05 Şubat 2015 00:55

Metal işçisinin iradesi ve inisiyatifi

Metal işçisinin iradesi ve inisiyatifi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yıllardır ülkenin pek çok yerinde birbirinden farklı iş kollarında, farklı bölgelerde çeşitli düzeylerde gerçekleşen işçi eylemleri, fabrika direnişleri ve grevler işçilerin mücadele deneyimi ve sınıf bilincinin gelişmesi açısından öğretici özellikler gösteriyor. 
Türkiye’de sendikal örgütlülük resmi verilere göre yüzde 10 civarında gösterilse de, toplusözleşme hakkından yararlanan işçilerin oranı yüzde 5’i geçmiyor. Söz konusu yüzde 5’in toplusözleşme görüşmelerinde anlaşma olmaması durumunda yasal grev hakkı olmasına rağmen, oldukça uzun süren saçma sapan bir prosedürün ardından işçiler greve çıkabiliyor. Greve çıksalar bile daha ilk adımda patronların çıkarını gözeten hükümeti en büyük engel olarak karşılarında görüyorlar. 
İşçilerin kendi iradesi ile yaptığı her eylem, grev ya da direnişlerde başından sonuna kadar inisiyatifi elinde bulundurması, hem eylem ya da grev kararlarının alınmasında, uygulanmasında ve sonuç alıcı olmasında ayrı bir önem taşır. 15 bin metal işçisinin iradesi ile MESS dayatmasına karşı başlatılan grevin henüz ikinci gününde, tamamen şaibeli, hatta “yok hükmünde” olan bir Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklanması, işçi iradesine karşı yapılmış açık bir “darbe” olarak değerlendiriliyor. 
Hükümetin grevi açıkça yasaklamasının ardından grevdeki metal işçilerinin önemli bir bölümü yasaklama kararını tanımayarak, yaşanan açık hak gaspına karşı bazı işyerlerinde fiilen direniş kararı aldılar. İşçilerin bu tutumu sonucunda şimdilik üç fabrikada patronlar sendikadan görüşme talep etti. Sadece bu gelişme bile, grev yasağına karşı ne yapılması, nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda işçilerin iradesi ve inisiyatifi doğrultusunda hareket edildiğinde olumlu sonuç alınma ihtimalinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. 
Grev öncesinde fabrikalarda oluşturulan grev komitelerinin işçi mücadelenin en can alıcı aktörü olduğu gerçeğinden hareketle, bundan sonra ne yapılması ve nasıl mücadele edilmesi gerektiği noktasında sendika tarafından alınacak her kararda fabrikalardaki işçi iradesinin ürünü olan işyeri komitelerinin belirleyici olması, her açıdan sıkıntılı geçmekte olan bu sürecin metal işçilerinin lehine sonuçlanması açısından büyük önem taşıyor. 
Metal işçilerinin iradesini ve haklarını yok sayarak, üstelik işçilerin anayasal hakkı olan grev hakkını “Milli güvenliği bozucu nitelikte” görüp grevin fiilen yasaklanmasının işçiler cephesinde yarattığı öfke sadece grev yasağına karşı bir tepki olarak görülmemeli. Metal grevi sürecinde yaşananlar, işçilerin ekonomik talepleri için kullandıkları en etkili mücadele aracının bile iktidar tarafından siyasal bir kararla nasıl yok sayıldığını gösteriyor. Tek başına bu durum bile, işçi sınıfı hareketinin ve mücadelesinin başarıya ulaşabilmesi için, neden ekonomik ve siyasal talepleri bütünleştirerek siyasal mücadeleye girmeleri gerektiğini yeterince açıklıyor aslında. 
İşçi sınıfı mücadelesi, gerek hedefleri, gerekse mevcut örgütlülük durumu ile ekonomik düzeyi aşarak siyasal mücadeleye doğru yönelmedikçe, en etkili, en güçlü sendikal eylemlerin, grevlerin bile yasaklanabileceği metal grevi sürecinde bir kez daha belirgin bir şekilde görüldü. 
Yıllardır işçiler arasında hızla biriken öfke, çalışma ve yaşam koşullarının dayanılmaz hale gelmesinin de etkisiyle, bugünkü koşullarda fiilen sendikal yasaları da aşan ve başından sonuna işçilerin inisiyatifine dayanan eylem ve örgütlenme biçimlerinin, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal koşulların daha da bozulmasıyla birlikte daha da artmasının ve yaygınlaşmasının kaçınılmaz olacağının işaretlerini bugünden veriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...