23 Aralık 2014 00:55

Plaketin lafı mı olur!

Plaketin lafı mı olur!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP iktidarının politikaları mısır patlağı gibi. Bir yanda yargı politikası patlıyor, öte tarafta eğitim politikası, beri tarafta ise ekonomi politikası…
Ekonomiye bakalım.
Geçen hafta ardı sıra açıklanan büyüme ve işsizlik rakamları ekonominin içine girdiği durgunluğu gözler önüne seriyor. Gerçi TÜİK açıklamadı ama kişi başına düşen milli gelir 10 bin doların altına indi. İşsizlik oranında rekor tazelendi. 
Bir yanda da TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı geçen hafta rekor düzeye (1 dolar= 2.41 TL) ulaştı. Şimdi 2.32 düzeyinde gezinen dolar kurunun geçen yıl bu zamanlar (17 Aralık öncesi) 2.03 olduğunu hatırlarsak, yıllık değer kaybının yaklaşık yüzde 20’ye dayandığını görebiliriz. 
Bunların yanında geçen hafta tahvil faizleri de yüzde 9’u aştı. Hem tahvil faizlerindeki tırmanışın hem de yeni yılla birlikte gelecek vergi artışları ve zamların enflasyon üzerinde de kalıcı etkileri olacaktır.
İktidarın daralan Irak, Suriye, İran ve Libya pazarının yerine ikame etmeye heveslendiği Rusya’nın da krize sürüklenmeye başlaması, o cepheyi de risk alanına dönüştürüyor. Daha şimdiden bavul ticareti kesilmeye başladı.
Ekonomide bunlar olurken, iktidar 2015 yılı bütçesini Meclisten geçirme telaşında. 
Gerçi haksızlık yapmayalım. Geçen hafta Başbakan çıkıp, bilmem kaç yüz maddelik ekonomide yapısal dönüşüm programının bir kısmını daha açıkladı. 
Bu yapısal program işi biraz dizi film işine döndü. Heyecanla sonunu bekliyoruz!
Malum, Türkiye’de tasarrufların milli gelire oranı tarihi dip düzeyinde. Savaş dönemleri bile yüzde 20’in altını görmeyen tasarruf oranı yüzde 13’lere kadar inmiş durumda. Yerli tasarrufunuz yetersizse sermaye birikiminiz düşük kalır ve yeniden-üretim yaparak sermaye birikimini genişletemezsiniz. Bu durumda eksik kalan sermaye dışarıdan ithal edilir. Bunun da bedeli vardır; ekonomik tavizler, yükselen faiz oranları ve kırılganlık gibi.
Tasarruf yetersizliği yapısal bir sorundur. İşçi ve emekçilerin gelirden aldıkları pay azaldıkça toplam tasarruflarda gerileme meydana gelir. Neticede halkın büyük çoğunluğu bırakın tasarruf etmeyi, geçinmeyi bile sağlayamayıp negatif tasarrufa (Borçlanma, kredi kartı ve tüketici kredisi kullanımı gibi) yönelmektedir. Kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarının 300 milyar TL’yi aştığını düşününce, yakın gelecekte de halkın “tasarruf oranına” katkısının olamayacağı açık. 
Başbakan bu gerçeği görmüş olacak ki, kamunun tasarrufa yöneleceğinin müjdesini verdi geçen hafta açıklanan yeni programla. Gerçi, Cumhurbaşkanı 1150 civarı odalı sarayından “İtibardan tasarruf olmaz” diye söz ediyor ama Başbakan israfa çözümü bulmuş gibi: Kamu kurumları plaket vermeyecek! Plakete harcanan paralar da kamunun tasarrufunu artıracak.
Mesele eğlenceli gibi gözükse de, plaketin arkasında yeni vergi ilanı gizli. Lüks ürünlere yeni vergiden bahsediliyor programda. Lüks deyince, altın varaklı bardaklar gelmesin hemen aklınıza. Lüks mallar, zorunlu temel tüketim malları dışında kalan tüm mallardır. Kol saatini de (800 bin TL’lik olmayanlar da), cep telefonunu da, televizyonu da lüks mal kategorisine alabilirsiniz. Aslında bugün ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) ödediğimiz her şey yeni verginin de kapsamına girebilir: Alkol, tütün mamulleri, benzin, tıraş köpüğü gibi. Evet, tıraş köpüğüne de ÖTV ödüyoruz. O kadar da bonkörüz. Zaten ancak bu kadar bonkör toplumların Cumhurbaşkanının 1150 civarı odalı sarayı ve sarayın içinde vergiden azade altın varaklı bardakları olur değil mi? Ne kadar plaket versek azdır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...