13 Şubat 2015 00:56

‘Sinir savaşı’yla masaya oturanlar barış yapabilir mi?

‘Sinir savaşı’yla masaya oturanlar barış yapabilir mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çarşamba akşamı Beyaz Rusya’nın (Belarus) başkenti Minsk’te başlayan “Ukrayna Zirvesi” beklendiği gibi kolay geçmedi. 17 saat süren çetin pazarlıklar, süreci bundan önemli ölçüde değiştirecek bir sonuç elde edilemedi. Bu yazının yazıldığı saatlerde, sadece Pazar gecesinden itibaren ateşkes ilan edileceği ve tarafların ağır silahları çatışma bölgesinden çekeceği somut olarak “yeniden” karara bağlanmıştı.
“Yeniden”, çünkü her iki konuda daha önce Minsk’te karar alınmış, sonra da uyulmamıştı. Bu nedenle, büyük umutlar beslenen, anlamlar yüklenen bu zirveden çıkan bu somut kararların ne zamana kadar hayat bulacağını zaman gösterecek. Geçmişte olanlara bakılırsa, anlaşmanın mürekkebi kurumadan çatışmalar yeniden başlarsa sürpriz olmaz.

Çünkü; Merkel, Hollande, Putin ve Poroşenko’nun katıldığı görüşmelerde Ukrayna’daki çatışmaların özüne inilememiş, bu nedenle de özel olarak Doğu Ukrayna’nın genel olarak Ukrayna’nın geleceği konusunda görüş birliği sağlanamamıştır. Bu olmadıktan sonra çatışmanın tamamen bitmesi, barışın sağlanması mümkün görünmüyor. Zira bu konuda taraflar arasında derin görüş ayrılıkları ve çıkar çatışmaları bulunuyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, Almanya-Fransa inisiyatifiyle başlayan “barış görüşmeleri”nde tarafların öyle kolay anlaşamayacağı bir kez daha görülmüştür. Savaşı kolay başlatanlar, barışa aynı kolaylıkta imkan tanımıyorlar.

Bu demektir ki, Ukrayna’da, herkesin kabul edebileceği “ortak bir çözüm” oldukça güç görünüyor. Bu ortak çözümün olabilmesi için birincisi, hem Batılı güçlerin hem de Rusya’nın üzerinde etkili olmadığı, kendi yedeğine almadığı “tarafsız bir Ukrayna”nın bütün taraflarca kabul edilmesi gerekiyor. İkincisi dış aktörlerin içerideki uzantılarının bu tutumlarından vazgeçerek, herkesin özgürce kendisini ifade ettiği bir ülkeden yana olduklarını ilan etmeleri...

Bu iki temel kriterin başta Minsk’teki masanın etrafında bir araya gelenler olmak üzere bütün kesimler kabul edilmeyeceği açıktır. Eğer kabul edilmiş olunsaydı ülke bir yıl içinde bu hale gelmeyecekti.
Bu nedenle her aktörün kendi planı ve hedefleri var ve Minsk’te kurulan “pazarlık masası”ndan herkes hedeflerine yaklaşmış olarak kalkmak istiyor. Halbuki herkesin kazandığı bir savaş yok. Mesele böyle olunca bütün liderler “barış masası”na “sinir savaşı”yla oturuyorlar ve her an karşısındakini nasıl kandıracağını, korkutacağını, kalesine gol atacağını hesaplayıp duruyor. 

Son bir yıldır Batılı emperyalist devletlerle Rusya arasında Ukrayna üzerinden yaşanan “sinir savaşı” gelinin aşamada kolay bir şekilde kalıcı barışla sonuçlanmayacağı görülüyor. Zira, gerçek barışın olması için öncelikli olarak “sinir savaşı”nın, yani karşındakini aşağılama, sıkıştırma, boşluğuna yakalayıp üste çıkma, kandırma planlarının son bulması gerekiyor.

Ne var ki, Ukrayna üzerinden süren paylamış mücadelesinin sonucu, genel olarak bundan sonra pek çok değişikliği beraberinde getireceği için taraflardan hiç birisi geri adım atma, yenilgiyi kabul etme niyetinde değil. Minsk’teki Dörtlü Zirve bu açıdan barısızlıkla sonuçlanmıştır. Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier de dün bu anlama gelen bir açıklama yaptı. Öyle anlaşılıyor ki, Almanya-Fransa ekseni tarafından başlatılan bu yeni barış girişiminde “başarı”, “anlaşma” çıkmasını istemediler.

Örneğin, Poroşenko eğer gerçekten barış konusunda samimi olsaydı zirveye saatler kala “savaş hukukunu artık tanımayacağını, iç düşmanlarla uzlaşmaya gitmeyeceğini” açıklamazdı. (Sueddeutsche Zeitung, 12.02)

Görüşmelerden “başarıyla” çıkılmasını istemeyen bir diğer önemli aktör elbette ABD’dir. Her şeyden önce birincisi Almanya-Fransa ekseninin kendisini bir tarafa bırakarak, inisiyatifi alarak Rusya’yla uzlaşma yolunu tercih etmesini kabul etmedi. İkincisi ABD’nin imzalamadığı “barış anlaşması”ndan barış çıkmayacağının mesajı önceden verdi.

Washinton’dan yapılan açıklamalara bakılırsa, ABD kısa ve orta vadede Ukrayna’ya barışın gelmesini istemiyor. Çünkü planlarını ancak çatışma ve gerilim ortamında hayata geçirebilir. Şurası açık ki; ABD ve müttefikleri tarihsel, stratejik, enerji, politik ve ekonomik pazar vb. nedenlerle Rusya ile uzun süre barış ve uzlaşma içerisinde yaşama niyetinde değil. Mümkün de değil zaten. 

Çünkü bugün Ukrayna’da olup bitenler Ukrayna’nın kendisinden çok Rusya’nın geleceğiyle ilgilidir. Ukrayna’daki Batı yanlısı güçlere destek veren emperyalist devletlerin asıl niyeti, Ukrayna’nın bütünüyle kontrol etmekten öteye, bu ülke üzerinden Rusya’yı izole edip sıkıştırmaktır. Böylece, Batı’nın kulu olacak, “Putin’siz bir Rusya” olanakları yaratılmak isteniyor.

Nihai hedef bu olunca Ukrayna’daki çatışmaların, çelişkilerin kısa sürede sona ermesi, tarafların durumu olduğu gibi kabul ederek uzlaşmaya varması pek mümkün görünmüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...