24 Aralık 2013 00:11

Kamu yararı için yolsuzluk!

Kamu yararı için yolsuzluk!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir hafta önce başlatılan “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” ülke gündemindeki yerini koruyor. Ortaya saçılanlar; devede kulak mı, yoksa tavşan dağ mı doğuracak göreceğiz!
Ne olursa olsun, şu bir gerçek ki; hemen hemen hiç kimse yaşananlara şaşırmadı. Zaten birçok insanın bildiği ve geri kalanların da tahmin ettiği bir gerçeklikti yolsuzluk demek ki…
Operasyon sonrası başlayan ilk tartışma “ahlak” üzerine kuruluydu. Yolsuzluk yapacak kadar “ahlaksızlar” mıydı? Ya da “çok ahlaklılardır” hiç yolsuzluk yaparlar mıydı? Nasıl olsa gerçekler açığa çıkınca herkes görecekti…
Milton Friedman’ın teori ve gerçeklik üzerine bir sözü vardır: “Teori gerçeği açıklamıyorsa gerçeği değiştirebilirsiniz” der. Bunları da yaşadık bir hafta içinde. Operasyonu başlatanlar türev operasyona uğradılar. Bu “oyunda” kim savcı, kim polis, kim kaçtı kim kovaladı henüz pek belli değil. Olacak gibi de değil!
***
Yolsuzluk, basitçe bir “ahlak sorunu” değildir. Bir insanın ya da topyekün bir kurumun yolsuzluk yapması için a priori ahlaksız olması gerekmiyor. Pek tabii, eşi ve ailesi tarafından sevilen sayılan, etrafında da hürmet gören biri de yolsuzluk yapabilir. Çünkü, yolsuzluk tekil bir hareketle ortaya çıkabilir bir durum değildir.
Örneğin, hayatını hırsızlık mesleğinin inceliklerini öğrenmeye ve öğrendiklerini pratiğe dökmeye vakfetmiş biri, eğer kamu yönetiminin herhangi bir kademesinde görevli değil ise yolsuzluk yapamaz. Evet, muhakkak o da ayakkabı kutularına dolarları dizmek, çıkınını doldurmak, düğünde takılan takılarla yatlar almak ister ama bunu yapamaz.
Yolsuzluk, tek kişilik değildir.
Yolsuzluk, kamu kaynaklarının toplum yararı dışında kullanılmasıdır.
Ahlaksız, yolsuz, hırsız, düzenbaz olmak yolsuzluk yapmak için önemli ama gerekli koşullar değildir.
Bu söylediklerime şöyle bir itiraz gelebilir: “Hayır, onlar ne yaptıysa kamu yararı için yaptı!”
Böylesi itirazlara itibar ediniz. Bunu söyleyecekler haklıdırlar. Eylül ayında Erdoğan Bayraktar bir mülakatında söylemişti: “Rant olmazsa ülke kalkınmaz”. O da haklıydı!
Şimdi belki yeniden iki kavramı birbirinden ayırmak gerekiyor: Kamu yararı ve toplum yararı.
Aslında bu ayırımı, 1979 yılında evinin önünde faşist çetelerce katledilen İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi, Değerli Bilim İnsanı Prof.Dr. Ümit Doğanay Mimarlık Dergisinin 1974 tarihli sayısında yapmış:
“Toplum yararı ve kamu yararı kavramları arasında anlam bakımından fark vardır. Kamu yararı kurulu düzenin korunmasındaki çıkardır. Kurulu düzen özel mülkiyete dayanıyorsa, kamu yararı özel mülkiyetin korunmasındaki çıkar anlamına gelir. Toplum yararı ise, ülkede yaşayan tüm insanların ortak çıkarlarını ifade eder. Düzenin, ortak çıkarı koruyucu niteliği, alt yapıyı oluşturan mülkiyet anlayışına bağlıdır. Özel mülkiyetin salt bireysel olduğu bir ülkede, düzen toplum yararına olmaz”.
Demek ki, ultra-ahlaklı birileri de verili düzende çok rahat yolsuzluk yapabilir. 1961 Anayasasındaki “toplum yararı” ilkesi 1982 Anayasasında kaldırılarak yolsuzluk bir “ahlak sorunu” olmaktan çıkartılmıştır!
***
Öyle bir resim çıktı ki ortaya, neredeyse ülkenin yarısı yolsuzluğa aday ya da yolsuzluk yapana koltuk çıkmaya hevesliymiş gibi!
Şimdi esas sorumuza gelelim: “Kim yolsuzluk yapmaz?”
Toplumun genelinde yolsuzluk yapmayacak tek kesim işçi sınıfıdır! Çünkü, işçi sınıfı üretim araçları mülkiyetine sahip değildir. Öyle olmadığı için hem kamu kaynakları aracılığıyla rant dağılımını gerçekleştiremez hem de özel mülkiyetin egemenliğine dayalı “kamu yararını” tahsis edemez!
Yolsuzluk pisliğini ilelebet ortadan kaldıracak da yine işçi sınıfının kendisidir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...