18 Aralık 2014 01:00

Toplu mezarlar

Toplu mezarlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İHD Diyarbakır şubesi birkaç gün önce, güncellenmiş “2014  toplu mezarlar” raporunu açıkladı. (www.ihddiyarbakir.org )
Rapora göre 348 toplu mezarda 4201 insanın cenazesi var!
Bu rapor dünya çapında yankı uyandırması gereken bir rapor. Başbakanın, hükümetin ne düşündüğünü merak ediyorum doğrusu.
Medya için de söylüyorum, biz 90’lı yıllarda yaşadık bunları.Tanığız. Çoğu kez yapıldığı gibi, “bilmiyoruz,duymadık,görmedik” denilemez. 90’lı yıllarda İHD zorla yerinden edilenlerin, faili meçhullerin, gözaltında kayıpların raporlarını açıkladığında böyle tutum alınmıştı. Ama artık dönem farklı olmalı. Sorunlar var ama dönem geçmişle yüzleşmeye doğru rüzgarın estiği bir dönem…
İHD bu tür olaylarla ilgili olarak Birleşmiş Milletlerin 1989 yılında kabul ettiği “Yasa dışı, Keyfi ve Toplu İnfazların Önlenmesi İçin İlkeler” belgesini 1992 yılında Türkçeye çevirerek yayımlamıştı. Birleşmiş Milletler, Gözaltında Kayıplar Bildirgesi’ni aralık 1992de kabul ve ilan ettiğinde, İHD de aynı tarihte “kayıplar bulunsun” kampanyasını başlatmıştı.
İHD bütün bu hak ihlallerinin gerçekleştiği dönemde, kardeş diğer  insan hakları örgütleriyle birlikte, hem ihlalleri belgelemiş hem de mağdurlara desteklerini (bütün dünyada insan hakları savunucuları mağdurlara hukuki, tıbbi, psikolojik destek sunarlar) sunmuştur.
Hepimizin, bu dünyada yaşayan herkesin, “hakikati bilme hakkı” var. Bu mezarlarda yatanlar kimlerdir, neden topluca gömülmüşlerdir, kim gömmüştür? Neden, ne zaman, ne şekilde, kimler tarafından öldürülmüşlerdir? Ya da ölüm sebepleri nedir? Bu soruları sormaya ve cevaplarını istemeye herkesin hakkı var. Kamu otoritelerinin de cevap verme ödevi, yükümlülüğü var.
Başka bir yükümlülük de soruşturma makamlarına düşmektedir. İnsan öldürmek suçtur. Şikayet falan da gerekmez. Cumhuriyet savcılarının resen harekete geçerek etkili soruşturma yapmaları gerekir.
Fakat Türkiye’deki hali hazırdaki durumu da biliyoruz. Bu konuda cezasızlık politikası izleniyor. Cezasızlık ne demek? Ağır insan hakları ihlallerinin faillerinin soruşturulmaması, kovuşturulmaması, yargılanmaması ve cezalandırılmaması halidir cezasızlık.
Türkiye’deki durum da budur. Söz gelimi bu halin çeşitli versiyonları var. Zamanaşımı bir örnek. Devlet kendisinin sorumlu olduğu yani kamu görevlileri tarafından işlenmiş bu ağır insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak zamanaşımı kalkanına sığınıyor. Hem öldürüyor hem de “Ne yapalım 20 yıl geçti üzerinden” deyip dosya kapatıyor. Bu konunun ikinci versiyonu, vicdanlı savcılar  bu olayların failleri olduğu görüşüyle emekli ya da halen görevdeki generaller hakkında dava açmışsa, bazı mahkemeler, adil yargılanma yapmadan ve hakkaniyet kurallarına uymadan sanıklar lehine sonuçlandırıyor. Üçüncü versiyonu hak aramanın güçleştirilmesi bağlamında davaların nakli uygulamasıdır. Bu konuda da devletin özel örgütlenmesi vardır. Adalet Bakanlığındaki bir birim ile Yargıtay 5.Ceza Dairesi bir görünmez el olarak bütün OHAL bölgesi cinayetlerini Orta Anadolu’daki adliyelere gönderiyor. Talep olsun olmasın, güvenlik ile hiçbir kanıt aramadan yapıyor bunu. Kırsal bölgelerde yaşayan mağdur aileleri en az bin km yol katederek davaları izlemek zorunda bırakılıyorlar ki; çoğu yaşlı insanlar ve davaları izleyemiyorlar. Cezasızlık politikası ile ilgili daha pek çok boyut ekleyebiliriz.
İHD Raporu’na göre, Diyarbakır, Siirt, Bitlis, Hakkari, Bingöl,Van, Şırnak, Mardin, Batman, Dersim, Ağrı, Malatya, Antalya, Elazığ, Maraş, Sivas, Urfa, Kars, Iğdır, Muş, Ardahan, Antep, Hatay, Erzincan olmak üzere 25 ilde bulunuyor bu mezarlar.
Kim olduklarını bilmediğimiz, yaşam hakları ihlal edilen insanlar…
Gök kubbenin altında çiçekler…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...