12 Şubat 2015 01:00

Eğitimin ve toplumun geleceği

Eğitimin ve toplumun geleceği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’de 12 Eylül’den bu yana eğitim politikalarının merkezinde “Türk-İslam” sentezine dayalı uygulamalar yer alıyor. 12 Eylül’ün baskıcı, otoriter zihniyetinin günümüzdeki temsilcisi olan AKP, son 12 yılda eğitimi dinselleştirme uygulamaları ile eğitim sistemini ve toplumu dipsiz bir karanlığın içine doğru zorla itmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz 12 yıl içinde eğitim müfredatına sızdırılan bilim dışı söylemler, öğrencileri araştırmaya ve sorgulamaya yöneltmek yerine, sorgulamayan, itiraz etmeyen, itaatkar nesiller yetiştirmeyi hedefledi. AKP iktidarı döneminde pozitif bilimlere dayanan, bilimsel olan ne varsa hepsine karşı resmen savaş açılırken, özellikle felsefe dersi hedef haline getirildi.
Evrim teorisi başta olmak üzere, bilimin en temel gerçekleri dinsel söylem ve uygulamalar üzerinden değersizleştirilirken, en temel bilimsel gerçeklerin bile yok sayılmasına dayanan politikalar, “farklı görüşler” saçmalığı üzerinden meşrulaştırılmaya çalışıldı.
AKP iktidarı döneminde 2010’dan itibaren otizmli ve zihinsel engelli çocukların en çok ihtiyacı olan beden ders saatinin azaltılarak zorunlu din dersi getirilmesi, dini eğitimin fiilen okul öncesine hatta kreşlere kadar indirilmesi, eğitimin ve toplumun geleceğinin ne kadar tehlikeli ve karanlık bir zihniyet tarafından biçimlendirildiğini görmek açısından yeterli.
Eğitimde yaşanan dinselleşme uygulamaları ile belli bir inancın (Müslümanlık) yine beli bir mezhebine (Sünni-Hanefi) göre hayata geçirilmesi, inancı ya da mezhebi farklı olan toplum kesimlerine, özellikle Alevilere yönelik olarak büyük bir ayrımcılık ve ötekileştirme aracı haline gelmiş durumda.
Böylesi bir durumda devletin bütün din ve inançlar karşısında tarafsız olmasını, inançların üzerinden elini çekmesini öngören laiklik mücadelesini tarihte hiç olmadığı kadar öne çıkması ve toplumun bütün ilerici güçleri tarafından daha fazla sahiplenmesi önemli bir gelişme.
Bir dönem zorunlu din dersi müfredatında yer alan “abdest suyunun alyuvar sayısını arttırdığı” gibi saçma sapan ifadelerin çokluğu, evrim kuramı karşıtı ifadelerin belirgin bir şekilde artması, okulöncesi ve ilkokul çağındaki çocuklara “cehennem korkusu” üzerinden din eğitimi verme uygulamaları gibi pek çok uygulama, iktidarın eğitimi dinselleştirme gayretlerine hız vermeden devam ettiğini gösteriyor.
Bugüne kadar eğitim alanında kullanılan ve hayata geçirilen dini içerikli söylem ve uygulamalara 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan ve pedagoji bilimine açıkça aykırı olan ararları da eklediğimizde, eğitimde bilimin yerine safsataların ve hurafelerin egemen kılınması için bütün imkanların seferber edildiğini görebiliyoruz.
İktidarın eğitimde hayata geçirdiği tüm dinselleştirme pratiklerine, laik, bilimsel eğitim anlayışına açıkça meydan okuyan somut politika ve uygulamalarına karşı, eğitimin iki önemli bileşeni olan eğitimciler ve öğrenciler yarın ülke çapında bir günlük iş bırakma ve boykot eylemi gerçekleştirecekler.
Talepleri ve hedefleri açısından bakıldığında, geniş bir katılımla yapılması beklenen iş bırakma ve boykot eylemi, hem eğitim ve bilim emekçileri, hem de çocukları ile birlikte eğitimin sorunlarını en yakıcı şekilde velilerin tepkisini ve iradesini yansıtması açısından önemli bir gösterge olacak.
Tüm yasaklama, tehdit ve engelleme girişimlerine rağmen yarınki iş bırakma ve boykot eylemi, laik, bilimsel, anadilinde eğitim mücadelesinin yaygınlaşması ve güçlenmesi kadar, 13 Şubat sonrasında yürütülecek örgütlü ve birleşik mücadelenin seyri açısından da büyük önem taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...