30 Ocak 2015 01:02

Yunanistan geleceğini arıyor

Yunanistan geleceğini arıyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

SYRIZA’nın seçim zaferi her ne kadar beklenilen bir gelişme olsa da uluslararası sermayenin endişelerini güçlendirdi. Sadece Yunan halkı değil, aynı zamanda diğer borçlu Avrupa ülkelerinin halklarının da umutla izlediği bir sürece adım attık. Hemen herkes aynı soruyu soruyor: Bundan sonra ne olacak?

Öncelikli olarak şunu görmemiz lazım, pek çok eleştirilebilecek yönü olmasına rağmen SYRIZA kemer sıkma politikalarına karşı olan geniş halk kesimlerini arkasına almayı başaran başlıca siyasi güç olarak bu süreçte sivrildi. Ve GSYİH’ye oranı yüzde 175’e varan kamu borçlarının kısmen de olsa silinmesi yönündeki söylemi hiç kuşkusuz seçim başarısında büyük rol oynadı. Bundan geri adım atması veya sembolik bir kesintiye razı olması durumunda bir sonraki dönemde ardındaki halk desteğini koruması mümkün gözükmüyor. Almanya başta olmak üzere AB’nin ve “troyka”nın diğer iki unsuru IMF ve AMB’nin de kolay kolay anlaşmaya yanaşmayacağı ilk açıklamalardan anlaşılıyor. Zira, Yunanistan’a verilecek bir taviz sadece Portekiz, İrlanda, İspanya ve İtalya gibi diğer borçlu ülkelerden gelecek benzer taleplere de kapıyı aralamakla kalmayacak, bu ülkelerdeki sol muhalefetin elini de güçlendirecek. 

Aralık ayında genel seçimlere gidecek İspanya’da son kamuoyu yoklamaları SYRIZA’nın kardeş partisi durumundaki Podemos’un en tepeye yerleştiğini gösteriyor. Yunanistan’da yaşanacakların İspanya seçimleri üzerinde son derece belirleyici olacağını şimdiden söylememiz mümkün.  İktidardaki muhafazakar Halk Partisi’nin AP’deki Lideri Pons’un Yunanistan’a taviz verilmemesi yönündeki açıklamaları da bu öngörüyü doğrular nitelikte.

Peki, yüzde 80 ile başlıca alacaklı konumundaki troyka ile anlaşma sağlanamaması durumunda ne yaşanacak? Eğer SYRIZA geri adım atmaz ise bu durumda önümüzdeki iki yıl suresince 28 milyar avro borç ödemesi gereken Yunanistan’ın tek seçeneği tek yanlı olarak borç ödemelerinin durdurulması olacak. Moratoryum ilanı halinde ise ülkeye fon girişi kesilecek ve ülke kendi parasını basma imkanına sahip olmadığı için kamu kesiminde kriz büyüyecek. Bu durumda avrodan çıkış zorunluluk halini haline gelecek. İşte bu noktada ister istemez kafalardaki soru işaretleri artıyor. Çünkü, Tsipras önceki konuşmalarında avrodan çıkış gibi bir seçeneğin masada bulunmadığının altını çizmişti.   Bu açıklamalar pazarlık masasında yeni Yunan hükümetinin elini zayıflatacak olsa da, Tsipras’ın böylesi bir ihtimali an itibariyle telaffuz etmekten kaçınması da anlaşılabilir. Nihayetinde, avrodan çıkış ihtimalinin vurgulanması dahi finans sektörüne getireceği yük düşünüldüğünde büyük çaplı bir sermaye çıkışını beraberinde getirecek ve kısa vadede yeni bir ekonomik kriz dalgasını tetikleyecektir. Böylesi bir kararın alınması durumunda ise ani bir şekilde ve sermaye çıkışını önleyecek tedbirlerle birlikte uygulamaya konulması önem taşıyacaktır. 

Dolayısıyla, SYRIZA açısından her ne kadar telaffuz edilmese de avrodan çıkış alternatifinin masaya yatırılması giderek bir zorunluluk halini alıyor. Bu stratejinin başlıca savunucularından Üünlü İktisatçı Costas Lapavitsas’ın da yeni dönemde SYRIZA safında parlamentoda yer alacağını göz önünde bulundurursak böylesi bir duruma hazırlıksız yakalanacaklarını düşünmek saflık olur. Burada ki asli sorun bu aşamada SYRIZA’nın ülkedeki egemen sınıflarla doğrudan bir cepheleşmeyi göze alıp, alamayacağı.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...