18 Eylül 2014 00:38

Eğitim grevi

Eğitim grevi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yıllardır eğitim sistemine yönelik olarak atılan her adımda, yapılan her yasal düzenleme ve fiili uygulamalarda okulöncesinden yükseköğretime kadar eğitimin bütün kademelerinde yaşanan piyasalaştırma ve ticarileştirme uygulamaları, eğitimin içeriğinin dini kurallara göre düzenlemesi girişimleri son 12 yılda, özellikle 4+4+4 yasası sonrasında belirgin ve gözle görünür bir şekilde arttı. Diğer pek çok alanda olduğu gibi, eğitim sistemi de iktidarın ekonomik, siyasal ve ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirildi. 

12 Eylül’ün ürünü olan zorunlu din dersi dayatmasına, “zorunlu seçmeli” din dersleri eklenmesi, anadilinde eğitim yasağının sürmesi, eğitimin içeriğini dini içerikte biçimlendirme uygulamaları ve bütün okullarda fiilen imam hatip modeline geçilmesi, TEOG sınavı sonrasında 40 bin öğrencinin imam hatip liselerine, 94 bin öğrencinin zorla meslek liselerine kaydedilmesi, okullarda mescit açılmasının zorunlu hale getirilmesi, okul dönüşümlerinin yarattığı sorunlar, iktidarın müdürlerine itiraz eden öğretmenlerin uzak okullara sürgün edilmesi vb gibi pek çok sorun öğrencilerin, velilerin ve eğitimcilerin yaşadığı olumsuzlukları artık katlanılamaz noktaya gelmiş durumda. 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın piyasacı, bireyci, her adımda din ve inanç istismarına dayanan, dayatmacı politikalarının okullardaki en önemli uygulayıcıları olan yeni okul müdürleri, bir süredir tartışılan hükümet memurluğu uygulamasının en stratejik aktörleri olarak göreve başladılar. AKP il ve ilçe başkanları ile kurulduğu ilk günden bu yana iktidarın memur kolları gibi çalışan Eğitim Bir Sen’in ortak mesaisi ile yapılan değerlendirmeler sonucunda Türkiye’deki her 10 müdürden 8 tanesi artık Eğitim Bir Sen üyesi. 

Göreve başlar başlamaz iktidarın askeri gibi hareket eden eğitim yöneticileri okullarda “kışla düzeni” oluşturmaya başladı. Son dönemde okullarda özellikle kız öğrencilerin nasıl giyineceğine yönelik dayatmacı ve hiçbir dayanağı olmayan uygulamalara itiraz eden Eğitim Sen’li öğretmenler, hiçbir yasal dayanağı olmayan gerekçelerle sürgüne gönderilmeye, fiilen cezalandırılmaya başlandı. Bu ve benzeri örnekler, iktidarın eğitime yönelik her türlü dayatmacı politikalarının önümüzdeki dönemde “emir komuta zinciri” içinde çok daha hızlı ve baskıcı uygulamalar eşliğinde hayata geçirileceğinin habercisi. 

Geçtiğimiz hafta Mecliste kabul edilen torba yasa ile öğretmenlere zorunlu rotasyon getirilmesi, aday öğretmenlere sözlü sınav getirilmesi, eğitimde performans değerlendirme, esnek ve angarya çalışma uygulamalarının artması vb gibi sorunlar önümüzdeki dönemin eğitim alanında yoğun tartışmalara ve mücadelelere gebe olduğunun işaretlerini veriyor. 

Eğitimde yaşanan ve giderek ağırlaşan sorunlara, iktidarın dayatmacı uygulamalarına karşı Eğitim Sen ve Türk Eğitim-Sen 24 Eylül Çarşamba günü ülke çapında greve çıkma kararı aldılar. Sendikalar sadece kendi üyelerini değil, bütün eğitim ve bilim emekçilerine, çocukları ile birlikte eğitimin sorunlarını en yakıcı şekilde yaşayan öğrenci velilerini de talepleriyle alanlara çıkmaya, iktidarın baskıcı ve dayatmacı uygulamalarına karşı tepkilerini göstermeye çağırıyorlar. 

24 Eylül’de yapılacak grev ne kadar güçlü ve kitlesel bir katılımla gerçekleşirse demokratik, bilimsel, laik ve anadilinde eğitim hakkı mücadelesi o kadar güçlenecek. 24 Eylül grevinin yaygın, geniş katılımlı ve güçlü bir şekilde gerçekleşmesi, yıllardır ülkeyi babalarının çiftliği gibi yönetenlere meydanın boş olmadığını göstermek açısından ayrı bir önem taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...