24 Kasım 2014 00:58

Elimizde eşitlik kalmadı adalet versek yer misin?

Elimizde eşitlik kalmadı adalet versek yer misin?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Adını, R.T. Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın yönetim kurulu üyeliği yapması ve bir yılda milyonlarca liralık “hibe” ile en zengin kadın derneği olma ünvanını kazanmasıyla duyduğumuz Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) yeni bir “zirve” ile karşımızda.  Ne hikmetse, kurulduğundan beri devlet kadınlarla ilgili bir toplantı, araştırma, konferans, zirve vs icraati yapacaksa bu derneğin evsahipliğinde yapıyor. Bu 25 Kasım’da da yine KADEM evsahipliğinde “Uluslar arası Kadın ve Demokrasi Zirvesi” yapacaklar. Ana gündem maddesi şu: Eşitlik çok kötü bir şey, biz size oyalanmanız için adalet verelim! (Programda yazan başlıkla “Toplumsal Cinsiyet!! Adalet mi Eşitlik mi?”. Yanlış anlamayın; “olmaz böyle şey” anlamı taşıyan ünlemi ben koymadım, programda aynen böyle yazıyor)
Ana gündem maddesinin açıklamasını ise zirvenin programından şu cümlelerle okuyoruz: “Günümüzde kadın hakları ve demokrasiye yönelik büyük bir mesafe kat edilmiş, ancak öne çıkarılan ‘eşitlik’  fikri toplumdaki kadın ve erkeğe biçilen rollerde adaletin tesis edilmesine imkan vermemiştir…Bu zirveyi düzenlemekteki amacımız ‘cinsiyet adaleti’ kavramını merkeze alan, kültürel aidiyetlerin ve değerlerin muhafaza edilerek kadını sosyo-kültürel, siyasal ve ekonomik hayatta söz sahibi kılacak uygulamaların ve pratiklerin geliştirilmesinin önünü açacak, ulusal ve uluslararası bir platform oluşturmaktır... Cinsiyet adaleti, kadın-erkek eşitliğinin ötesinde kadınla erkeğin rollerinin adil biçimde dağıtılmasını öngören bir yaklaşıma dayanmaktadır. Eşitlik, bazı durumlarda adaletsizliğe giden yolun temelini oluşturabilir… herkesin fıtratına ve doğal özelliklerine dayalı rolleri üstlenmesi önem taşır. Cinsiyet adaleti, aynı zamanda her tür engelin kaldırılarak kadınların kendi kapasitelerini gerçekleştirmelerini öngörür.”
Biz bu “eşitlik kötü, adalet iyi” söylemini Mısır’da iktidarı alınca anayasadan “eşitliği” temizlemeye çalışan, Tunus’ta anayasaya “kadın erkeğin tamamlayıcısıdır” lafını sokmaya çalışan “kardeşler”den tanıyoruz. Bu zihniyet kardeşliğinin ülkemize taşınan hallerini Erdoğan’ın “kadın erkek fıtratları gereği eşit değildir” sözünden, bu sözün ardından devletin her bir yerinden “eşitlik” ve “kadın” kelimelerinin silinmesinden biliyoruz. Kadının evde çocuk bakan- hizmet eden, erkeğin eve ekmek getiren- itaat bekleyen olmasının “fıtrata uygun ve adil” olduğu fikrinin her yerden üstümüze boca edilmesinden biliyoruz. Böyle bir rol dağılımını kabul etmeyen kadınların her türlü şiddeti hak ettiği fikrinin en ücra köşelere kadar yayılmasından biliyoruz. Sonra da katil kocaların “öldürme hakkımı kullandım” diyebilmesinden, mahkemelerin “erkeklik gururumla oynadı” diyene ceza indirimi vermesinden, “kadınlık görevlerini yerine getirmiyor” diyen tazminat ödenmesine hükmetmesinden biliyoruz. Şiddet karşısında koskoca kadın bakanın “elleri kırılsın inşallah” cümlesinden başka bir şey söylememesinden biliyoruz.
Özellikle muhafazakâr, hadi bir tık ileri gidelim dine yaslanan iktidarların temel argümanlarından olan bu söylem, kadını erkeğin itaat ve hizmetine veren “fıtrat”la açıklıyor eşitliğin neden olamayacağını. Adalet ise bu “elleri kırılsın inşallah” cümlesinin gösterdiği gibi bir “öte dünya” tahayyülü olarak, ‘bu dünyada sağlanmasa da olur’ bir ideal olarak kadınların önüne sürülüyor. Adalet, mücadeleyle kazanılmış hakların içerildiği modern hukukun değil, şeri hukukun ve geleneklerin bir gereği olarak sunuluyor. Herkesin fıtratına ve doğal özelliklerine dayalı rolleri üstlenmesi önem taşırken başka bir dünya tahayyülü asla kabul edilemez ilan ediliyor. “Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini bilmeli” lügatinden çıkarılan “adalet”, kadınlar sınır ihlali yaptığında dövmeyi, sövmeyi, ve hatta öldürmeyi “hak” sayan bir düzleme oturuyor böylelikle. En temel haklar tartışmaya açılıyor.
Biz biz olalım “Eşitlik kalmadı, adalet var yersen” diyenlere en kestirmeden “yemeyiz” diyelim. Çünkü bu acı reçete, yüz yıldır süren kadın mücadelesinin kazanımlarını bir çırpıda yok etmek için uyuşturucu niteliği taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...