20 Aralık 2014 01:00

Ümit edilir ki!

Ümit edilir ki!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu yazıyı yazarken yeni yıla daha bir haftalık bir süre var. Gelecek hafta yılın son yazısını yazıyor olacaktım. Ancak, yurt dışında bulunan oğullarımla birlikte yeni yıla girerek, hasret giderebilmek için yurt dışında bulunacağımdan, yılın son yazısını şimdi yazıyorum. Böyle olunca, değerli meslektaşım Sinan Alçın ile tartışmanın son aşamalarını yeni yıla taşırken, tüm değerli okuyuculara da sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yıl ve yıllar diliyorum!
İki gün önce Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi İktisat ve İşletme Kulübü arkadaşların daveti vesilesiyle yaptığım toplantıda, bir genç meslektaşımın bu tartışmaya atıf yaparak soru yöneltmesi böylesi tartışmaların genel yararı hakkında bende çok sevindirici bir kanaat oluşturdu. Bu vesile ile ilgili kulüp arkadaşlarımı kutluyorum.
Soru üzerine, tartışmamızla ilgili kısa bir açıklama yaparak, tartışmayı, izninizle gelecek yıla taşımak istiyorum. Değerli meslektaşım haklı olarak benim kullandığım “kamusal mülkiyet” kavramını işaret etmiş. Doğrudur, ama ben bu kavramı bilerek kullandım. Tabii ki buradaki kamusal sözcüğü kapitalist sistem anlamında kullanılmamaktadır. Marx “toplumsal mülkiyet” kavramını anlatmaya girişirken 12. yüzyılın sonuna doğru ihdas edilmiş yönetim biçiminden söz eder. Dolayısıyla, konuyu güncelleştirmek adına “kamusal” sözcüğünü tercih ettim.
Konunun gerekli olabilecek detaylı tartışmasını gelecek yıla taşıyarak, şimdilik, yazımdaki ilgili paragrafı buraya taşırsam mesele aydınlanır, sanırım. “ Kamusal mülkiyet sisteminde yaratılan katma değerin komünler ve/veya temsilcilerinin kararları ile toplumsal olarak nasıl bölüşülüp kullanılacağına karar verilmesine karşın; özel mülkiyet sisteminde yaratılan katma değerin ücret çıktıktan sonra, emeğin üretip patronun el koyduğu artık değerin (yani sömürü) üzerinde bizzat değeri yaratanın söz sahibi olmamasıdır.”  
 Kısa bir yeni yıl yazısı bazı temennileri içerir, diye düşünüyorum. Her ne kadar temenni, zaten olan, hatta olma olasılığı çok yüksek olgu ve yaşantılar için yapılıyor olmasa da, yine de temennileri şöyle bir sıralayalım. Kim bilir, belki isabetli ana rastlar ve tutuyor olabilir!
En son görüntüden başlarsak, basın üzerindeki baskı ve arkasında olduğu ifade edilen “paralel yapılanma” ile ilgili durumun devlet kademesinde fevkalade çirkin bir görüntü oluşturduğu açıktır. On iki yıl boyuca yakın iş birliği içinde olup da gerçekten iktidarın görmediği bazı “kumpaslar” kurulmuşsa, o zaman devletin tüm istihbarat elemanları görev ihmalinden dolayı yargılanmalıdır. Devlet erki yıllarca aleyhindeki kayıtlar veya dinlemelerden gerçekten bihaber idi ise, kim bilir yabancı devletler Türkiye’nin içine ne kadar girmişlerdir! Biz de zannediyorduk ki, Türkiye, ülkenin çıkarlarını kollayan ve gözeten bir siyasal erk tarafından yönetiliyor!
Geçtiğimiz ay sonlarına doğru, halen de devam eden bütçe görüşmelerine tanık olduk. Doğrusu, her dönemdekinden pek de farklı olmamakla beraber, bu dönemde seviyesi düşük  fakat şiddeti yüksek dozda ve üslupta siyasilerin birbirilerine çatmalarını izledik. Tarihimize kara leke olarak girecek bu sahnelerden gelecek yıllarda kurtulmamızı dileyelim! Türkiye’de siyaset hep farklı görülmüştür; kavram ve olgu olarak siyasetin halk nezdindeki  olumsuz yansıması, son yankılarla düzeyin daha da düştüğünü düşünmekteyim.
Daha seviyeli bir topluma ve siyasete kavuşmamız ümidi ile, bir haftalık izin isteyerek, tüm değerli okuyuculara mutlu yıllar dilerim!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...