27 Ocak 2015 01:01

‘Tahterevalli oyunu’nu çökerten umut!

‘Tahterevalli  oyunu’nu çökerten umut!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yunanistan’da pazar günü yapılan seçim, Radikal Sol Koalisyonun (SYRIZA) zaferiyle sonuçlandı. 300 milletvekilinden oluşan Yunanistan Meclisine SYRIZA 149 milletvekiliyle girdi. Seçimde; SYRIZA yüzde 36.3 ile 149, Yeni Demok-rasi Partisi yüzde 27.8 ile 76, (Nazi) Altın Şafak Partisi Yüzde 6.3 ile 17, Potami yüzde 6.1 ile 17, Yunanistan Komünist Partisi (KKE) yüzde 5.5 ile 15, PASOK yüzde 4.7 ile 5, Bağımsız Yunanlar Partisi yüzde 4.8’le 13 vekil çıkardı. SYRIZA ve Bağımsız Yunanlar Partisi’nin koalisyon için anlaştıkları, yeni Hükümetin yemin ederek göreve başlayacağı belirtilmektedir. 

‘TAHTEREVALLİ OYUNU’ ÇÖKTÜ!
Seçim sonucu oluşan tablo açıkça;
1- SYRIZA ve onun genç lideri Aleksis Çipras’ın Yunanistan halkının AB ve IMF dayatması neoliberal politikaları karşısında halkın önemli bir bölümünü birleştirerek, dünya ölçüsünde yankıları da olacak bir zafer kazandığını,
2- 1967-1974 yılları arasında “Albaylar Cuntası”nın dönemi 7 yıllık faşist yönetimi bir yana bırakılırsa, Yunanistan’ın sosyalizmin eşiğinden döndüğü İkinci Dünya Savaşı sonrasında NATO ve batı emperyalizminin dayattığı PASOK’la Yeni Demokrasi Partisi etrafında oluşturulan tahterevalli düzeni” nin çöktüğünü, bu çöküşte faturanın özellikle de “sosyal devlet” iddiasıyla iktidara gelen ya da “ana muhalefet” olarak Yunanistan siyasetinin en önemli iki aktöründen birisi olarak sürdüren, Yunanistan’ın CHP’si PASOK’un siyaset alanından silinme çizisine geldiğini, (Ki,  bu Türkiye’de CHP ve Avrupalı sosyal demokrat partiler için de ibretlik bir durumudur)
3- KKE’nin bir önceki seçime göre bile yerinde saydığını ve düzene muhalefet eden halkla birleşmeyen bir çizgi izlediğini göstermiştir

SYRIZA ÇOK ZORLANACAK!
SYRIZA’nın güçlenmesinin nedeni, AB ve IMF politikaları doğrultusunda Yunanistan ekonomisi ve sosyal hakların yeniden biçimlendirilmesi ve AB’ye entegrasyonun faturasının halkın sırtına yıkılmasından doğan tepkileri birleştiren bir çizgi izlemesiydi. SYRIZA son 6-7 yıl içinde bu tepkileri birleştiren parti olmayı başardı ve bugün iktidara gelecek güce erişti.
IMF ile tüm bağları koparma, “Borçları ödememe”, “AB’den çıkış” da dahil, amacına varmak için her girişimi yapacağı iddiasıyla yola çıkan SYRIZA, giderek söylemini yumuşatmış ve sonuçta “AB ile borçların yeniden yapılandırılması için görüşmelere başlamak” ve kimi sosyal reformlarla sınırlı bir çizgiye çekilmişse de halk, taleplerinde ısrarlıdır. Yani SYRIZA’nın “AB’den çıkmayı”, “dış borçları ödememeyi” esas alan halkın yaşam standardını yükseltecek önlemler alması beklenmektedir.
Burada SYRIZA’nın uzun olmayan bir zaman içinde, halkı tatmin eden girişimler yapmadığı takdirde kendisi etrafında oluşan blokun parçalanması ve Hükümetinin hızla yıpranması da kaçınılmaz olacaktır.
Burada SYRIZA’nın iktidara geleceğini önceden fark eden geleneksel Yunanistan politikasının “kurtlarının” azımsanmayacak bir bölümünün de SYRIZA’ya “sızdığı” dikkate alındığında SYRIZA’nın içeriden de frenleneceğini beklemek, bunların “İktidara gelen SYRIZA’nın akıllanması gerektiği” doğrultusundaki “öğütlerinin” etkili olacağını söylemek yanlış olmaz.
Ve dahası burjuvazi’nin AB yanlısı odakların ve AB’nin büyükleri ve çeşitli kurumlarının da SYRIZA Hükümetinin üstüne çullanıp, onu “doğru yola getirmek” için ellerinden geleni yapacağından şüphe duymak için hiçbir neden yoktur. Tersi içinse çok fazla neden vardır.

