05 Eylül 2014 00:23

Madam Anahit

Madam Anahit

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Birileri yazmalı. Hakkında birşey yazılmadan

kimse bu dünyadan göçüp gitmemeli...” William Saroyan

 

Gençliğimin ilk yılları 12 Eylül’e rastlar. (Tarih 1981-1985) Beyoğlu’da birahaneler dönemi yeni başlamış, Rüya, Alkazar sinemalarında 3 film birden oynuyor. Parça var mı? Sorusu ortaya çıkmış, karşılığını film aralarında gösterilen pornolarda buluyordu. Türkiye sineması erotik soft porno ile tanışmıştı. Yaratılmak istenen apolitik genç topluma uygun kültür hamlelerinin atıldığı yıllardı. Türkiye bayrağı bu porno filmlerinin afişlerinde bayramları kutlardı. Arabesk müzik ve kültür tam gaz her yerde idi. Bu ülkenin üzerinde yaşayan halkların dilinde (Kürtçe, Lazca, Ermenice, Rumca…) şarkı dinlemek, söylemek yani Türkçe dışında  yasaktı. Ama İngilizce, Fransızca yani bu ülke halklarından olmayanların dilinde şarkı  söylemek, dinlemek bir sorun teşkil etmiyordu. Her yerde Atatürk’ün yaşı kamu binalarının üstünde bayrak gibi dalgalanıyordu. Bizler Sırrı Süreyya’nın Beynelmilel filmindeki “Lorke Lorke” sahnesinin sessiz söylenişini andıran günleri yaşıyorduk. 1 Mayısları gazetelere sarılmış kırmızı karanfillerle birbirimizin evlerine gidip, sessiz marşlarla kutluyorduk. ..

Tünel’de bir grafik atölyesinde çalışıyordum, Mimar Sinan’da okuyordum. ikinci adresimiz Beyoğlu olurdu. Üç kuruşu denkleştirdiğimiz zamanlar çiçek pasajına gider içerdik. Tabii fotoğraf makinesi yanımda bir parçam olarak bana şahitlik yapardı. Madam Anahit’i o yıllarda tanıdım. Hakkında atıp tutamam ama hâlâ kulaklarımda akordeonunun sesi ve yıldızların altında şarkısı. Anahit’i Mihran Tomasyan / Manuel Çıtak  kendi ağzından anlatmışlar. Paylaşayım istedim.

Kendi ağzından ‘Madam Anahid’

“Taksim’de doğdum. Tarlabaşı nahiyesi. Bir de ağabeyim vardı, uzun yıllar ‘Vartabed’ olarak hizmet verdi İstanbul’da. Vosgik Vartabed olarak tanınır. Annem piano tutkunuydu. İlk öğrenimimi Anarat Hığutyun Katolik okulunda bitirdim. Şimdi Taksim Sanat Evi oldu. Lise eğitimimi ise Esayan Okulu’nda gördüm. 

İlk gençlik yıllarım adada geçti, orada Rum bir komşumuz vardı, oğlu çok güzel akordeon çalardı. Erir, gıpta ederdim. Gönül verdim. Arto Benon’dan akordeon dersleri almaya başladım ve anneme çok ısrar ettim bana bir akordeon alması için. Gittik aldık akordeonu ve ardından doğru Saint Antoine’a, koydum akordeonumu mimberin önüne, adağımı yerine getirdim... 

En güzel yıllar 30-35 yaşlarında olduğum yıllardı. Bak Ayhan Işık’ın fotoğrafı var duvarda. Bu duvara bak, Zeki Müren, Sadri Alışık, Kemal Sunal, Yılmaz Güney... Hepsi de iyi insanlardı, iyi sanatçılardı, beni de çok severlerdi. Şimdi hepsi mazi oldular... Birkaç filmde de oynamıştım; ‘Arkadaş’, ‘24 Saat’, ‘Öğretmen’ ve başka filmler. 35 yılım geçti Beyoğlu’nda, şimdi ihtiyar oldum...” Hohner Marka Akordeonu ile Çiçek Pasajı’nın unutulmazları arasında yer alan Madam Anahid’in yokluğu şimdilerde pasajda daha göze batar olmuş. 

“Kimse çalmıyor artık pasajda. Madam kadar kaliteli, sokak müzisyeni kalmadı hiç”

Anahit Yulanda Varan bilinen adı: Madam Anahit (d. 1917, ö. 29 Ağustos 2003 İstanbul) Akordeon Sanatçısı, Oyuncu.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa