18 Haziran 2011 10:53

Barışı birlikte kazanacağız

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blokunun İstanbul Milletvekili ve Emek Partisi Eski Genel Başkanı Abdullah Levent Tüzel’le, hem seçim sürecini, hem de bundan sonrasına dair düşüncelerini konuştuk. “Barışı ve kardeşliği hep birlikte kazanacağız” diyen Tüzel, Blokun hem halk muhalefeti, hem de demokrasi mücadelesinin a

Barışı birlikte kazanacağız
Paylaş
İskender Bayhan


Önce seçim başarınızdan dolayı sizi ve arkadaşlarınızı kutlayalım ve son günlerin alışılmış sorusuyla başlayalım. Seçim sonuçları Türkiye’nin yakın geleceği açısından nelere işaret ediyor?
Teşekkür ediyorum. Bu başarının arkasında geleceğini, umudunu, barış kardeşlik ve eşitlik özlemlerini, emek taleplerini Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blokuna ve bağımsız adayların Meclisteki varlığına bağlamış milyonlarca emekçinin, ezilen yok sayılan insanların emeği ve azmi var. Bu başarıyı asıl onlara borçluyuz.
Çok hareketli ve yeni bir döneme adım attığımızı düşünüyorum. Çözüm bekleyen başta Kürt halkının eşit haklar, demokrasi ve özgürlük talepleri olmak üzere çok önemli sorunlarla gündemimiz yüklü. Türkiye’nin demokratikleşme ve emek sorunları çok daha ileriden Mecliste ve alanlarda konuşulacak. Anayasa tartışmaları ve Meclisteki Blok varlığı halkın içinde olduğu bir siyasi ve sosyal mücadeleyi beraberinde getirecek. Hiç şüphesiz Blokumuzun başarısı ve politik çizgisi, gücü; iktidar güçleri karşısında tek gerçek alternatif ve halk muhalefetini, temsiliyeti oluşturacak.
Halkların kardeşliği ve eşit haklar çerçevesinde demokratik ve onurlu bir barış sağlanması çalışması, seçim boyunca ana gündem oluşturan Kürt sorununda Meclisin ileri adımlar atmasını gerektirecektir. Çalışma hayatından çevre sorunlarına, inanç alanında Alevilerin taleplerinden kadınlar ve gençliğin taleplerine her alanda canlı ve eylemli bir halk çalışmasının bizleri beklediğini söyleyebiliriz.

Hem Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku içerisinde yer aldınız, hem de 48 ilde parti olarak seçimlere girdiniz. Blok ve partiniz açısından seçim süreci ve sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elbette ileriye çok şey taşıyan; birbirinden güç alan, öğrenen ve birliği büyüten bir seçim çalışması yürüttük. Hem gecikmeli hem de eksikli, perspektif yetersizliğiyle başlayan “seçim ittifakının”, giderek olması gereken hattına oturması, daha bir kavranması mümkün oldu. Daha geniş bir güçle, daha erken başlamış çalışma ve daha isabetle saptanmış adaylarla, daha kolektif yürütülen bir çalışmayla çok daha ileri bir sonuç almak elbette mümkündü. Seslendiğimiz halk kesimleri ve mücadelenin kendisi Blokun salt seçimlere has bir oluşum değil, çok daha ilerisini ve halklarımızın geleceğini gözeten bir yerden hareket etmesi gerektiğini gösterdi. Kürt halkının Türkiye emekçileriyle birlikte ortak yaşama ve çözüme kavuşması iradesi gün be gün daha bir kavrandı ve meselenin şu bu adayın kazanmasından önce Blokun platformunun kazanması ve başarısı olduğu anlaşıldı. Bu anlaşıldıkça ortaklaşma ve çalışmanın güçlenmesi daha mümkün oldu. Sonuçta hemen herkesin teslim ettiği, gerçekten başarıyı burada ifade ettiği, bundan sonrası için de çok şey yüklediği, kelimenin tam anlamıyla gerçek bir umut ve geleceğin bağlandığı bir merkez olarak Bloka işaret edildi.
Emek Partisi, işçi sınıfının ve emekçilerin birliğinin bir sorunu olarak ezilen halkın özgürlük mücadelesinin tavizsiz savunucusu olmaktan bir an bile tereddüt etmedi. Kürtlerin eşit haklar ve demokrasi mücadelesinin özellikle Türk emekçiler tarafından doğru anlaşılması ve sahiplenmesini önemsedi, bu doğrultuda çalışmaktan geri durmadı. İttifakta yer almayı, bağımsız adayları desteklemeyi ve bir Blok gücü olarak bu platformu parti ismiyle bağımsızların girmediği yerlerde seçime girerek halka taşımayı görev bildi. Sonuçlar partimiz açısından da, Kürt sorununun çok daha geniş bir çevrede anlaşılması ve sahiplenilmesi açısından da olumlu ve başarılıdır, öğreticidir.

Seçim sürecinde, Blokun seçimlerle sınırlı bir güç birliği olmadığı sıkça vurgulandı. Şimdi durum nedir? Bundan sonra Blok yoluna nasıl devam edecek veya etmeli?
Blok seçim boyunca aldığı destek ve katkıyı, verdiği umut ve performansı büyüterek ilerlemeli, gelişmeli ve halk güçlerinin toplaştığı bir siyasi güç olarak kendini örgütlemelidir. Kürtlerin ulusal birliği yolunda atılmış ileri adımlar, bu güçlerin Türkiye’nin emek ve demokrasi mücadelesinin ön cephesindeki sol, demokrat ve sosyalist çevrelerle buluşması; bu birlikteliğin “bu işlere” hayırhah yaklaşan birçok çevrenin de harekete geçmesini ve Blok için bir şeyler yapmasını da beraberinde getirdi. Sendikacılardan, iş yerlerinden, sanatçılardan, aydınlardan, meslek örgütlerinden, inanç çevrelerinden, çevreci güçlerden, feministlerden ve sözü olan bir çok toplumsal yapıdan katkılar ve katılımlar, açık destekler ifade edildi. Bu heyecan ve başarma umudu, birleşme hevesi mutlaka daha ileriden bir karşılık bulmalı ve Blok bütün düzen güçleri, siyasi oluşumlar karşısında gerçek bir halk seçeneği ve yapısı olarak yeni döneme taşınmalı.
Blok bileşenleri ve yeni katılımlar bu sorumlulukla hareket ederek merkezinde seçilmiş milletvekilleri olarak onların etrafında halka halka halkın, emekçilerin bulunduğu her yere nüfuz eden bir tarzda Blok partisi olarak örgütlenmesini geliştirmeli.
Meclisteki vekillerin ortak grup yapısı emekçilerdeki bu birleşme ve güveni de olumlu yönde etkileyecektir. Her şeye rağmen seçeneksizlikten düzen partilerine “mahkum olan” halk kesimleri kendi geleceği ve kaderi için mücadele edeceği, başarı kazanacağı, kendisi için siyaset yapacağı bir yapıya böylelikle kavuşmuş olacaktır.