SYRIZA İLK GÜNDEN İTİBAREN YOL ÇATINDA 
Bu yüzden de SYRIZA’nın kuruluşuna ve büyümesine neden olan halkın talepleri karşısında “radikal bir tutum” alıp bunu kararlılıkla sürdüremediği durumda sadece çok zorlanacağını değil halkın desteğini de hızla yitireceğini söylemek gerçeği bugünden dillendirmek olacaktır. Bu yüzden de Yunanistan ekonomisinin içinde bulunduğu durum, halkın taleplerinin aciliyeti ve SYRIZA yönetiminden beklentiler ile IMF’nin, AB’nin ve burjuvazinin hesapları dikkate alındığında; SYRIZA Hükümetinin daha göreve başlamasının ilk günüde bir yol çatında olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü SYRIZA ya AB-IMF-Yunanistan burjuvazisinin neoliberal politikalarının arkasındaki güçlerle uzlaşarak eriyen PASOK’un boşluğunu dolduran bir düzen partisi olmak ya da halkın taleplerini, halkın neden SYRIZA’yı iktidara getirecek kadar büyüyen bir güçle desteklediğini unutmayarak, devrimci bir halk partisi olarak Yunanistan siyasetini yenileme girişimini sürdürecektir.
Elbette burada SYRIZA’nın devrimci bir halk partisi olma potansiyelini ne kadar taşıdığı-taşımadığı bugün değil belki önümüzdeki günlerde SYRIZA’nın atacağı adımlarla bağlantılı olarak yapmak daha anlamlı olacaktır.   
Elbette SYRIZA’nın ikinci yola girmesi Yunanistan işçi sınıfı ve halkının mücadelesini yukarı taşıyacak, halk güçlerini daha ileri bir çizgide birleştirerek Yunanistan halkının iktidar mücadelesini güçlendirecektir. Ama bu tamamen bir mücadele sorunudur.
Daha dünden itibaren görüyoruz ki, süreci bir mücadele olarak değil olmuş bitmiş bir vaka olarak görenler; ya SYRIZA’nın AB-IMF odağının, halkın gazını almak ve kendi seçeneklerinin tek seçenek olduğunu göstermek için bir oyun olduğunu iddia ediyor ya da SYRIZA’nın zaferini “sosyalistlerin zaferi”, “Bütün dünyanın sosyalistlerinin yol göstericisi” olarak görüp, ayaklarını yerden kesen sonuçlar çıkarıyorlar. 
Bugün gerçek ise; SYRIZA Hükümetinin Yunanistan’daki sınıf güçlerinin mücadele edeceği alanı çok genişleteceği, işçi sınıfı ve Yunanistan halkının önemli taleplerinde ısrarlarının, halk güçlerinin mücadele mevzilerini güçlendireceğidir. 
Ötesi boş laf. Yunanistan halkının neoliberalizm, IMF ve AB’ye tepkisini halkın mücadelesini ezmeye dönüştürmek; sermayenin, IMF ve AB’nin planlarına hizmet etmek olur. 

KKE SİYASETİN NERESİNDE?
SYRIZA’nın iktidara gelme öyküsü ve pazar günü yapılan seçimin yukarıdaki tablosu aslında bu sorunun yanıtını vermektedir. 
Bu yanıt özet olarak; Yunanistan işçi sınıfının ileri kesimini bloke eden KKE’nin siyasetin dışına düşmüş, bir ideolojik kulüp gibi davrandığıdır. 
Çünkü SYRIZA’yı iktidar yapan halkın talepleri KKE’nin savunmayacağı talepler olmayacağı gibi KKE, sınıfın ileri kesimi üstündeki etkisini de kullanarak krizden beri, (son 1-2 yıla kadar) sürekli bir eylem; gösteriler, grevler, genel grevlerle halkı ve işçileri yoran ama onları halk muhalefetiyle birleştirerek bir iktidar seçeneği olarak ortaya çıkmalarına da yanaşmayan, hatta bunu yanlış bulan bir çizgide hareket ederek, siyaset dışına düşmeyi bir ilke sorunu olarak benimsemiştir. 
Bu yüzden de muhtemeldir ki şimdi Hükümete karşı radikal muhalefetin bir odağı olarak, hareket edip SYRIZA’nın başarısızlığa uğraması için çalışacaktır. Seçimden hemen sonra “Muhalefete hazırız!” açıklamasıyla bu niyetini göstermiştir.

SYRIZA’DAN NE ÖĞRENİP ÖĞRENMEYECEĞİZ TARTIŞMASI
Evet SYRIZA’nın zaferi neoliberal politikalar, gerici güç odakları ve büyük sermaye çevrelerinin baskısına karşı mücadele eden herkes tarafından halk güçlerinin bir zaferi olarak algılanacaktır. Hatta bu zaferi, sermayeye karşı sosyalizmin, radikal sosyalist güçlerin bir zaferi gibi de algılayıp sunarak, bundan ideoloji türetenler, sınıfsız sosyalizm anlayışlarına yeni bir dayanak bularak abartılı sonuçlar çıkaracaklar da olacaktır. Daha dünden itibaren bunların sayısının çok olacağı da görülmektedir. Dolayısıyla mücadele sadece 
“SYRIZA’nın zaferinden ne öğrenmeliyiz” kadar “ne öğrenmemeliyiz”i  kapsayan ideolojik bir mücadele olarak da sürecektir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...