10 Ekim 2014 00:37

Dayanışma provokasyonları boşa çıkaracak

Dayanışma provokasyonları boşa çıkaracak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sadece Türkiye’de dinci faşistler Kobanê’ye destek eylemlerine saldırmıyor, Almanya’da da benzer görüntülere tanık oluyoruz.
Önce Êzidilerin en çok yaşadığı kentlerin başında gelen Celle’de bir grup radikal dinci, Kobanê ile dayanışma eyleminin ardından Êzidilere saldırdı. Polis, ilk etapta “kişisel bir olay” diye sunduğu saldırının aslında siyasi olduğunu, saldırı ikinci gün de tekrarlanınca kabul etti. Saldırganların önemli bir bölümünün Çeçenistan’dan gelen radikal dinciler olduğu belirtiliyor.
Bir diğer önemli saldırıda Salı günü Hamburg’da yaşandı. Akşam saatlerinde dayanışma eyleminin ardından 300-400 kadar Selefist Kürtlerin derneğine saldırdı. Saldırı saatlerce sürdüğü halde polis zamanında müdahale etmedi, bu nedenle biri ağır olmak üzere çok sayıda kişi yaralandı.
Hamburg ve Celle’deki saldırılar, terör örgütü IŞİD ve onun temsil ettiği Ortaçağ karanlığının sadece Irak’ta, Suriye’de, Kobanê’de ve Türkiye’de değil, Avrupa’nın orta yerinde Almanya’da da hortladığını ve Kürtleri hedefe koyduğunu gösteriyor.
Almanya’da son bir kaç yıldır var olduğu ve güçlendiği bilinen kökten dinciler gelinen aşamada, IŞİD gibi kanlı terör örgütün destekçisi haline gelmiştir. Bu nedenle Kobanê’yle dayanışma eylemlerine tahammül etmeyen bu kesimler, artık sadece Ortadoğu’da değil, Avrupa ülkelerinde de ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar ve fırsat bulduklarında Kürtlere saldırıyorlar.
Bu alçakça saldırılara karşı Alman güvenlik birimlerinin daha çok seyirci kalmayı tercih etti.
Açıktır ki; bu gruplar, IŞİD’in Irak ve Suriye’de güçlenmesinden ilham alarak Avrupa’da da günden güne güçlenmekte ve tehdit haline gelmiş bulunuyorlar. Son saldırıları bu güçlenmenin ifadesi olarak okunmalı.
Hal böyle olunca, nasıl ki Ortadoğu’da IŞİD’in güç kazanması uzunca bir süre küçümsendiyse, aynı şekilde İslamcıların Almanya’da güçlenmesi de küçümsendi, önemsenmedi. Durumu daha yeni fark ettiklerini ileri süren istihbarat örgütleri şimdi nerede hata yaptıklarını sorguluyor. Halbuki, ortada yeni bir durum yok. Çünkü, kısa bir süre önce, bilinçli olarak Almanya’daki radikal dincilerin Ortadoğu’ya gidip çatışmalara katılmasına göz yumulduğu gerçeği ortaya çıktı.
Demek ki, radikal dincilerin bu denli güçlenmesi ve şiddete yatkın hale gelmesi gerçekte istihbarat örgütleri için yeni bir durum değil.
Alman iç istihbarat örgütünün başkanının açıkladığına göre, Avrupa’dan IŞİD saflarına katılan 3 bin kişi var ve bunların neredeyse tümü Türkiye üzerinden Irak ve Suriye’ye giriş yapmış. Gidenlerin çoğunun yaşı 30’un atında. Almanya’dan Irak ve Suriye’ye gittiği tespit edilen yaklaşık 400 radikal dincinin 125’i geri dönmüş. Yani, gidip çatışmalara katılanların yeniden ülkeye giriş yapmasına izin verilmiş. Rakamları istihbarat örgütü başkanı açıkladığına göre onayın de bu örgüt tarafından verildiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Önceki gün Süddeutsche Zeitung’da yer alan bir habere göre Almanya’da doğup büyüyen ve çoğu Alman vatandaşı olan gençlerin neden İslami terör örgütlerinde katıldığı Meclis İçişleri Komisyonu’nda da ele alınmaya başlanmış. Güvenlik birimleri ve uzmanların üzerinde birleştiği iki önemli nokta var.
Birincisi, bağlantılar ve etkilenmeler çoğunlukla sosyal medya üzerinden oluyor. Savaşa katılanlar cep telefonlarıyla sosyal medya üzerinden adeta propaganda amacıyla canlı yayın yapıyorlar. Bunları izleyenler de etkilenerek radikalleşiyor.
İkincisi; gidenlerin dinle, İslamla ilgisi fazla yok. Almanya’da uğradığı ayrımcılıktan kurtulmak isteyenleri için radikal dinci örgütler adeta bir “liman” özelliği görüyor. Şiddet filmlerinden izledikleri, bilgisayarlarda oynadıkları şiddeti şimdi Ortadoğu’da masum insanlar üzerinde barbarca deniyorlar.
Bu şiddet sarmalının içinde bir süre girdikten sonra Almanya’ya dönenler doğal olarak Almanya’daki Müslüman gençler arasında bu terör örgütünün propagandasını yapıyor, destek kampanyası örgütlüyor.
Hamburg ve Celle’deki saldırganların arasında bu geri gelenlerin olması kuvvetle muhtemeldir.
Elbette bu türden provokasyonlar Avrupa’da yaşayan Kürtler ve Türkiye kökenli emekçilerin, devrimcilerin Kobanê direnişiyle dayanışmasını engellemeyecektir. Tersine dayanışma provokasyonların boşa çıkarılmasını sağlayacaktır.
Bir aya yakın bir süredir neredeyse Avrupa’da Kürtlerin yaşadığı bütün kent ve kasabalarda Kobanê ile dayanışma gösterileri, yürüyüşleri, toplantıları yapılıyor. Katılım da günden güne artıyor. Özellikle yerli halklar arasında Kobanê’yle ve Kürt halkıyla dayanışma öncesine göre daha fazla destek ve sempati toplamış durumda. Bugüne kadar yapılan bütün eylemler 11 Ekim Cumartesi günü Almanya’nın Düsseldorf kentinde merkezi gösteride, denize akan ırmaklar gibi birleşecek. Gösteri ne kadar güçlü olursa, Kürt halkının düşmanlarının morali de o kadar bozulacak, Kobanê direnişçilerinin ve Kürt halkının morali de o kadar yüksek olacaktır.
Bu nedenle Avrupa’da yaşayan ve Kobanê’ye destek veren herkesin katılması önem taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa