21 Haziran 2013 15:48

Polis öldüresiye saldırdı

Gezi Parkı’yla başlayan ve tüm ülkeye yayılan eylemler, polisin sert müdahalesiyle bastırılmaya çalışılmıştı. Hükümetin “Gezi Parkı boşaltılmazsa gereken yapılacak” tehditlerine rağmen vatandaşlar parktan ve mücadeleden vazgeçmemişti.15 Haziran Cumartesi günü polis parkı boşaltma müdahalesine b

Polis öldüresiye saldırdı
Paylaş
Berivan Koç

15 Haziran Cumartesi günü polis parkı boşaltma müdahalesine başladı. 31 Mayıs, 1 Haziran ve 11 Haziranda da olduğu gibi o gün de müdahale şiddetliydi. İnsanları Gezi Parkı’ndan ve Taksim Meydanı’ndan uzak tutmak için yapılan müdahaleler 16 Haziran Pazar günü de devam etti. Polisin kullandığı biber gazı ve plastik mermiler sebebiyle çok sayıda insan yaralandı, 4 kişi hayatını kaybetti.

‘YAKALADIKLARINI ÖLDÜRESİYE DÖVDÜLER’

Uğur Yıldırım da müdahaleler sırasında yaralananlardan biri. 26 yaşında. Pazar günü Osmanbey’de polisin kullandığı biber gazı fişeği gözüne isabet etmiş. “Kapsül gözüme isabet ettiği ilk an bütün gözümün dışarı çıktığını, gözümün kopup gittiğini sandım” diyor Uğur. Ankara’da gözüne biber gazı kapsülü isabet eden bir kişinin gözünün çıktığını hatırladığını ve aynısının kendisine de olduğunu düşündüğünü söylüyor.

“Çok büyük bir müdahale vardı. Bir çok kişi yaralandı o gün” diye anlatıyor. Polisin kendisini yakalamak üzere olduğunu, o sırada cop darbesi aldığını söylüyor. “Polisler birbirlerine bağırıyorlardı ‘Yakalayın, öldürün, gebertin’ diye. Yakalasalardı muhakkak mahvedeceklerdi beni. Çünkü yakaladıkları herkesi öldüresiye dövüyorlardı.”

Kaçıp kurtulduğunda kitlenin arasına girdiğini, o sırada polisin kendini takibe aldığını söylüyor. Kitlenin yanına varıp arkasını döndüğünde de kendine nişan alındığını gördüğünü, anında da suratına kapsülün geldiğini hafif bir tebessümle anlatıyor: “Gözümde gözlük olmasaydı daha kötü olabilirdim her halde”.

Uğur, yaralandığı anda yakınındakiler tarafından revir yapılan bir İnternet kafeye götürülmüş. Revire götürülürken bilincinin açık olmadığını, burnuna tampon yapıldıktan sonra kendine geldiğini söylüyor. Sonrasında bir taksiye bindirilmiş ve Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülmüş.

‘HASTANE DE CİDDİ BİR İLGİSİZLİK VARDI’

Uğur’un yanında refakatçi olarak halası Gülizar ve arkadaşı Canan varmış. Halası, Uğur’un yaralandığı gün ailenin yaşadıklarını anlatırken haberi aldıkları anki korkuyu halen yaşadıklarını ifade ediyor. Uğur hastaneye götürülürken yanındaki arkadaşlarına ablasının numarasını vermiş. Önce ablaya ulaşılıyor, abla diğer aile fertlerine haberi veriyor. Gülizar, Uğur’un annesine sadece kolunun kırıldığını söylediklerini, hastaneye yaklaştıkça Uğur’un yüzünden de yaralandığını, yüzünün şiştiğini söylemişler. “Tabii annesi Uğur’u gördüğü anda çığlık çığlığa ağlamaya başladı” diyor Gülizar.  Uğur’un kırılan burnu ve gözü ameliyat edilmiş ancak gözünü kaybetmemesi için tekrar ameliyat edilmesi gerekiyor. Doktorların gözdeki kanın çekilmesini beklediğini söyleyen Gülizar ekliyor: “Böyle geç kalıyormuş gibi hissediyorum, acaba başka bir yere mi gitsek diyorum ama ne sigortası ne de BAĞKUR’u var.”

Canan’a hastanede neler olduğunu soruyorum, “Pazar olması sebebiyle her bölümde bir doktor vardı. Sebebinin ne olduğunu bilmiyorum ama ciddi bir ilgisizlik vardı. Sedyeyle kendimiz taşıdık Uğur’u. Sargılar kan içindeydi ama uzun bir süre yanımıza kimse gelmedi” diyor. Bir süre sonra beyin cerrahının geldiğini ve kendilerini tomografiye gönderdiğini anlatıyor. “Uğur’un ailesi geldiğinde durumu tam olarak anlayamadılar, daha doğrusu kabul edemediler. Doktorun yanına çıkardık babasını. İhtimalleri anlattılar” diyor Canan ve ekliyor: “Doğal olarak çok üzgün ve tepkililer.”

“Sen aslında dün gelecektin buraya” diye gülmeye başlıyor Uğur. “Dün odanın içi yaralı doluydu”. Arkadaşları Uğur’u ziyarete gelmiş. Biri bacağından plastik mermiyle, öbürü de kolundan biber gazı fişeğiyle yaralanmış. Uğur, “Ben kendimi şanslı hissediyorum” diyor. “İnsanları öldürmeye çalışıyorlardı. Evet ben oraya başıma ne gelebileceğini bilerek gittim, bazı şeyleri göze de almıştım. Ama ellerine düşmediğim çok şanslıyım.”


‘İLK GÜNLERDE SÜREKLİ KABUS GÖRÜYORDU’

Gülizar, Uğur’un yaşadıklarını anlatmaya başlıyor. İlk günlerde sürekli bağırarak uyanıyormuş. “Sürekli kabus görüyordu. Uyandığında kendinde olmuyor, elini hemen gözündeki sargılara atıp onları yırtmaya çalışıyor. ‘Ben neredeyim’ diyor uyandığında sürekli”. Psikolojik destek almanın bu süreçte Uğur için çok sağlıklı olacağını söylüyor.
Uğur’un arkadaşı Canan, yaralananların İnsan Hakları Vakfına başvurduğunu, gittiklerinde başlarına nerede ne geldiğini anlattıklarını ve yaralarının fotoğraflarla belgelendiğini söylüyor. “Uğur hastaneden taburcu olduğunda biz de gidip suç duyurusunda bulunacağız. Bu belgelerin hepsi toplanıp AİHM’ye gidecek” diyerek ekliyor: “Yüzlerce yaralı var. Eğer hepimiz gidip suç duyurusunda bulunursak, vakıfta bu yaralanmaları belgeletirsek çok daha iyi olur.”


AĞIR SİLAHLAR VATANDAŞA KARŞI MI KULLANILACAK?

CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Silah Kanunu Tasarısı’nda emniyete ağır silahlar alma yetkisi verildiğini belirterek, “Alınacak ağır silahlar tıpkı TOMA örneğinde gördüğümüz gibi yine vatandaşa karşı mı kullanılacaktır?​” diye sordu.
 Düzgün, Başbakanın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, “TBMM İçişleri Komisyonu bünyesindeki Alt Komisyonda bulunan Silah Kanunu Tasarısı’nda emniyete ağır silahlar alma yetkisi verilmektedir. Polis’in görev tanımına baktığımızda; vatandaşın huzur ve güveni için, suç ve suçluyla sahası içerisinde mücadele eden kişidir” diyerek şöyle dedi: “Polislerin muhatabı vatandaş olduğuna göre alınacak ağır silahlar (tank, top, havan) tıpkı TOMA örneğinde gördüğümüz gibi yine vatandaşa karşı mı kullanılacaktır? Gezi Parkı nedeniyle yaptığınız açıklamada ‘Polisin müdahale gücünü arttıracağız’ derken söz konusu yasa tasarısında bulunan ağır silahları mı ( tank,top,havan ) kastediyorsunuz?​” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Tecavüzcü korunuyor!

SONRAKİ HABER

Yabancı sermaye pembe tabloya bakmaz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...