17 Aralık 2014 01:00

Nefes alamıyorum!

Nefes alamıyorum!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Siyah bir Başkan’ın yönettiği ABD’de, Ferguson kentinde iki ay önce bir gencin öldürülmesiyle başlayan ve hâlâ süren isyana katılanlar “nefes alamıyorum” yazılı pankartlarla yürüyorlar. Bir siyah kadın” çocuğum için, başka siyah gençler için kaygılanmaktan yoruldum” diyor. Kendileri ve başkaları için endişe duyanlar adına eşitlik ve adalet istiyor.

Aslında burada yaşananları da daha iyi anlatabilecek bir söz yok. Her gün biraz daha sıkıştırılan bir kıskaç içinde temiz havanın geçmesine izin veren gözeneklerin de birer birer, göz göre göre tıkandığı bir noktaya geldik. Nefes alamıyoruz gerçekten!

“İsteseniz de istemeseniz de” diye başlayan nutuklardan, ektiğinizi biçeceksiniz tehditlerinden, biat edenin ödül etmeyenin ceza göreceğinin ilan edilmesinden, komplolar ve kumpaslarla yönetilmekten bıktık.

Fuat Avni nam şahsiyetin veya kolektifin twitiyle kamuoyuna gammazlanan operasyonun bir gün sektirerek gerçekleşmesi işin tuzu biberi oldu. Nefes borularının tıkanmasında bir hayli payı olan, ama şimdi yolları ayrıldığı için düşman ilan edilen kesimin sesi olan yayın organlarında başlatılan gözaltılar sabrı sınayan bir karara zorluyor şimdi. Gezi direnişçilerine çapulcu diye seslenen, Hükümetin gür sesli amigoları olarak çalışan, en küçük muhalefete tahammül edemeyen, Kürt sevmez cemaatçi medya bir operasyon sahası şimdi. Yiyin birbirinizi veya rüzgâr eken fırtına biçer diyemiyoruz. Çünkü evladı ve başkaları için kaygılanan siyah kadınla aynı soydan gelenler için bu durum yeni bir endişe kaynağı. 17 Aralık’ta faş olan iktidar yolsuzluklarının ertesi yıl aynı tarihe denk getirilerek alınan intikamının nasıl hınçlı bir rövanş hırsına tekabül ettiğini görmek bu endişeyi beslemek için yeterli. Dört yıl önce yayınlanan pespaye bir diziyi eleştirme özgürlüğünü bile insanın elinden alan, basın yayın özgürlüğünü savunmak için söylenebilecekler adına bu eleştiriyi erteleyen patolojik bir durum bu. Bir televizyon dizisinin kadrolarının darbecilikle suçlanarak emniyete götürülmesini havsala almıyor çünkü ve öncelikli sorun şu anda bu. Evet bu operasyon basın yayın özgürlüğüne bir darbedir, vaktiyle cemaat hakkında yazdığı kitap yüzünden cezaevinde tutulan Ahmet Şık’ın dediği gibi faşizan bir uygulamadır. Buna itiraz ediyoruz.  

 “Makul şüphe” gibi subjektif bir kavramı hukuk metinlerine sokmayı beceren, şüphelenme işini Başbakan veya Cumhurbaşkanı adına yargıya delege eden Hükümetin yasa imzalanır imzalanmaz başlattığı bu akıl almaz operasyon iyice nefes darlığı çekeceğimize bir işaret. Makbul vatandaş üretme pratiğinden beslenen “makul şüphe” kriteri siyaseten olgunlaşırken Alev Alatlı, Yavuz Bingöl ve Hülya Avşar karakterlerini topluma hediye etmişse bu iyice açık zaten. Ama taltif edilmenin ve ödüllendirilmenin kriterine ve makbul olanın karakterine işaret eden bu türden simgelerle zorlanan metamorfoz iktidar için de tekin değil ama.

Hükümet her yanı düşmanla çevrili bir ada yarattı kendine. Devlet aygıtlarından Gülen Cemaatini temizlemek için sonuncu etapta gerçekleşen medya operasyonu ile bir hayli yol kat ettiğini düşünse de  bir zamanlar etle tırnak gibi birbirine bağlı kadroların arasındaki dalaşmanın o kadar kolay yatışmayacağı belli. AKP istese de istemese de, kendisinin ve devletin bedeninden kesip atmaya çalıştığı dokular onun ayrılmaz bir parçası olmaya devam edecek. Keskin neşter vuruşuyla ayrılmış siyam ikizlerinden önemlice bir parça bir diğerinde illa yaşayacak.

Ve bir gün görecek ki, göreceğiz ki; Robert Louist Stevenson’ın öyküsündeki gibi Dr. Jeykll’ın dizginlemeye çalıştığı Mr Hyde aslında kendisiymiş. Bu çift kişiliğin komplo gammazcısı Fuat Avni, öz bünyesinde hepsini birden barındırırmış; hepsi hep birlikte ondaymış...

Nefes alamama hali hep bu akıl almaz yığılmadan arta kalan tortulaşmadanmış!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...