28 Ocak 2015 01:00

Rehberlik kursu ve emeğe ve insana saygı

Rehberlik kursu ve emeğe ve insana saygı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son yazımda Manisa’da yürütülen bir projeden söz etmiştim: “Yaşam Koçumla Başarıya Doğru.” Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğünün imamlarının da işin içine katıldığı ama aslında rehber öğretmenlerin (psikolojik danışmanların) öğrencilere yol göstermesi için geliştirilen bir projeydi. Yol göstermenin de değerlere saygı, ahlak ve sorumluluk duygusu kazandırmak olduğunu belirtmiştim. Bugün de, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün başlatmak üzere olduğu bir uygulama hakkında yazıyorum: Rehber Öğretmen Kursu. Manisa’daki uygulama ile Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün yapmaya çalıştığı şey arasında aslında pek fark yok. Her ikisi de, rehberlik ve psikolojik danışmanlık mesleğine başka mesleklerden kişileri yamamak... Buradaki yama benzetmesinin bir başka işlevi de var tabii, ona da daha sonra geleceğim.
Rehber öğretmen kursu hakkında kısa açıklama yapayım. Genel müdürlük, rehber öğretmen görevlendirme zorunluluğu bulunan özel okullar ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde görevlendirilecek yeterli sayıda rehber öğretmen temininde güçlüklerle karşılaşıldığından “Rehberlik Kursu” düzenlenmesine karar vermiş. Bu kursa kimler katılabiliyor? Felsefe Grubu Öğretmenliği mezunları, Orta Öğretim Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans ya da Pedagojik Formasyon Programını başarı ile tamamlayan Felsefe Bölümü ve Sosyoloji Bölümü mezunları, Eğitim Bilimleri Fakültesi ile fakültelerin Eğitim Programları ve Öğretimi, Eğitim Yöneticiliği ve Deneticiliği, Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, Eğitim Yönetimi Teftişi vePlanlaması ile Halk Eğitimi bölümü/anabilim dalları lisans mezunları... Eğitim Bilimleri ile ilgili alanlar var ama diğerleri alan dışı sayılabilecek programlar.
Aslına bakılırsa farklı alanlardan insanların bir rehberlik servisinde çalışmasından daha doğal bir şey yok. Okulun bir sosyal alan olduğu düşünülecek olursa sosyal ve beşeri bilimlerin hemen hemen bütün alanlarından uzmanların birlikte bir çalışma yürütmesi, hizmeti hem derinleştirir hem de zenginleştirir. Fakat amaç bu değil, çünkü bu kişiler rehberlik kursunu bitirdikten sonra yalnız başlarına rehberlik servislerinde çalışacaklar; büyük bir ekip olarak çalışmayacaklar. Zaten özel öğretim kurumlarında çalışabilecekler. Özel öğretim kurumları da maliyet unsuruna dayalı olarak çalıştıklarına göre, olabildiğince az personelle olabildiğince çok öğrenciye hizmet vermeye yani emeği olabildiğince ucuza getirmeye çalışacaklar. Dolayısıyla iyi niyetle (mükemmel bir ekip çalışması!) bakmaya çalıştığımızda, iyi niyetimizin gerçekleşmeyeceği aşikâr. Hem de 38 günlük bir eğitim. Eğitim Fakültelerinde 4 yıllık lisans eğitimini ver, sonra da 38 günlük eğitimle rehber öğretmen yetiştir. Gerçi bunlar psikolojik danışmanlık yapmaya pek yeltenmezler ama aralarında psikolojik danışmanlık yapmaya kalkanlar olacaktır. Zaten rehber öğretmenlik ile psikolojik danışmanlık arasında büyük bir çelişki yaşanıyor. Bu durum, çelişkiyi daha da arttıracak.
Öteden beri var olan bir durum aslında. 38 günlük eğitimden mezun olanlar da rehber öğretmen, 4 yıllık lisans programından mezun olanlar da... Dört yıllık lisans programından mezun olan psikolojik danışmanları zaten özellikle psikolojik danışman olarak tanımlamamaya çalışıyor sistem. Çünkü öğrencilere psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşılırsa, maazallah eğitim sisteminin otoriter yapısı çöker. Ne o öyle, öğrencilerin psikolojik ihtiyaçları karşılanacak falan... Olacak şey değil. Vur ağzına al lokmasını... Çocuk dediğin büyüklerin yanında konuşmaz bile. Bununla paralel olarak, yine aynı otoriter yapı yüzünden çocuklarla ve gençlerle yakından ilgilenen rehber öğretmenler/psikolojik danışmanlar da öyle her ortamda seslerini çıkaramazlar. İstisnalar kaideyi bozmuyor maalesef. Psikolojik danışmanlar uzmanlıklarını ortaya koyma fırsatını öyle kolay kolay bulamıyorlar çoğunlukla. Örgütlü bir meslek de değil psikolojik danışmanlık. Yani etkili bir örgüt ortada yok. Ayrıca öğrencisinden mezununa kadar etik ilkelere aykırı davranan, sorumluluğunu yerine getirmeyen psikolojik danışman adayı ve psikolojik danışman da var. Yukarıda sözünü ettiğim ve yeniden o konuya değineceğim dediğim yama benzetmesinin işlevi burada kendini gösteriyor. Bu mesleği icra etmek üzere eğitim almaya başlayanlar ile bu mesleği icra etmeye başlayanlar da o kadar açık veriyorlar ki, kendi söküklerini dikemez ya da yamayamaz hale geliyorlar. Böyle olunca da bu mesleğe sürekli başka mesleklerden kişileri yamayanlar meydanı boş bulup cirit atıyorlar.
Alan dışı atama eğitimde çok fazla gerçekleşen bir durum. Zihinsel engelliler öğretmenliği de benzer bir sorunu yaşıyor. Ama bu, bizim sosyokültürel yapıya hiç de yabancı gelen bir durum değil. Emeğe değer verilmeyen bir toplumda neyin eğitimini alırsan al, sen önemli değilsindir. Çocuğa önem verilmeyen bir toplumda onun eğitimine de zaten önem verilmez. Nerede kaldı çocuğun öğretmeniyle psikolojik danışmanına önem vereceksin. Hele hele engellilere yaşam içinde yer ayırmazken onların öğretmenine de önem vermezsin. Özetle insana önem verilmeyen bir toplumda insanlara hizmet verecek olanlar da eğitimlerine önem vermiyorlar. Durum vahim yani...
Yapılması gereken örgütlenmek, evrensel etik ilkeler etrafında birleşmek ve bunları benimsetmek... Bu ilkeleri benimsedikten sonra tabii... Bunlar yapılmadığı takdirde gerek rehberlik ve psikolojik danışmanlık mesleğine gerekse başka mesleklere birilerini yamamaya çalışacaklar. Tabii yazıyı bitirmeden hatırlatmakta fayda var (aslında en önemlisini şimdi söylüyorum) rehberlik ve psikolojik danışmanlık mesleğinin demokrasi, insan hakları, bireysel özgürlükler, ifade özgürlüğü kavramlarıyla ilişkisi yüksek düzeyde... Bu mesleğin en önemli amacı bireyin gelişimsel özelliklerini dikkate alarak bütün bir kişilik olarak gelişmesini ve kendisini ortaya koymasını sağlamak yolunda destek vermek... Marx’ın tarif ettiği yabancılaşmaya karşı mücadele yolunda önemli bir rolü var bu mesleğin... Bu durumda, hangi bürokrat, hangi kapitalist, hangi otoriter zihniyet ister ki, bu mesleğin gerektiği gibi icra edilmesini?!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...