23 Ekim 2014 00:40

Çözüm süreci ve hükümetin planı

Çözüm süreci ve hükümetin planı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kürt sorununun  insan hakları ve demokrasi sorunu olarak görülmesi yenidir. Siyasette ve kamu bürokrasisinde hakim olan anlayış, sorunun varlığını ret ve inkara dayalıydı. Hükümetler ve şimdiye kadar bütün hükümetlere yön veren başta askeriye olmak üzere güvenlik bürokrasisi sorunu “terör” sorunu olarak görüyordu. Bakış açısı böyle olunca dünün “eşkıya” nitelemesinin bugün yerini “terörist” nitelemesine bırakması basit bir yer değiştirme oluyordu.
Hayat dinamiktir, bu biliniyor. Koşullar, durumlar ve toplumlar değişiyor. Artık askeri tedbirlerle, katliamlarla, yakmalar, yıkmalar, sürgünlerle ve düşünme ve örgütlenmeleri yasaklamalarla bir yere varılamıyor. Bu, anlaşılmış olmalı. Ekonomik hayat hızla değişiyor. Ticarileşme, ulaşım, iletişim yoğunlaşıyor. Dünya değişiyor. Bölge değişiyor. Bilgiye ulaşma imkanları artıyor. Halk uyanıyor ve hak arayışı kendisini çok güçlü bir şekilde kendisini hissettiriyor, dayatıyor. Katliamla bile durdurulamayacak bir tarihi yürüyüşün ayak sesleri var artık.
Bilemem ama insan hakları ve demokratik değerler, toplamda, mevcut hükümet için de güvenlik bürokrasi de dahil -benim bakış açımla gerici ve baskıcı düzenin kaynağı ve koruyucusu durumundaki askeriye cenahı da dahil- kaçınılmazlığını hissettiriyor.
Okuyucular biliyor, çözüm sürecini destekleyen bakış açısına sahibim. Akil insanlar heyetleri oluşumunu da çalışmalarını da olumlayanlardanım.
Çözümün de bu tür barışçıl inisiyatiflerle olabileceğine inanıyorum. Dolayısıyla hükümetin bu doğrultudaki adımlarını olumlu buluyorum.
Fakat hükümetin çözüm süreci ve insan hakları ve demokrasi konusundaki çalışmalarını çok yetersiz buluyorum. Hükümet kendi iç örgütlenmesi bakımından bir Bakanlar Kurulu kararı aldı (2014/6833 Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Kapsamında Yürütülecek Çalışmalara İlişkin Esasların Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar) ve bu kararı 1 ekim 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımladı. Yani hükümet çözüm sürecinde kendi örgütlenmesini daha yeni tamamladı. Hükümetin ve bu konuda düşünce açıklayan pek çok insanın ‘son adımlara gelindi’ dediği şeyi ben daha henüz başlangıç adımları olarak değerlendiriyorum. Hükümet bu meseleye hangi örgütlenme modeli ile hangi bürokratik örgütlenme, görev, yetki ve sorumlularla gideceğine daha yeni karar veriyor. “Çözüm süreci kurulu”nu oluşturuyor. Hangi alanlarda çalışma yapılacağını da kararının 3. maddesinde sayıyor: “a) Siyasi alana, siyasi kurum ve aktörlere yönelik çalışmalar, b) Hukuki düzenlemeler ve insan haklar, c) Sosyal programlar, ç) Ekonomik tedbirler, d) Kültürel programlar, e) Toplumsal destek ve sivil toplum çalışmaları, f) Güvenlik ve silahsızlandırma, g) Sorunun parçası olan aktörlerle temas, diyalog ve benzeri çalışmalar, ğ) Eve dönüşler ile sosyal yaşama katılım ve uyum alanında çalışmalar, h) Psikolojik destek ve rehabilitasyon çalışmaları, ı) Kamuoyu bilgilendirme ve kamu diplomasisi çalışmaları.” Güzel...
Fakat hükümet bu görev ve yetkilendirme ve yapılandırma, kurumlaşmadan sonra pratikte (1 Ekim’den sonra) yukarıdaki konuların bazılarında hak ve özgürlük alanlarını genişleten değil tersine daraltan pratik ve mevzuat adımları atmıştır ve daha da atacağını söylemektedir. Çok fena… Demek ki içerik ve pratik önemli.
Şahsen hak ve özgürlükler konusunda çıkardığım bir sonuç var: Hak ve özgürlükleri talep etmek, ihlallere karşı durmak ve kazanmak için de mücadele etmek!..
DUYURU NOTU: Cumartesi Anneleri, cezasızlığa karşı mücadelede ve adalet arayışında 500 haftadır, her cumartesi günü saat 12.00’de, İstanbul’da, Galatasaray Lisesi önündeler.
Ve Diyarbakır, Batman, Cizre’deler…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...