22 Aralık 2014 00:56

Sendikal rezalet

Sendikal rezalet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sendika seçme haklarını kullandıkları için işten atılan Ülker işçilerinin direnişi devam ederken, Öz Gıda-İş de işbirlikçiliğin hakkını vermeyi sürdürüyor.

Direniş başladığından beri başta Evrensel gazetesi olmak üzere işçilerle dayanışma içinde olan her kesimi açıktan hedef alan Öz Gıda-İş, geçtiğimiz günlerde fabrika önünde yaptığı basın açıklamasıyla bu kez doğrudan atılan işçileri yalancılıkla suçlayarak “işverenin töhmet altında bırakılamayacağını” ifade etti.

“Ülker’de işçiler üzerinden siyasi bir tezgah kuruluyor” başlıklı bu açıklamada “Ülker’de çalışan binlerce işçiyi yok saymaya kimsenin hakkı yoktur ” deniliyor. Yani işçileri bölmeye yönelik oldukça bayatlamış bir tezgahın bu kez kendisine “işçi sendikası” diyen bir örgüt tarafından kurulma çabasına şahit oluyoruz.

Direnen işçilerden -son derece aşina olduğumuz bir üslupla- “ortalığı karıştırmaya çalışan üç- beş kişi” diye bahsedilen açıklamada onların beyanlarının kamuoyuna taşınmasından duyulan rahatsızlık ise açıkça ifade ediliyor. Direneni “hafife alır” görünüp, direnişten ödü kopan bu tarz da oldukça tanıdık.

İşçilerin özellikle işçi sağlığı ve çalışma koşulları konusunda anlattıklarının kamuoyuna duyurulması büyük rahatsızlık yaratmış olmalı ki, Öz Gıda-İş açıklamasının önemli bir bölümünü bu konuya ayırmış. O kadar ki, kendisine yöneltilen yandaşlık suçlamasına karşı bu kadar cansiparane bir savunma yapmazken, açıklamasının merkezinde “patronun vicdanı” ve “sağlık konusundaki duyarlılığı” var. Atılan işçileri “işi sahiplenmemekle” suçlarken, satır aralarında dindarlıklarını da sorguluyor.
Bu yazının amacı işçiler adına Öz Gıda-İş’e cevap vermek değil. İşçiler bunu zaten yapıyor. Ancak yapılan bu açıklama, sarı sendikacılığın şifrelerini çözebilmemiz ve işçileri hangi argümanlarla bölmeye çalıştığını derli toplu görebilmemiz açısından adeta bir ders mahiyetinde. Onun için de ayrıntılı bir biçimde üzerinde durmak ve düşünmek gerekiyor.

Bu bağlamda öncelikle işçilere ve örgütlenmeyi seçtikleri diğer sendikaya yönelik hasmane tutumla başlamak lazım. Sendika özgürlüğüne açıkça aykırı olan bu yaklaşım “ileri” olmayan normal demokrasilerde suç. Bu yaklaşımın patronu savunmak için benimsenmesi ise sadece bireysel değil kollektif sendika özgürlüğünün de ihlal edilmesi anlamını taşıyor.

“Örgütsüz işçilerle ilgilen, bizimkilere dokunma” derken sözde toplam örgütlü işçi sayısını arttırmak kaygısıyla diğer sendikaları “genişlemeci” bir anlayışa çağırıyor. Oysa patronla bu kadar çıkar birliği içinde olan bir sendikal anlayış, Ülker işçilerinin örgütlülüğünü değil gerçekte Ülker’deki sendikasızlaştırmanın boyutlarını gösteriyor. Kaldı ki, açıklamadan anladığımız kadarıyla Öz Gıda-İş sektördeki 500 bin örgütsüz işçiyle de ilgilenmiyor. Bu durumu işçi sınıfı açısından büyük bir talih olarak değerlendirmek mümkünse de, aynı zamanda Öz Gıda-İş’in sadece anlaşabildiği işverenlerle sınırlı sendikacılık anlayışını teyid ettiğini de gözden kaçırmamak lazım.

Nihayet, siyaseti tümüyle burjuvazinin faaliyet alanı haline dönüştürme çabasının kaçınılmaz bir gereği olarak da işçi sınıfının siyasallaşması sanki bir “suçmuş” algısı yaratılarak karalanıyor. Siyasal mücadele, sanki sendikal faaliyetin dışında kalmalıymış gibi “deşifre edilen bir ihanet planı” olarak lanse ediliyor.

İşçi sınıfı siyaseti yapanları “nesli tükenmiş, ideolojisi kalmamış taşeronlar” olarak nitelendirmek, burjuvazinin taşeronluğunu yapan her kesimin başlıca argümanıdır. Burada amaç; hem burjuvazinin yürüttüğü sınıf siyasetini hem de kendi taşeronluklarını gizleyebilmektir. İşçileri din-dil-inanç ekseninde bölmek de, dini duygularını patronun sınıf çıkarları için kullanamadığı işçinin dindarlığını sorgulayabilme cüreti de aynı amaca hizmet eder.

Kapitalist sömürü devam ettikçe sınıf mücadelesi sürecek ve sendikal politikaların ne olması gerektiği tartışılmaya devam edilecektir. Buna karşılık sendikacılığın ne ‘olmadığını’ anlamak için ise Öz Gıda-İş tarafından yapılan bu açıklamaya bakmak yeterlidir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa