01 Aralık 2014 00:58

AKP savaşta ısrar ediyor, ya biz?

AKP savaşta ısrar ediyor, ya biz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumartesi günü sabah saatlerinde IŞİD çeteleri Mürşitpınar Sınır Kapısı’na bomba yüklü araçlarla saldırı düzenledi. Kobanê kantonu Eş Başkanı Enver Müslim ve görgü tanıkları, sınır kapısını YPG’den almak için saldırıyı düzenleyen IŞİD militanlarının Türkiye tarafından geçiş yaptığını söylüyor. Londra merkezli Suriye muhalifi Mirsad adlı insan hakları örgütü de güvenilir kaynaklara dayandırdığı haberinde IŞİD’in saldırıyı Türkiye topraklarını kullanarak gerçekleştirdiğini duyurdu. Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), IŞİD’in Türkiye toprakları üzerinden saldırdığına yönelik iddiaları yalanlasa da Suruç kaymakamı, IŞİD çetelerinin devlete ait Toprak Mahsulleri Ofisi’nde üstlenerek Kobanê’ye saldırdığını doğruluyor. Dolayısıyla başbakanlığın bombalı araçların Türkiye tarafından geçtiği iddialarını yalanlaması, IŞİD’in Türk asker ve polisinin en yoğun olduğu bir bölgeden; sınır kapısına 20 metre mesafeden üstelik devlete ait TMO’da üstlenerek Kobanê’ye saldırdığı gerçeğini değiştirmiyor.

IŞİD’in bu saldırıyı gerçekleştirdiği gün Anadolu Ajansı, Gaziantep’ten dikkat çekici bir haber geçti. G.Antep’te bir araya gelen Suriyeli silahlı muhalif gruplar iki günlük toplantıdan sonra ‘Suriye Devrimi Komuta Konseyi’ adı altında birleştiklerini duyurdular. Suriye rejiminin düşürülmesini temel hedef olarak açıklayan komitenin sözcüsü Basil Gazal, “Suriye halkına verdiği destekten dolayı Türk hükümetine teşekkür etmeyi” de unutmadı. Birleşmeyle ilgili açıklamada en dikkat çekici nokta, ‘tekfir gibi hatalı uygulamalara karşı çıkıldığı’nın vurgulanmasıydı. Yani bu oluşum IŞİD, el Nusra gibi tekfirci, radikal gruplarla arasına mesafe koyduğu mesajını veriyordu.

Bu mesaj kimlere mi veriliyor?

Tabii ki ‘eğit-donat’çılara! Öncelikle de teşekkür edilen Türk hükümetine. Silahlı muhalif grupların birleşme kararını aldıkları toplantıdan birkaç gün önce Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, ‘eğit-donat’ konusunda görüşmelerin devam ettiğini ve ilk aşamada 2 bin Suriyeli muhalifin Türkiye topraklarında güvenli bir askeri üste eğitileceğini söylüyordu.

Şimdi bütün parçaları bir araya getirelim.

Son dönemlerde koparılan bunca toz-dumana, ABD ile yapılan bunca pazarlığa karşın AKP Hükümeti/devletin Rojava ve Suriye politikasında bir fark görüyor musunuz?

Mürşitpınar Sınır Kapısı’na yapılan saldırı, AKP Hükümeti’nin IŞİD’in Kobanê saldırısından hâlâ medet ummaya devam ettiğini gösteriyor. Üstelik sadece Kobanê değil, hükümet Rojava’daki Kürt kantonlarını tanımak yerine onları hâlâ kendi politikaları için bir tehdit/engel olarak görmekten ve onlara yönelik saldırıları desteklemekten vazgeçmiş değil.

İkincisi Suriye’de Esad’lı bir çözümü kendisi için bir siyasi yenilgi olarak gördüğü için Suriye’de bütün hesaplarını Esad’ı devirmek üzerine yapıyor. ABD ile ‘eğit-donat’ konusunda bu kadar pazarlık yapılmasının-ki ABD, Esad’ın devrilmesinin öncelikleri arasında olmadığını açıkladı- nedeni bu. Çünkü Esad’ın kalması, AKP’nin ‘yeni Osmanlıcı’ hayallerinin Suriye çöllerinde gömülmesi anlamına geliyor.

Peki, bu gelişmelere bakıp DTK Eş Başkanı Hatip Dicle’nin de katılımıyla İmralı’da  yapılan görüşmeleri nereye koyacağız?

Öncelikle hükümetin sıkışmışlıktan kurtulmak ve zaman kazanmak için kimi adımlar attığını/atabileceğini söylemek gerekiyor. Açıktır ki, AKP seçimlere kadar süreci böyle götürüp ‘yeni dönem’e gücünü koruyarak girmenin hesaplarını yapıyor.

Bugün ülkedeki işçi-emekçiler, demokrasi ve halk güçleri eğer sürecin sadece izleyicisi değillerse/olmayacaklarsa bu gelişmelere karşı daha açıktan ve güçlü bir tutum almaları ihtiyacı vardır. AKP Hükümeti’nin Suriye’ye yönelik savaş ve müdahale politikaları, ülkeyi daha fazla savaş batağına sürüklemekten ve halklarımız için daha fazla acı ve felaketten başka bir şey getirmeyecektir. Öte yandan Kobanê direnişini ve Kürt halkının demokratik yönetimlerini desteklemek ile ülke içinde Kürt sorununun demokratik çözümünden yana tutum almak iç içe geçmiş bir süreçtir.
Öyleyse ülkenin genel seçim sürecine girdiği bu günlerde işçi sınıfı ve halk güçleri için artık klişeleşmiş olsa da ihtiyacı karşılayabilecek bir tutum, ancak birleşik bir mücadele cephesinden geçmektedir. Çünkü savaş politikaları ve gericiliğe karşı barış, demokrasi ve insanca yaşama giden başkaca bir yol bulunmamaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...