Blok, Mecliste muhalefetin gerçek temsilcisi ve demokrasi mücadelesinin merkezi olarak görülüyor. Bunu biraz açar mısınız?
Seçim süreci esas itibariyle iki ana gücün mücadelesi şeklinde gerçekleşti. Bir tarafta hükümet partisi AKP’nin başını çektiği düzen güçleri diğer tarafta Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokunun başını çektiği halk güçleri. Sonuçlar ve başarı açısından, topluma verilen mesajlar açısından da bunun böyle olduğu teslim edildi. Ana muhalefet sıfatı taşıyan parti olan CHP’nin gerçekte hükümetten hem program itibariyle içerik farksızlığı hem çalışma ve seslenişteki istikrarsızlığı yönüyle bu halk temsiliyetini ve muhalefet işlevini taşımadığı ortadadır. AKP’nin “başarısındaki” payın önemli bir nedeninin bu zafiyet olduğu görülmektedir. CHP, demokrasi ve özgürlükler sorununda, somutta Kürt sorununda ve laiklik meselelerinde çözüm yeteneği ve söylemi taşımamaktadır. Adeta bu yönleriyle özürlüdür. Bu konularda ve emekçilerin hak ve özgürlüklerine dair taleplerinde net, kararlı ve kapsayıcı bir anlayışı da mücadeleyi de hiç şüphesiz Blok güçleri ve onun Meclisteki ortak yapısı taşımaktadır. Bu yönüyle de hem halk muhalefeti hem de demokrasi mücadelesinin ana mihrakı olması çok doğaldır.

Son olarak sizin eklemek istediğiniz veya vermek istediğiniz bir mesajla bitirelim.
Gelecek, emekçileri, halklarımızı ve ülkemizi mutlaka güzel günlere taşıyacaktır. Hem kendimizden hem de geleceğimizden daha güvenli ve umutluyuz. Ya özgürlük ya özgürlük diyerek başladık, barışı ve kardeşliği, emeğin haklarını ve birliğini kazanarak ilerleyeceğiz. Bunu hep birlikte başaracağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Gelecek direnen ve birleşen halklarımızın olacaktır. Özgür ve eşit yurttaşlar olarak yaşadığımız bir ülkeyi mutlaka kazanacağız. Başaracağız. Serkeftın. (İstanbul/EVRENSEL)


TÜM SORUNLARIN DÜĞÜMLENDİĞİ NOKTA KÜRT SORUNUNUN DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ

Bloka yönelik olarak en çok öne çıkan eleştiri, kendisini Kürt sorununun çözümüyle sınırladığı yönünde oldu. Bu eleştirilerde bir haklılık payı görüyor musunuz?
Blokun çalışmasını Kürt sorunuyla sınırladığı eleştirisi haksız bir eleştiri olur. Emek, demokrasi ve özgürlük talepleri en geniş halk kesimlerinin ortak özlemlerinin ifadesidir. Çalışma hayatına dönük emekçilerin talepleri ve ekonomik politikalar ya da inançlara dönük ayırımcılığın son bulması veya çevre başlıklı talepler ve diğerleri… liste uzatılabilir. Ancak bütün bunların hepsinin gelip düğümlendiği nokta elbette ki Kürt sorununda demokratik çözümü ve barışı kazanmak olduğu gerçeğidir. Çünkü insanlar ölmeye devam etmekte, 7’sinden 70’ine insanlar her bakımdan güvenli ve barış içeren bir geleceği şiddetle arzu etmektedir. Bu nedenledir ki seçimlere damgasını vuran başlık bu konu olmuş; seçim mücadelesi içindeki güçler ve partiler bu merkezli bir seslenişi kaçınılmaz olarak esas almışlardır. Bu nedenle yazan çizen, bir düşüncesi olan herkes Kürt sorununun çözümünü ve bunun karşısında Blok güçlerinin ne dediğini, ne yaptığını işlemek, dikkate almak durumunda kalmıştır. Başbakan ve düzen güçleri bunu kötü niyetle ve saldırgan bir üslupla yapmış, böylelikle halklarımızın birliğini oy hesaplarına kurban etme gibi “ucuz” bir siyaseti tercih etmiştir. Bizlerin bu seçim çalışmasında “İşçilerin birliği ve halkların kardeşliği” şiarını esas alarak doğru hareket ettiğimiz, emekçilerin birliği için bunun doğru tutum olduğu, Bloka verilen destek ve onaydan da görülmektedir.

ÖNCEKİ HABER

Entelektüelleri karşısına alan kaybeder

SONRAKİ HABER

Hatip Dicle'ye 2 yıl hapis cezası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...