21 Kasım 2014 00:54

Kuru Dersim tartışmaları

Kuru Dersim tartışmaları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dersim tartışmaları olanca hızıyla sürüyor, gidişat ve hararet bir müddet daha böyle gideceğini gösteriyor. Geçen akşam aynı anda dört TV kanalında birden Dersim tartışılıyordu. Her gün gazetelerde köşe yazılarında Dersim yazılıyor.

Bu kadar çok konuşulması, yazılması, gündemde kalması iyi midir? İlk bakışta buna vereceğiniz cevap “Tabii ki iyidir, bak hiç bilinmezken ağza alınmazken şimdi konuşuluyor” olacaktır. Oysa işin yüzü böyle olsa da astarı böyle değil. Bizim ülkemizde en çok ve en iyi yapılan iş budur; konuşarak tüketmek.
Sorunu çözmek, sıkıntıları gidermek, talepleri yerine getirmek, acıları dindirmek yerine bolca konuşup konuyu tüketmektir yapılan. Recep Tayyip Erdoğan üç yıl önce güya özür diledi ama Dersimliler hâlâ katledildiklerini ispatlamaya çalışıyorlar. Mağaralarda gazlanarak katledildiklerine ait belgeleri ve de katliamla ilgili belgeleri toplamayı sürdürüyorlar, üstelik de bu belgeler devletin birimlerinin elinde olduğu halde Dersimliler bunları dönemin asker ailelerinden parayla satın alarak yapıyorlar.

Çokça yazıldı söylendi bir kez daha söylemek gerekirse Dersim Katliamı tek parti döneminde Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından bir devlet politikası olarak yapıldı. AKP, CHP’yi köşeye sıkıştırmak için ve de gündemi AKP üzerinden alıp CHP’ye çevirmek için sıkıştığında Dersim konusunu gündeme taşıyor, CHP de her seferinde buna alet oluyor. CHP çıkıp “Evet burada bir katliam yaşanmıştır biz üzerimize düşen vebali kabul ediyor ve özür diliyoruz hadi şimdi devlet olarak bunun gereğini yapalım” dese AKP çuvallayacak. Ancak CHP’de ne bunu diyebilecek dirayetli bir lider var ne de bu konuda fikri bir birlik var. Sezgin Tanrıkulu gibi parti yöneticilerinin dilediği özür karşısında partililerden edilen saygısızca küfür ve hakaretlerin yanlarına kâr kaldığı bir partiden bunu da beklemek biraz zor.

Başbakanın Dersim’e giderek Dersim isminin iade edilmesiyle Seyit Rıza ve yoldaşlarının mezar yerlerinin araştırılması konusunda adım atacağı söylenti olarak yazılıp çiziliyor. AKP usulü yüzleşme ve özür böyle oluyor demek ki. Peki Maraş, Çorum, Sivas Katliamları ne olacak? Bunların özrünü kim dileyecek, hesabı kimden sorulacak ve bunlar ne zaman Dersim gibi gündem olmaya başlayacak? Anlaşılan Maraş, Sivas, Çorum katliamının gündem olması için CHP’nin başına Maraşlı, Çorumlu, Sivaslı bir Alevi’nin gelmesini bekleyeceğiz.

Dersim Katliamı’nın gündemde kalmasında Dersimli kurumların, yazar çizer, araştırmacı ve belgeselcilerin hakkını yemiş olmayalım, çünkü Dersim konusunda kamuoyunda bilinenleri ve katliamın boyutlarını yine bu Dersimliler kendi olanakları ile ortaya çıkartıyorlar.

Dersim tartışmalarında hem Alevi hem de ulusalcı olanların bir açmazı var. Bir taraftan  Dersim Katliamı’nı inkar edemiyorlar ama diğer taraftan da Mustafa Kemal ve İsmet İnönü’yü bu işin dışında tutmak istiyorlar. Son televizyon tartışmalarında bu kesimin işin kolayını bulduklarını gördüm. Efendim 1937 operasyonları ile 1938 operasyonları ayrıymış, katliam Celal Bayar’ın Başbakanlığı döneminde 1938’de olmuş, Atatürk de zaten o tarihlerde hastaymış, dolayısıyla katliamın sorumluluğu Celal Bayar ve Fevzi Çakmak’taymış! Oh ne ala!

Dersim Katliamı ne 1937’de planlanmış ne de 1938’de bitmiştir. Dersim katliamı 1935’te çıkartılan Tunceli kanunu ile resmen başlamış olup halen dağlarının talan edilmesiyle, ormanlarının yakılmasıyla, barajların inşasıyla,  kalekollarıyla, mayınlı arazileriyle dilinin ve inancının inkarı ve asimilasyonuyla, imha, inkar ve asimilasyon olarak halen de devam etmektedir.

1935’den bu tarafa hepiniz ordaydınız ve orada olmaya da devam ediyorsunuz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa