29 Ocak 2015 01:00

Türkiye'de bilim ve bilim politikaları (1)

Türkiye'de bilim ve bilim politikaları (1)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu epey önemli ve her zaman güncel olması gereken konulara geçmeden önce iki güzel gelişmeyi anmadan geçemeyeceğim: 4.5 aydır destansı bir direnişin ardından dünyanın kalbinin attığı Kobane’de zafer kutlaması yapılmakta ve komşumuz Yunanistan’da SYRIZA (Sol Radikal Blok) son seçimin galibi olarak Avrupa’da dolaşan hayaletin cisimleşmiş hali olmaktadır. Umarım dönüm noktası olmaya aday bu iki olay bilimin aydınlık yolundan barışa giden yolu daha da kısaltır.
Türkiye’de bilim ve politikaları konusunda özellikle son 30 yıl içinde azımsanmayacak gelişme ve değişmeler yaşansa da alınan kararların uygulanması ve gerekli alt yapının kurulması hâlâ sorunludur ne yazık ki. Bu konularda çeşitli çalışmalar ve görüşler olmakla birlikte sırasıyla Bilgenur Baloğlu, Semih Akçomak, Bahadır Yıldız, Hale Ilgaz, S. Sadi Seferoğlu ve Ergun Türkcan’ın saptamaları üzerinden bir tartışma başlatmak istiyorum.
“Peki, bilim politikalarımız neden yok, varsa da neden uygulanmıyor olabilir? -  Politika yapıcıların (eng. policymakers) bilimsel anlamda akademik geçmişlerinin kısıtlı (eng. scientific illiteracy) olması, -bilim-politika iş birliklerinin kısa dönemlerle sınırlı olması,-    Bilimsel bilginin politikaya katkısının yeterince göz önüne alınmaması da Türkiye’nin bilim politikaları yapma ve uygulamasındaki eksikliklerin birkaç sebebi olabilir.”
Bilim politikaları var mı sorusu hâlâ cevap beklemektedir bence. Siyasi iktidarların görüntüyü kurtarmak, yapıyormuş izlenimi vermek ve bilim-teknoloji kurumlarını devlet daireleri gibi algılayarak kadrolaşmak amaçlı kullanmak gibi “politikaları” yüzünden sadece zaman değil epey miktarda para ve insan da kaybedilmektedir.
Buna ek olarak cevap aramamız gereken sorular şu şekilde ifade edilmektedir:
 “1- Türkiye’de üretilen bilimsel bilgi nasıl kullanılıyor, yayınlarda atıf değeri nasıl yükseltilebilir? 2- Bilimsel gelişmenin kıstasları/göstergeleri neler olmalı? 3- İnsan sermayesi bilimsel gelişme için neden önemli, nasıl daha etkin ve donanımlı hale getirilebilir?
4- Türkiye’de bilim, sanayi, teknoloji bakanlığının odakları nasıl temel bilime yöneltilebilir? 5- Bilim politikası neden önemli? Bakanlığın bu konudaki icraatları neler, ne kadar yeterli ve ne yapılabilir?”
Sorular daha da uzatılabilir şüphesiz. En azından bu beş önemli sorunun cevabında ortaklaşmak da çok anlamlı olacaktır. Akademisyenlerin ve politika yapıcıların özellikle temel bilimlere yönelme konusuna eğilmeleri anlamlı olacaktır.
Üretilen bilimsel bilginin yaşamımızda kullanılmadığı ya da çok az kullanıldığı açıktır. Sadece yayın sayılarla ilgileniliyor ama bu yayınlara yapılan atıflar hep gölgede kalıyor. Patent alma konusunda yaşanan sıkıntılar da az değil doğrusu. İnsan sermayesinin öneminden bahsedilmekte ancak yetiştirilmesi ya da yetişmişlerin değerlendirilmesinde çok büyük sorunlar yaşamaktayız. Bilim politikalarının niçin önemli olduğu konusunda toplumsal bir tartışma ya da sahiplenmeden bahsedemiyoruz şimdilik. Gösterge olarak genellikle yayın sayıları dikkate alınmakta, dünya ölçeğinde ilk 500’e giren üniversiteler belirtilmekte ise de bu konuda rekor sayılacak üretimler gerçekleştiren üniversitelerimize kirli siyasi planlar uğruna adeta savaş açılmaktadır.
“Bizde bilim, teknoloji ve inovasyon politikası ayrımı çok iyi yapılmıyor. Örneğin, ABD’de 1960’larda en başta bilim politikası (science policy) var. Sonra çok sağlam bir sanayi politikası, sonra teknoloji, sonra inovasyon politikaları geliyor. Gelişmiş ülkeler bu evrimsel süreçlerin hepsini yaşadı. Ama bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde bu süreç yaşanmadı. Mesela bizim hiç doğru düzgün bir sanayi politikamız olmadı. Sanayi politikası olmadan şu anda inovasyon politikası üzerinde konuşmaya çalışıyoruz ama altı boş gibi sanki.”
Toplumsal dinamiklerin 10 yılda bir askeri darbeler ve muhtıralarla tırpanlandığı bir ülkede evrimsel süreçlerin yaşanması zaten beklenemez! Aralık 2014’te 19. Milli Eğitim Şûrasında yapılan tartışmaları ve öncesinde/sonrasında milli eğitimde yaşatılan kaosu göz önüne alırsak inovasyon politikası üzerinde konuşmanın siyasi bir manevra ya da oyalama olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuyu yazmaya ve tartışmaya devam edeceğim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...