20 Haziran 2013 04:50

Gezi’nin köklerinden yeşeren...

Hükümet Gezi’yi boşaltınca kurtulurum sandı, her yer Gezi oldu İstanbul’da. Önceki akşam kendiliğinden bir forum alanına dönüşen Beşiktaş Abbasağa Parkı’ndaki ikinci gecede artık deneyimliydi gençler. Tartışmalar artık daha politik. Dikkatler, “Bundan sonra ne yapacağız?” sorusu üzerinde yoğunlaştı. TOMA&rsq

Gezi’nin köklerinden yeşeren...
Paylaş
Elif Görgü

ÖRGÜTLENME REFLEKSİ

Abbasağa Parkı’nı yaklaşık 1500 kişi tıklım tıklım doldurmuş. Kalabalık nedeniyle forumu dinleyemeyenler çimenlere yayılmış kendi aralarında tartışıyorlar. Örgütsüz olduklarını sanan gençlerin acil sorunlar karşısındaki çabukluğu aslında örgütlenmenin artık bir refleks haline geldiğini gösteriyor. Hızla moderatör seçiliyor, kurallar belirleniyor. Konuşma süresi 2 dakika. Alkışlamak, yuhlamak, karşılıklı polemik yapmak yasak. Niyetleri birbirlerini gaza getirmek değil çünkü, bir an önce yeni bir yol haritası belirleyebilmek. Kalabalığın çoğu belli ki üniversite öğrencisi.

Ayaktakiler görüşü zorlaştırıyor, “Oturmayanlar Tayyip olsun” uyarısıyla herkes oturunca forum da başlıyor.

ÖRGÜTLENMELİ AMA NASIL?

Polis şiddeti öne çıkan konulardan biri. Ancak gençlerin duygusu öfkeden çok şiddetin vahşiliği karşısında duydukları şaşkınlık ve daha da önemlisi kalp kırıklığı... Bir genç gördükleri şiddet nedeniyle travma geçiren, gece uyuyamayan arkadaşlarını anlatıyor.

Bir başka konu “örgütlenme”. Herkes “örgütlenmeliyiz” diyor ama nasıl olacağı net değil. Mevcut partilerin hiçbirini istemiyorlar. “DİSK, KESK flaması bile olmasın” görüşü de destek buluyor, “politikleşmemiz lazım” ya da “Yeni bir politik parti olmalı” fikri de. Direnişe destek vermeyen, kapılarını sığınmak isteyenlere kapatan markaların boykot edilmesi bir çok konuşmacı tarafından dile getiriliyor. Bir genç uyarıyor: “Yerli malı kullanalım, bakkaldan alışveriş yapalım falan tamam ama yeni zenginler de yaratmayalım.”

Saatlerce sürüyor forum. “Her yer Taksim olmasın artık, her yer Gezi olsun. Bundan sonra bütün parklar Gezi’ye dönüştürülmeli” de diyorlar, “Olağanüstü Hal” kalkınca elbet Gezi’ye de geri döneceğiz” de... Taksim Dayanışması toplantılarında daha fazla genç olsun da istiyorlar. Dayanışma’nın açıklamalarının daha öz ve bir eyleme yönelten açıklamalar olmasını da...

Alkış yasağı ise tek bir kere deliniyor. Ukraynalı gençler Türkçe olarak, “AKP’den hesabı gençlik soracak” dediklerinde... Polisin Gezi Parkı’nın dışına attıkları aslında çoktan parktan çıkmışlar, çevre mücadelesini demokrasi mücadelesine çevirmişlerdi. Devlet şiddeti süreci hızlandırdı. Apolitikliğin, örgütsüzlüğün dayatılmaya çalışıldığı hareket kendi politikasını arıyor artık. Gezi’ye diktiği çiçeklere odaklanan hükümet, parkın dışında yeşeren bu yeni örgütlenmeden daha çok korkmalı, tohumlar elden ele, parktan parka dolaşıyor...


‘SİSTEM KARŞI OLMALIYIZ’

Her  ne kadar Karl Marx’ın “Kapitalizm gölgesini satamayan ağacı keser” sözüyle başlamış da olsa, Gezi Parkı direnişi “antikapitalist” bir eğilim göstermedi 20 gün boyunca, aşağılayan tavrı nedeniyle “anti-Başbakan” eğilimiyle ilerledi. Bir genç, “Eylemler sistem eleştirisine dönüşmeli” diyor. “Neoliberal, kapitalist sisteme karşı olmalıyız” sözleri karşısında tüm eller destek için kalkıyor. Başbakan Erdoğan merak etmesin, kimse onun dilini kullanmıyor. Aşağılamıyor, hakaret etmiyor. Doğrudan demokrasi meydanlarının ana sağduyu ve dayanışma.Biri, AKP’ye destek verdikleri için insanların aşağılanmamasını istiyor, “Yüzde 50 deniyor, onları da kazanmaya çalışmalıyız” diyor. Genç bir kadın AKP’lilerle direnişe nasıl baktıkları konusunda yaptığı görüşmeleri anlatıyor: “Turizm etkileniyor diyorlar. Sonra somut bir ihtilal korkusu var, medyanın da bu konunun üzerine gitmesi nedeniyle ihtilalden korkuyorlar. Sandıkta buluşalım eğilimi var. Bir de alternatif parti çıkarın biz de ona oy verelim diyorlar...” Eller yine havada...


HALK MECLİSLERİ KURULMALI, SEÇİM BARAJI İSTEMİYORUZ

Ben birkaç saat kalabiliyorum Abbasağa’da. Benden sonra neler olmuş diye tabii ki sosyal medyaya bakıyorum. Forumla ilgili sosyal medyada paylaştıkları notların bazıları şöyle:
*Bu sene tatile sahile değil ucra köylere gidelim, onlarla dayanaşalım!
*Parklarda atölyeler düzenleyebiliriz.
*Bu bir demokrasi anlayışıysa gerekirse esnaf da zarar görecek, gerekirse biz de göreceğiz, bazı hakların alınması için bazı bedeller ödenmesi gerekir.
*Ortaya bir manifesto dökülmeli. Bunu siyasi partilere aktarmak gerekir.
*Halk meclisleri kurulmalı. Sonrasında o siyasi bir oluşuma dönüşecektir.
*Partileşmemiz gerekiyor. Neden bir belediye başkanı, bir başbakan bizim sesimiz olmasın? *Türkiye’ye ait Reyhanlı, Uludere gibi acıların unutulmaması lazım.
*Ulaşılabilir davaların peşinde koşmalıyız. Örneğin, polis şiddetine maruz kalan herkes baroya başvursun.
*HES’ler gibi gerçekleşen diğer projeleri unutmayalım, onlara da dikkatimizi verelim. *Seçim barajı istemiyoruz, bunu haykıralım.
*Yeni bir siyasi oluşuma kesin ihtiyaç var. Çalıştaylar oluşturmak şart. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Hükümet çözüm için adım atsın

SONRAKİ HABER

Herkesin bir Gezi’si var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...