07 Ekim 2014 01:00

2022 krizi ve IOC'nin imaj sorunu

2022 krizi ve IOC\'nin imaj sorunu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Vergi vermez, hak ödemez, binbir nazı vardır, yüzü kızarmaz.”
Bendeniz tarafından az önce yazılan bu mani kimi gammazlıyor dersiniz?
Tabii ki, ne kaynaklarını kullandığı ülkelere vergi ödeyen, ne televizyon gelirlerini paylaşan ne de yetenekleri ve emekleri üzerinden yükseldiği atletlerin hakkını veren Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ni.  
Kuveyt’in çok yönlü(politikacı, iş adamı, spor adamı!) kodamanı Şeyh Ahmed el Sabah’ın kontrolünde, onun aynı zamanda gizli iş ortağı olan Alman Thomas Bach tarafından yönetilen Uluslararası Olimpiyat Komitesi(IOC), imaj açısından çok da konforlu günler geçirmiyor.
Olimpiyatların ekonomi politiği ve nasıl bir siyasal hegemonya aracı olarak kullanıldığına ilişkin eleştirel çalışmalar her geçen yıl artarken, IOC’nin kibrine karşı toplumsal tepki de artıyor.
IOC’nin kurnazlıktaki tek rakibi FIFA’nın Genel Sekreteri Jerome Valcke’nin tarihi vecizesinde ortaya koyduğu “Daha az demokrasi daha rahat organizasyon” denklemi uzun süredir halk oylamalarında çıkan “Mega organizasyonlara hayır” kararlarının bir dışavurumuydu.
IOC, bugün en büyük krizi 2022 Kış Olimpiyatları’nda yaşıyor. 2 yıldır aday kent belirlemede yaşanan halk vetolarını evrensel spor sayfalarından da okuyucularımıza duyurduğumuz üzere, IOC’nin elinde kala kala 2 kent kaldı.
Yönetimlerin “Kentinizde olimpiyat düzenleyelim mi” sorusunu halka sormak zorunda kaldığı batı demokrasilerinde arka arkaya verilen “Hayır” yanıtları Münih(Almanya) ve Graubünden(İsviçre) ile başladı. Daha sonra Stockholm(İsveç) yetersiz siyasi destek, Krakow(Polonya) halk oylaması sonucu adaylıktan çekildi. Lviv (Ukrayna) de ülkede yaşanan malum problemler sebebiyle adaylığı bıraktı.
 Son gelişme ise IOC’ye en azından imaj açısından önemli darbe vurdu. Kış olimpiyatları tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı ülkesi Norveç, daha önce 2 kez ev sahipliği yaptığı bu organizasyonun adaylığından çekildi. Oslo 2022 Komitesi, adaylıktan çekilme gerekçesi olarak IOC’nin “kibirli talepleri”ni gösterdi.
Ülkenin en büyük günlük gazetesi VG’den Frithjof Jacobsen AP’ye durumu “Norveç zengin bir ülke ancak IOC bürokratlarının çılgın taleplerini karşılamak için yanlış şeylere para harcamak istemiyoruz. Kendilerine Suudi kralı gibi muamele edilmesini istemeleri Norveç halkının hoş karşılayacağı bir şey değil” şeklinde özetledi.
Ekonomi Bakanı Yardımcısı Ole Berget de olimpiyata karşı 2 argüman olduğunu belirtti: “Birincisi mali durum. Olimpiyat bütçeleri genellikle beklenenden çok daha yükseklere çıkıyor. Fakat bizim parti kararımızda IOC’nin kibri de çok etkili oldu. Norveçliler ayakları yere basan, mütevazı insanlardır. Ancak IOC’nin bu züppece talepleri halk tarafından hoş karşılanmaz.”
Açıkçası IOC’nin diğer ülkelere dayattıklarının yanında Norveç’in ret gerekçeleri hiçbir şey. Ancak bu IOC’nin dillere destan kibrini ortadan kaldırmıyor. Thomas Bach, “Bir imaj sorunumuz yok. Olsa kimse bizimle böyle anlaşmalara girmez” diyerek NBC’yle imzaladıkları 7.75 milyar dolarlık televizyon anlaşmasına işaret ediyor.
Bach bir yanıyla haklı. IOC için öncelik kervanı döndürmek ve Rusya, 2014 Kış Olimpiyatları için 51 milyar dolar harcayalı daha 1 yıl bile olmadı! Yeni bir adaylık sürecinin başlatılmayacağı bizzat Bach tarafından açıklanan 2022’nin geride kalan 2 adayı Çin’den Pekin ve Kazakistan’dan Almatı.
Valcke’nin denklemiyle bakarsak sorunsuz bir mega organizasyon(istenen para harcanacak, halk tepkisi yaşanmayacak, yaşanırsa da rejim tarafından şiddetle bastırılacak) için şartlar halen elverişli. Ancak IOC kervanı sonsuza dek Rusya, Çin, Körfez ülkeleri ekseniyle sürdüremez çünkü Olimpiyatların sahte imajını, meşruiyetini koruyacak olan Batı medyasından başkası değil.
Bach bu yüzden yeni PR adımlarını da hızlandırdı. Bach’ın Asya Oyunları açılışında spor, siyaset ve ekonominin birlikteliği üzerine söylediklerini başka bir yazıda derinlemesine tartışırız ancak onun hemen arkasından gelen “Ayrımcılık karşıtı anlaşma” hikayesi tam da böyle bir şeydi. Zaten sözleşmelerinde göstermelik bir “ayrımcılık karşıtlığı” ibaresi bulunan IOC’nin olimpiyatları düzenleyecek kentlere imzalatılacağını duyurdu anlaşma LGBTİ çevreleri tarafından “zafer” olarak duyurulsa da koftiden bir PR atağından fazlası değil.
Bu PR hücumlarına maruz kalırken henüz geçtiğimiz hafta Rio 2016’nın “çevre” partnerlerinden(tam adı karbon partneri) biri olarak Dow Chemical’ı ilan eden IOC’den bahsettiğimizi unutmayalım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...