24 Kasım 2012 17:10

Başkanlık sistemi

Başkanlık sistemi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Düşünürsünüz. Düşüncenizin tek doğru, en iyisi/yararlısı/gereklisi olduğuna inanırsınız. Farklı düşüncelerin zararlı, tehlikeli, huzur ve istikrarı bozucu, kaos yaratıcı olduğunu varsayar, bunu herkesin böyle kabullenmesini istersiniz.
An gelir, yetki verilir, elde ettiğiniz otoriteyi ve gücü kullanarak düşüncenizi somutlaştırıp uygularsınız. İşte o an ben düşüncenizin doğruluğunu/tutarsızlığını değil, size o yetkiyi veren ve uygulamanıza yöneltilen tepkiler karşısında sizi koruyan, dokunulmaz kılan yapılanmayı sorgular ve eleştiririm.
Cizre ilçesinin kaymakamı ailelere uyarı mektubu göndermiş ve “Son dönemde ilçemizdeki huzur ve güvenlik ortamını bozmak isteyen bazı çevreler ve suç örgütleri amaçlarına ulaşmak için masum yavrularımızı kullanmaktadırlar. Hiç şüphesiz ki sizin evlatlarınız üzerindeki haklarınız kadar sorumluluklarınız da bulunmaktadır. Bu sorumluluklarınızın yerine getirilmemesi durumunda hukuken kazanmış olduğunuz bazı haklarınızın elinizden alınmasıyla karşılaşabilirsiniz” demiş.
Kaymakam düşünüyor: İlçede belli istemlerle yapılan gösteriler var. İstemler zararlı, tehlikeli, istikrar bozucu. Bu gösterileri düzenleyenler huzur ve güvenlik ortamını bozmak isteyen bazı çevreler (çoğul, çoğul olduğu için belirsiz ama belirsizlik korku yaratmaya elverişli) ve suç örgütleri (bu da çoğul) amaçlarına ulaşmak için (yani zararlı, tehlikeli, istikrar bozucu istemlerin gerçekleşmesi için) masum yavrularımızı kullanıyorlar. Masum yavrularımızın bu gösterilere katılmalarını engellemek ana-babalarının sorumluluğundadır. Ana-babalar bu sorumluluklarını yerine getirmezlerse onların çocukları üzerindeki haklarını ellerinden alabiliriz.
Kaymakam öyle düşünmüş, ben de şöyle düşünüyorum : Düzenlenen gösterilerde dile getirilen istemler nelerdir? Bu istemler neden tehlikeli, zararlı ve istikrar bozucudurlar? Gösteriyi düzenleyenlerin ve katılanların huzur ve güvelik ortamını bozmak isteyen bazı çevreler ve suç örgütleri olduklarını nereden biliyoruz? Huzur ve güvenlik ortamını bozmak isteyenler istemlerinin gerçekleşmesi için gösteri düzenleyemezler mi? Ana-babaları belli çocuklar niye ‘bizim yavrularımız’, üstelik ‘masum yavrularımız’ oluyorlar. ‘Masum’ ne demek? Bu çocuklar gösteriye katılınca ‘masumiyetlerini’ yitiriyorlar mı? Gösteriye katılınca onlar artık ‘bizim yavrularımız’ olmayacaklar mı? Çocuk gösteriye niye katılmasın? Çocuk olduğu için istemleri değerlendiremez mi? Çocukların gösteriye katılma hakları yok mu? Ana-baba çocuğunu gösteriye katılmasın diye odasına mı kilitlesin? Onu dövsün mü? Çocuğu ana-babasından aldın diyelim, nereye vereceksin, nasıl ilgileneceksin? Önemlisi, çocuğun kendi istediği biçimde kendini geliştirebilmesinin ortamını nasıl sağlayacaksın?
Kaymakam öyle düşünüyor, ben böyle düşünüyorum. Ama kaymakama yetki verilmiş, otorite ve güce dayanarak düşüncesini uygulayabiliyor, uygulattırabiliyor. Benim düşüncemin ise hiçbir önemi kalmıyor.
İşte bu nedenle kaymakamın düşüncesini tartışmıyor, ona düşüncesini toplumsal yaşamda uygulayabilme ve uygulattırabilme yetkisi veren devlet yapılamasını tartışıyor ve sorguluyorum: Kaymakamlık niye vardır? Merkezi otoritenin küçük birimlerde uygulanmasını sağlamak için. Yeni anayasa yapıyoruz, kaymakamlık kalacak mı, yoksa merkezi otoritenin yetkilerini güçlendirilmiş, merkez karşısında özerkleştirilmiş, yöneticilerinin seçimle geldikleri, seçenlerin her an denetleyebildikleri, hatta belli koşullarda görevden alabildikleri kişilerden oluşan yerel yönetimlere mi vereceğiz?
Başbakan yardımcısı yanıtlıyor: ‘Ben inanıyorum Türkiye Başkanlık sistemine geçecektir’.
Ben başbakan yardımcısına soruyorum: “Toplumsal yaşamı yeniden düzenlediğimizi,  devleti yeniden örgütlediğimizi ileri sürüyoruz. İstemlerimizi dile getirerek bunların hak olarak karşılanmasını isterken, gerçekleşen haklarımızdan yararlanırken, ister tek tek bireyler olarak, ister başka bireylerle birlikte topluca davranalım, özgürlüklerimizi özgürce kullanabileceğimiz, kendi kaderimizle ilgi olduğunda karar süreçlerine katılabileceğimiz, alınan kararları eleştirebileceğimiz, değiştirebileceğimiz, uygulayıcıları seçebileceğimiz, denetleyebileceğimiz, görevde alabileceğimiz bir toplumsal yaşamı temel alarak, onun işlerliğini sağlayacak devlet yapısı, örgütlenmesi ve işleyişini mi kurguluyoruz da, bu kurgunun en sağlıklı parlamenter sistemde mi yoksa başkanlık sisteminde mi anlam kazanacağı noktasında yoğunlaşıyoruz?”
Yanıt:Türkiye’ye özgü bir başkanlık sistemi olacaktır”.
Başbakan yardımcısına düşüncemi belirtiyorum: Eğer yukarıda sorduğum soruya “evet” diyorsanız, başkanlık sistemi tercih edilebilir. Sorunun yanıtını es geçerek “Türkiye’ye özgü olacak” derseniz, yani var olan anayasal sistemimizdeki devlet anlayışı, yapılanması, örgütlenmesi ve işleyişindeki özü değiştirmeden, bu özü başkanlık sistemine uygularsanız var olan despotizmi  koyulaştırır, katmerleştirirsiniz.
Ve kaymakam, yetkilerini kullanarak ‘yavrularımızın’ bundan böyle ‘onların çocukları’ olduklarına ve ‘masumiyetlerinin’ bulunmadığına hükmeder ve bu hükmüne uygun kararlar alır, uygular, uygulattırır.  

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...