AKP’nin sancılı karnı!
Fotoğraf: Envato
17 Aralık Büyük Yolsuzluk, Rüşvet ve Kara para operasyonunun üstünden tam bir yıl geçti.
Bu operasyondan bir hafta sonra, dönemin başbakanı Erdoğan’ın yakınlarının da adının karıştığı operasyonun ikinci aşamasıyla içinde dört bakan ve çocukları ile Başbakanın yakınlarının “şüpheli” olduğu bir tablo dünyanın gözleri önüne serildi.
Bu gerçeklerin ortaya çıkmasında rol oynayan emniyet yetkilileri ve savcılar, geçen 11 yıllık AKP iktidarı boyunca Hükümetin hem en netameli işlerini (operasyonları) yapan hem de “arkasını toplayan” Cemaatçi bir ekipti! Ve bu ekip, uzun yıllardır biriktirip sakladıkları bu yasa dışı, haksız hukuksuz işleri, Hükümetle Cemaatin çıkar çatışmaları önü alınamaz biçimde kavgaya dönüşünce “kirli çamaşırlar” ortaya dökmüştü.
Bu operasyonu hazırlayanlar, olup biteni iyi biliyorlardı; kanıtları da son derece vurucuydu. Ama bu ekip; aynı zamanda bu kanıtları toplarken yıllarca da saklamışlar, kendi ihtiyaçları olduğunda ortaya dökmüşlerdi. Dahası bu ekibin, bazı kanıtları “yasa dışı” ya da yasaları eğip bükerek elde ettikleri de bir gerçektir. Hükümet de bu “açık” üstünden Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk, rüşvet, kara para suçunun üstünü örtmek için “savunmaya” geçmiştir. Tabii “En iyi savunma saldırıdır” diyerek, bir yandan yolsuzluk ve rüşvet suçunun üstünü örterken öte yandan da bunu vesile ederek “emniyet ve yargıda AKP kadrolaşması” için her yolu mübah sayan bir tutumla hareket etmiştir.
Operasyonun üstünden bir yıl geçtikten sonra bugün “hukuki durum” şudur: önce 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan tutuklu kişiler salıverilmiş, sonra da dosyaya bakmakla yeni görevlendirilen savcıların, “takipsizlik” kararıyla soruşturma ortadan kaldırılmıştır. Ayakkabı kutusu ve kasalar dolusu dolar, avro, TL “sahiplerine” iade edilirken “şüpheliler” de “vatan millet uğruna gadre uğramış” birer kahraman gibi kamuoyuna sunulmuştur.
Bu konuda tek legal “soruşturma”, dört bakan hakkında Meclise gelen fezlekeler etrafında yürümektedir. Ki, AKP Hükümeti ve Meclis Grubu, “komisyon oyunları” ve “oy çokluğu” ile bakanları aklayarak bu tartışmayı bitirmek istemektedir!
Peki yolsuzluk ve rüşvetin tartışılmasında ve yolsuzluk ve rüşvetin suçlularının ortaya çıkarılıp hesap sorulmasında Hükümet yargı yolunu kapattı; Mecliste de bakanların Yüce Divana gitmesini engelleyecek, Meclis yolunu da kapatacak diye bu büyük yolsuzluk ve rüşvet skandalı kamuoyu vicdanında da kapanmış mıdır?
Elbette hayır!
Tersine geçen süre içinde Hükümetin yolsuzluk ve rüşvet skandalının gerçeklerinin üstünü örtme kararlılığı, yolsuzlukların ortaya çıkmaması için elindeki her imkanı ve her yolu kullanacağı görülmüştür. Bugün AKP içinde bile kimi kesimlerin Hükümetin bu tutumundan hoşnut olmadığı da geçen süre içinde çeşitli vesilelerle ortaya çıkmıştır.
Hele söz konusu sorun “rüşvet, yolsuzluk” gibi, hiçbir dinin, mezhebin, hiçbir siyasetin meşru göremeyeceği iğrenç bir işin üstünü örtmekse, bunun sorumlularını koruyan bir Hükümetin hiçbir platformda alkışlanması mümkün olmaz. AKP’nin arkasındaki seçmen çoğunluğu böylesi ağır ve iğrenç bir eylemin arkasında durarak hırsızlara, rüşvetçilere kol kanat germektedirler. Ki, zaman geçtikçe bu suçu saklamanın sorumluluğu, ağırlığı bu kesimin yükünü daha da ağırlaştıracaktır. Zaman içinde bu yük taşınamaz hale gelecektir. Ki, sürecin bu doğrultuda işlediğini gösteren alametler de yok değildir.
Bu durum elbette gerçekleri açıklama görevi olan basın ve Türkiye’nin demokrasi güçlerinin yolsuzluk ve rüşvetin üstünün örtülmesine karşı mücadelesini bugün geçtiğimiz yıla göre daha önemli bir sorumluluk haline getirmiştir. Bu aynı zamanda “AKP Hükümetinin en yumuşak” karnıdır. Bu karın sancılı, giderek sancısı artacak bir karındır!
Onun için de AKP hak, hukuk, yasa, ahlak, teamül,… tanımadan “yumuşak karnını” korumak için kendisine siper etmektedir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00