23 Aralık 2014 00:54

Küba, ABD ve beyzbol

Küba, ABD ve beyzbol

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD’nin Küba’ya karşı uyguladığı 50 yıllık ambargonun bir işe yaramadığını nihayet kabul etmesiyle iki ülke arasında yeni bir dönem başladı. Bir süredir gizli devam eden görüşmeler, esir değiş tokuşuyla ilk meyvelerini verdi ve her iki ülke de resmi açıklamayla diplomatik ilişkilerin yeniden kurulacağını ilan etti. Bu gelişmenin ABD’de pek çok farklı yansıması oldu ve spor dünyası da bundan azade değil. Tabii ABD, Küba ve sporun en büyük kesişim noktası beyzbol. 
Küba, beyzbolla 1860’larda tanıştı. ABD’de eğitim görüp ülkesine dönen gençlerin ve ABD’li denizcilerin ön ayak olduğu bu flört, kısa sürede aşka dönüştü. İspanyol sömürge yönetiminin dayattığı boğa güreşine karşı beyzbol, basit bir boş zaman aktivitesi olmayı aşarak siyasi bir kimliğe büründü. Zorla boğa güreşi seyrettirilen halk, beyzbola dört elle sarıldı. 
Ülkenin İspanya sömürgesi olmaktan kurtulduğu 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başları Küba’da olduğu gibi, adanın yakın ilişkiler içerisinde olduğu ABD’de de beyzbolun milyonlara yayıldığı dönem oldu. İki ülke de beyzbolu çok seviyordu ancak ABD’de siyahların en üst düzey lig olan MLB’de forma giymesi yasaktı. Küba’da ise bu yasak 1900 yılında kaldırıldı. Bunun üzerine ABD’de en fazla ‘Zenci Ligleri’nde oynayabilen, çok sayıda büyük yetenek soluğu Küba’da aldı. Oscar Charleston, John Henry Lloyd gibi yıldızlar ve yerli yetenekler Küba ligini MLB ile başa baş hale getirdi. Bu dönemde ABD’de turlara katılan Küba takımları, MLB ekiplerine karşı önemli galibiyetler elde ederek rüştünü ispat etti. Bu başarılar, ABD’deki ırkçı ayrımın da daha yüksek sesle sorgulanmasına sebebiyet verdi ve nihayet Jackie Robinson 1947’de MLB’de forma giyene kadar, efsane Joe DiMaggio’nun bile “Gördüğüm en iyi beyzbolcu” dediği Satchell Paige gibi siyah yıldızlar Küba’da forma giydi.
Küba ligi bu dönemde siyah oyunculara kucak açsa da ülkede sporun ana motoru olan ve müthiş bir yaygınlık gösteren amatör ligler, yerli siyah oyunculara kapalıydı. Ve bu anlamda Küba’nın da karnesi iç açıcı değildi. Olumsuz tablo devrime kadar devam etti.
Küba devriminin önderleri, neredeyse tüm Kübalılar gibi beyzbolseverdi. Küba devrimi ‘endüstriyel beyzbol’a savaş açtı ve profesyonellik kaldırılırken sporun tüm ülkeye yayılması için önemli adımlar atıldı. Bu dönemde, Sovyetler’de olduğu gibi Küba’da da sadece beyzbol değil genel olarak spor, toplumsal hayatın düzenlenişinde önemli role sahip oldu. Spor altyapısı geliştirildi, halkın spor yapma olanağı ve tesisleri artırıldı. Küba devrimcileri, beyzbola milli bir spor olarak aynı zamanda siyasi bir anlam da yükledi. 1992 ve 2008 arasında beyzbolun resmi olimpik spor olarak yer aldığı 5 olimpiyatta ülke 3 altın 2 gümüş madalya kazandı. Küba, dünya tarihinin en başarılı beyzbol milli takımı unvanını koruyor.
Küba devrimi sonrası ABD, kendi ligini besleyen önemli bir “ucuz kaynak”tan mahrum kaldı.  Nasıl ki devrim, ABD emperyalizminin Küba’yı sömürmesini engellediyse, Küba beyzbolunun sömürüsünü de engelledi. ABD bu dönemde “ucuz kaynak” arayışını Venezuela, Dominik Cumhuriyeti gibi ülkelere yönlendirdi.
Buralarda açtığı ‘akademi’lerle çocukları kendi ligi için yetiştiren ve bunu yaparken hiç de uygun yöntemler kullanmayan (bkz: Yewri Guillen’in ölümü) ABD, Venezuela’da da Hugo Chavez’in iktidara gelmesi sonrası bu fazlasıyla tek taraflı olan çarka çomak sokulmasına büyük tepki gösterdi.
Hugo Chavez’in ABD’de forma giyen beyzbolcular için talep ettiği vergi, demokrasiyi kendi keyfine göre tanımlayan ABD için elbette büyük bir “özgürlük kısıtlaması”ydı. 2007’de MLB Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Lou Melendez, “Millileştirdikleri iş kollarına bakınca, Venezuela’da beyzbol endüstrisini de millileştirirler mi diye düşünmeden edemiyorsunuz” sözleriyle korkusunu dile getirmişti.
Haksız değil. MLB’de Latin Amerikalı oyuncuların çok önemli bir yeri var. Sadece Venezuela örneği tabloyu açıklamaya yetiyor. Son 20 yılda MLB’de 200, alt liglerde binlerce Venezuelalı forma giydi. Ve bu kaynağın kesilmesi sonrası yeni bir “ucuz kaynak” bulunması ABD iş çevreleri (pardon spor) için büyük önem arz ediyor.
İşte ülkede şu anda dönen “Küba beyzbolu yeniden ABD’ye açılır mı” tartışması da bunun üzerine kurulu. Küba, tıpkı Venezuela gibi, yurt dışında profesyonel olarak beyzbol oynamak isteyen sporculardan vergi talep ediyor. Bu vergiyi de kulüplerin karşılaması bekleniyor ve Melendez’in bu konudaki tavrı da net: “Hiçbir ülkede oyuncu transferleri için hükümetlere para ödemeyiz, ödemeyi de düşünmüyoruz.” 
Küba’yla girilen yeni dönem, ABD’nin bir anlamda yenilgisini kabullenmesiyle başlatıldığı için yakın dönemde Havana yönetiminin bu konudaki duruşunu değiştirmesi için bir neden gözükmüyor. Kısacası ABD’nin vahşi beyzbol endüstrisi için sevindirici bir haber yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...