21 Ekim 2014 00:13

Wes'le 4 dakika

Wes\'le 4 dakika

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbolseverlerin, sporseverlerin ve hatta aslında ikisini de pek sevmediği halde bir takıma tutkulu şekilde bağlanmışların lügatında “kayıp sezon” diye bir şey yoktur.

Fevkalade yeteneklerin elinde spor, unutulmayacak enstantaneler yaratma fabrikasıdır. Ve bu fabrikayı diğer endüstrilerden ayıran en önemli yan, yaratılan her anın bir şekliyle benzersiz, tekrar edilemeyecek ve büyük oranda (yüzde yüz dersek yalan söyleriz) “gerçek” oluşudur.

Anın otantikliği ya da bu köşenin adına ilham veren ismiyle söylersek enstantanenin biricikliği, kendi cinsimizin yarattıklarına dair derin bir hayranlık beslememize yol açar. Tıpkı sanat gibi, ama ondan çok daha kolay anlaşılabilir, çok daha basit güzellikler, sıradan halk çocukları tarafından icra edilir. “An”lar tarihi şekillendirir, kahramanlarını ve maalesef “hain”lerini yaratır. Milyonların dilinde marş olur ve spikerin dediği gibi “jeneriklik” goller, çalımlar ya da kurtarışlar uzun yıllar unutulmaz.

Evet, kayıp sezon yoktur.

En kötü sezonda bile öyle bir an vardır ki, ağustosta başlayıp mayısta bitirilen gayri resmi takvimi tanımlar.  Galatasaraylıların çoğu 95/96 diyince Souness’ı hatırlar örneğin. Fenerbahçe’nin lig şampiyonluğunu, Trabzon’dan Kocaeli’den yenen 4 golü, Kadıköy’deki hezimeti hatırlamaz.

2003/04’ü unutmak istemeyecek Galatasaraylı bulmak zordur ama “Şike”, “GS maçı satacak” yaygarasının altında 4-2 kazanılan Trabzonspor maçı, Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu garantileme pahasına saygıyla anılır!

“2006/07 kötüydü ama Arda Turan çıkmıştı” denir, kendi takımınıza dair bir hatıranız yoksa “ezeli rakibin” nahoş hatıralarından yararlanırsınız, 2009/10 için örneğin, “Bursa’dan gol haberi mi var” dersiniz.

Bir Galatasaraylının 2010/11 için iyi bir şey bulması hakikaten zordur, o yüzden onu bölüm sonu canavarı olarak cimbomtrivia’cılara bırakabiliriz.

Galatasaray için son 1.5 sezonun belki de tek güzel yanı olan Wesley Sneijder’in, Cumartesi günü Fenerbahçe ağlarına gönderdiği 2 inanılmaz gol de bu kategoride yer alma potansiyelini taşıyor. 

Kritiği şimdiye kadar bolca yapıldı; Galatasaray iyi oynamadı. Fenerbahçe Bruno Alves’in saçma hareketine kadar üstündü. Maç en kötü 0-0 bitecekti vs.

Bunların hepsi doğru ama işte futbol da “sihirli” anların oyunu. Bruno Alves’in atılması maç boyu rakip sahada 5 metrekarelik alan bulamayan Sneijder’in ustalığını konuşturması için gereken coğrafi şartları hazırladı.

Sneijder 4 dakikada 3 kez, uzaktan kumandalı şut yeteneğini sergileme fırsatı buldu ve tarihi 2 gole imza atarak 2014/15 sezonunun hafızalarda ne şekilde yer edeceğini belirledi. Öyle bir 4 dakikaydı ki bu, Sneijder, 3 gollük şutunun haricindeki saniyelerin tamamını gollere sevinmekle geçirdi.

Sneijder’e ve galibiyete rağmen Galatasaray’ın durumunun iyi olmadığı bir sır değil. Her şeye rağmen, Beşiktaş’ı saymazsak formda takımın olmadığı bu sezon, Cimbom’un şampiyonluk yarışında olmaması düşünülemez. Ancak yarışa bir şekilde tutunsa dahi bunu nihayete ne kadar erdirebilir? Pek mümkün gözükmüyor. Bu sezondan geriye, Wes’in 4 dakikalık resitalinin kalması için tüm şartlar müsait anlayacağınız. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...