23 Aralık 2014 00:55

Birbirine dokunabilmek

Birbirine dokunabilmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Södertalje. Mardin ve Savur Belediye Eş Başkanlarının Sigtuna ve Marsta belediyesinin davetlisi olarak yaptıkları ziyaretlerde, oldukça duygusal anlar yaşandı. Belediye kurumlarının ziyaretleri, parlamento ziyaretleri yanında, her iki kentte Süryani toplumunun kurumları ve temsilcileri ile buluşma, bu ziyarete çok daha derin bir içerik sağladı.
Onca uçurumdan sonra, Ahmet Türk’ün deyimi ile insanlar “Birbirlerine dokundular.”
Ahmet Türk, Mardin Belediye Başkanlığı ile, daha da evrensel bir sorumluluğu üstlendi. Bunun gereklerini yerine getirmeye çalışmasını saygıdeğer buluyorum.
Bugün Türkiye’de sivil toplumun, insan hakları hareketinin, sol hareketin, ilerici kesimlerin Süryani toplumu ile yeteri kadar ilgilendiği söylenemez ne yazık ki. Kürt özgürlük hareketi bu alanda da, önemsenmesi gereken bir ön adım attı. Sayısı artık 3 bine inmiş olan bir halkın, genç bir temsilcisini, Mardin belediye eş başkanlığı gibi önemli bir göreve getirerek. Ve Kürt seçmenlerin ona oy kullanması da bölgedeki bilinçlenmenin başka bir göstergesi.
Son 20 yıllık süreç içinde, Ermeni toplumu ile buz dağlarının erimesi yolunda önemli adımlar atıldı.
Bunun Süryani toplumu ile ilişkilerde de yapılması gerekiyor.
Süryani toplumunun Ermeni toplumuna oranla daha çekingen, içine kapalı ve daha dine bağlı bir toplum olduğu söylenebilir.
Ancak, 1915 soykırımı Ermeni toplumunu bu gelinen noktadan geri itti. Toplumun elinde “ulusal” önderlik yapabilecek tek kurum olarak patrikhane kalmıştı.
Süryani toplumunun “Nizamnamesi” ancak 1914 yılında belirlenebildi.
Oysa Ermeni toplumunun kilise yanında bir anayasa işlevi gören nizamnamesi 1860’larda hazırlanmıştı.
Ama sonuçta 1915 soykırımı küçük bir zaman dilimi içinde, bütün kazanımları tarihin sayfalarına devretti.
Doğu’daki kimi Kürt aşiretleri, 1915 soykırımında fail olarak yer alırken, bazı aşiretler ise “ortak suça” katılmada çekinden davrandılar, hatta yer yer, insanların sağ kalması için yardımcı oldular.
Egemen ulus ve din saldırı pozisyonunda iken, bu toplumların kendini savunacak fazlaca bir gücü yoktu. Büyük güçlerin himayesi ile sağ kalmaya çalıştılar. Ama bu da bir işe yaramadı.
Paylaşım kavgalarında bir yandan cüzi destek alsalar bile, pazarlıklarda onların kafası sunuldu tepside.
Herkes 1919 Paris Konferansına umut bağlamıştı.
Paris Barış Konferansında, farklı kilise ve gruplar Asuri olarak tek bir adlandırma altında toparlamaya çalışıldı ve bir delegasyon oluşturuldu.
Talep edilen yeni ülkenin adı Asurya olacaktı. Bayrağı bile vardı. Ama Fransız ve İngiliz sömürge imparatorluklarının çıkarı gereği bu gerçekleşmedi. Süryani, Keldani ve Nasturiler 30’lu yılların Filistinlileri idi. On yıllar boyunca çadırlarda kaldılar.
Uluslaşma çabası içinde olan hareket Asuri adını tercih ederken, daha dindar olan kesimler ise Süryani adının devamında ısrarlı idi.
Bilindiği üzere, Suriye bir Roma vilayeti idi, kökü Asur ülkesinden gelen, Süryani sözcüğü de aynı kökten gelmekte. Ama daha sonra farklı içeriklere dönüşmüşler. 
Batı dillerinde de bugün “Syriac”, Süryani’nin karşılığı. Assyriac ise Asuri’nin.
Tarihsel olarak orijin ise, kadim Asur devleti.
Ve bütün bu toplumlar, Ortadoğu’da Cihatist Arap milliyetçiliğinin yöneldiği “nihai çözüm” tehdidi, yani soykırım tehdidi altındalar.
Södertelje’deki toplantının en güzel anlarından biri de, Süryani Ozan Halef Halef’in, “Süryaniyiz” adlı şiirini okuması idi.
Halef’in şiiri ile bitireyim:
“Süryaniyiz Süryaniyiz Urfa Mardin Amedliyiz
Güneydoğu Anadolu Beytnarin’in mirasçısıyız
Süryaniyiz Süryaniyiz kadim kavmin torunlarıyız
Fırat Dicle, nehirlerden akan suların bereketiyiz
Süryaniyiz Süryaniyiz çalışmayı sevenleriz
Geceyi gündüze katmış terli baba evladıyız
Süryaniyiz Süryaniyiz ilim bilim insanıyız
Her devre katkı vermiş nesillerin emsaliyiz
Süryaniyiz Süryaniyiz yaşam vermiş insanlarız
Toplumlarla sevgi saygı kardeşliği bilenleriz
Süryaniyiz Süryaniyiz insanı insan bileniz
Zulumlerden nefret etmiş barışı taç edenleriz 
Süryaniyiz Süryaniyiz ecdatları tüm kaybettik
Evden yurttan terk edildik suçumuzu hiç bilmedik
Emin olun bugüne dek ne suçumuzu ne de günahımızı
Hiç ve hiç bilmedik”.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...