Şamlılar Cephesi (Cebhetu’ş Şamiye) adlı grup arasında bir anlaşma yapıldığını duyurdu.  Hasan Sivri, bu haberinde YPG ve Şamlılar Cephesi’nin ortak Şeriat mahkemeleri kurulması konusunda anlaştığı iddiasını gündeme getiriyor. YDH ve Hasan Sivri’nin Suriye’de devam eden savaşta Esad rejimine yakın durduğu bir sır değil. Hakkını yemeyelim, “Halep’te YPG ve cihatçılar arasında ‘zorunlu’ anlaşma” başlığı ile verdiği bu haberinde Sivri, hem Êfrîn Kantonu Savunma Bakanı Abdo İbrahim’in, hem de es-Sefir gazetesi yazarı Ali Abdullah Süleyman’ın yapılan anlaşma ile ilgili yorumlarına yer vermiş. Abdo İbrahim, yapılan anlaşmanın ‘kanton sakinlerini ve çevresinde yaşayan sivilleri terör eylemlerinden koruma esası üzerine yapıldı’ğını belirtirken, Ali Abdullah Süleyman da kadın erkek eşitliğine dayanan seküler bir yaklaşımı olan PYD’nin ‘Özerklik ilan ettiği bölgelerde İslami Şeriatı kabul etmeyeceği’ni belirtiyor. ANF’den Arzu Demir, Sivri’nin haberine cevaben yazdığı yazıda YPG Halep Komutanı Rezan Rojhat’ın “Şeriat mahkemesi kurmamız mümkün değil. Halep’te de demokratik özerklik ilkesine uygun bir yaşamı inşa ediyoruz” açıklamasına yer veriyor. Ardından söz konusu anlaşmada ortak mahkeme kurulmasında değil, “hırsızlık, yağma gibi suçları işleyenlerin nerede yakalanmışsa oranın hukukuna göre yargılanması” konusunda anlaşmaya varıldığını söylüyor.
Taraflar arasında anlaşmanın içeriğine dair tartışma devam etse de PYD/YPG’nin daha önce de yerellerde ÖSO ya da diğer muhalif gruplarla Sivri’nin gündeme getirdiğine benzer kimi anlaşmalar yaptığı biliniyor.  Fakat bu anlaşmalar genellikle yukarıda kanton ve YPG  yöneticileri tarafından yapılan açıklamalarda belirtildiği gibi “çatışmasızlık durumunu koruma”, “güvenlik” gibi Sivri’nin haberinde tırnak içinde belirttiği ‘zorunlu’ gerekçelere dayanıyor. Çünkü 2013’ten bu yana PYD’nin Alevi düşmanları ile ittifak yapmasından son örnekte olduğu gibi şeriat mahkemeleri kurmasına kadar birçok iddia gündeme getirilmiş olsa da ortada tek bir gerçek var: O da Rojava’da PYD öncülüğünde kurulan kantonların Bölgenin en seküler ve demokratik yönetimleri olduğudur. Bunun ötesinde elbette yerellerde konjonktürel olarak yapılan anlaşmalar çeşitli yönleriyle değerlendirilip eleştirilebilir. O yüzden bizim derdimiz Sivri’nin haberiyle değil, bu habere bir hazine bulmuşçasına sarılıp Kürt hareketine ve Rojava’daki demokratik oluşuma mesafeli duruşlarına dayanak yapmaya çalışan çeşitli sol çevrelerle. Çünkü Sivri haberinde “YPG ve cihatçılar arasında ‘zorunlu’ anlaşma”  başlığını öne çıkarırken; Sol Haber Portalı, Muhalefet.org, Gezite.org gibi haber siteleri, bu haberi YPG ve muhalifler arasında “Şeriat mahkemesi anlaşması” başlığıyla verdiler. Böylece Aydınlık’la aynı çizgide buluşarak şeriatçılarla anlaşan Kürtlerin Rojava’da devrim falan yapmadığını kanıtlamış oldular!
Bu çevrelere ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını ve sosyalistlerin bu konudaki görevlerini anlatacak değiliz. Ne de olsa daha önce de Sol’un bu konudaki tutumunu eleştirdiğimiz yazılarda söylediğimiz gibi, Kürdü gördükleri her yerde emperyalizm ve gericiliğin parmak izini keşfeden 90 yıllık malum zihniyetin mirasını taşıyorlar. Ancak Rojava’da AKP destekli IŞİD barbarlığından kaçan bütün halklar ve dinler-inançlar için sığınak olan demokratik kantonları böylesine ucuz bir şekilde şeriatçı ilan etmenin arkasındaki bir hesap olduğu da açıktır. Bu hesap öncelikle “şeriatçılarla anlaşan Kürtlerin” Rojava’da en başından ilan ettikleri emperyalist kamplaşma ve çatışmaların dışında durma ve kendi demokratik yönetimlerini kurma politikasının geçersiz olduğunun gösterilmesine yöneliktir. İkincisi ve daha önemlisi ise söz konusu çevrelerin ülke içinde Kürt hareketine karşı güvensiz yaklaşımlarını ve ortak bir demokrasi cephesi çağrılarını yanıtsız bırakmalarını haklı çıkaracak sağlam bir gerekçe-dayanak yaratılmasıyla ilgilidir.
Kürt hareketi ile ülkedeki emek ve demokrasi güçlerinin bir demokrasi cephesi oluşturmaları ve seçime HDP çatısı altında birlikte girme tartışmalarının yapıldığı bir dönemde bu haberler acaba neye hizmet ediyor? Mesela “Laik, bilimsel, ana dilinde eğitim ve demokratik yaşam” mitinglerinde Kürtlerle ortak taleplerde mücadelesini birleştiren emekçiler ve Aleviler bu haberleri okuduktan sonra sizce ne düşünür? Bu soruların yanıtı bellidir: Bu çevreler “sosyalistlik”, “komünistlik” olarak yutturmaya çalıştıkları sosyal şoven politikalarını gerekçelendirmenin peşinde koşmakla yetinmemektedirler. Bunun da ötesine geçerek demokrasi güçlerinin birlik çabalarını bölmeye çalışmaktadırlar. Oysa bugün AKP gericiliği ile IŞİD ve diğer radikal İslamcı çetelere karşı durmanın yolu, Rojava’yla dayanışmayı büyütmekten ve ülke içinde Kürt hareketi ile bütün emek ve demokrasi güçlerinin birliğini sağlamaktan geçmektedir. Bu nedenle Rojava ve Türkiye Kürdistanı’nda yarattığı seküler-demokratik birikim bütün dünya tarafından görülür hale gelmişken Kürt hareketine şeriatçı yaftası vurmaya çalışmak sadece abesle iştigal etmek değildir. Aynı zamanda emek ve demokrasi güçlerini bölmeye yönelik, dolayısıyla gericiliğe karşı çıkmak adına onun değirmenine su taşıyan bir politikadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...