16 Eylül 2014 00:22

Sisi ve Erdoğan'ın taraftar korkusu

Sisi ve Erdoğan\'ın taraftar korkusu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Pazar günü Mısır futbolu en büyük derbisi El Ehli-Zamalek’e ev sahipliği yaptı. 2.5 yıldır tribünleri futbolseverlere kapalı olan Mısır’da bu maçı bir avuç(Ahram’a göre onlarca), ayrıcalıklı taraftarın izlemesine izin verildi. 

100 yıllık Kahire derbisi, 74 bin kişilik Kahire Stadyumu’nda inler ve cinlere oynanırken Ehli ve Zamalek taraftarlarının maçı izleyememekten daha büyük bir derdi vardı.

Öyle ki, Nasır döneminden bu yana İhvan-ı Müslimin’le (Müslüman Kardeşler) birlikte toplumun en organize yapısını oluşturan ve son dönemde ‘Ultra’ formatında örgütlenen taraftar grupları kapatılma tehdidiyle karşı karşıya.

Mısır’da Hüsnü Mübarek’i alaşağı eden halk ayaklanması sürecinde özellikle Kahire’nin iki büyük takımının Ultra’ları sokak çatışmalarında örgütlülüğü ve Mübarek’in güvenlik güçlerine karşı çatışma tecrübesiyle öne çıkmış, bir anlamıyla milyonlara muharebe alanında öncülük etmişlerdi.

Diktatörlüğün yıkılması sonrası Mübarek artıkları ve aynı sonun kendi başlarına da gelmesinden çekinen despot Müslüman Kardeşler iktidarı, taraftar gruplarını tehdit olarak görmeye devam etti. Port Said’de 74 El Ehli taraftarının katledilmesiyle sonuçlanan provokasyonda rol oynayan bu “artık”lar, iktidarın “maçlara giriş yasağı” koymasında etkili oldu.

Ve Mısır, yeni bir devrimin eşiğinden darbeye sürüklenirken de Ultra’lar seslerini çıkarmaya devam etti. Nihayetinde geldikleri nokta Zamalek’in Ultra’sı, Beyaz Şövalyeler ile Kulüp Başkanı Mortada Mansur’un yaşadığı ‘kanlı-bıçaklı’ gerginlikte simgeleşti.

Devrim sürecinde “Sokaklara çıktık çünkü adaletsizliğe sessiz kalamazdık” diyen Beyaz Şövalyeler, Mansur’un Darbeci General Sisi’ye verdiği desteği de hiçbir zaman hoş görmedi. Üstelik Mansur, Sisi’yi desteklerken, onunla “Taraftarlara tribün yasağı” hususunda anlaştı ve bu yasağın en militan savunucularından biri haline geldi. Ağustos ayında ‘Beyaz Şövalyeler’in kendisine suikast düzenlemeye çalıştığı yaygarasıyla yeni bir gerginlik yarattı. 50 Beyaz Şövalyeler üyesi halen tutuklu bulunurken, ‘Ultra’ örgütlenmesinin ülke çapında yasaklanmasına dair dava, Pazar günü görüldü ve kararın açıklanması 27 Eylül’e bırakıldı.

Kuşkusuz, ‘Ultra’ların yasaklanması girişiminin zamanlaması manidar!

Gezi direnişinden bu yana taraftar gruplarının muhalefetinden tir tir titreyen Erdoğan liderliği, alternatif çakma grup yapılanmalarından, tribünde siyaset yasağına, Passolig’den fişlemeye sayısız adım attı ve son olarak da Çarşı’yı darbecilikle suçlayacak kadar gerçeklikle bağlarını yitirdi. Emperyalist planlara destekle, bu planlarla da artık çelişen bölgesel yayılmacı hayalleri uğruna bölgede herkesle düşman olan ve sadece Müslüman Kardeşler ve cihatçı örgütlerle temas kurabilen Erdoğan’ın bu uğurda çok karşıtmış gibi göründüğü Sisi yönetimi ile gösterdiği benzerlik, kendi kamuoyuna yedirmeye çalıştığı “demokratlık”, “meşruiyet” gibi maskeleri de düşürüyor.

Türkiye’de Gezi direnişi sayesinde taraftar muhalefeti kendisine demokrat bir kanat bulurken, Mısır dahil Kuzey Afrika’daki siyasi bunalım, darbe öncesi yükselen toplumsal eksenli taleplerle şekillenen içeriğini kaybetmişe benziyor. Bu da -James Dorsey’nin de dikkat çektiği ve Tunus’ta görüldüğü üzere- IŞİD destekçiliğinin yükselmesi anlamına gelebilir. Tribünleri yitiren yoksul Mısır gençliği, toplumsal bir programın yoksunluğunda IŞİD’e ve onun Mısır’daki ortağı Ensar Beyt el Makdis’e sürüklenme tehdidiyle karşı karşıya. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa