04 Mayıs 2012 08:37

Halil Berktay ve Taraf boşuna zorluyor

Tarihçi-Yazar Halil Berktay, kanlı 1977 Taksim 1 Mayısı’ndaki katliamın sorumluluğunu tamamen sola yüklemesine gösterilen tepkilere rağmen bu tavrını “militanca” sürdürüyor. Berktay’ın, bugün Taraf’ta yayımlanan yeni röportajının alt başlığı şöyle: “Halil Berktay 1 Mayıs 77 ile ilgili tartışma

Halil Berktay ve Taraf boşuna zorluyor
Paylaş
Fatih Polat

77’NİN BELGESELİNİ YAPAN GAZETECİ

Bugün de, dönemin tanıklarının anlatımlarına başvurarak Berktay’ın iddialarını tartışmaya devam edeceğiz.
1977 1 Mayısı’nda DİSK’in güvenlik görevlileri içinde yer alan ve kürsünün güvenliğinden sorumlu olan yıllar sonra da 1977 1 Mayısı’nın belgeselini yapan Gazeteci-Yazar Nazım Alpman, Berktay’ın iddia ettiğinin aksine Sular İdaresi’nin polisin kontrolünde olduğunu söylüyor. Alpman, 1 Mayıs 2012 günü Habertürk televizyonunda Balçiçek İlter’le Söz Sende Programı’na konuk oldu ve bu konuda şunları söyledi:
“-Ben o dönem Kemal Türkler’in yanında yürüyen kortejin içindeydim ve güvenlik elemanıydım. Alandan da sekiz buçukta ayrıldım. Olaylar bittikten bir buçuk saat sonra falan. Yani son kalan 200 kişi idik biz orada.
-Biz o dönemde ölen 36 kişiydi deyip geçtik. Sonra o belgeseli çekerken DİSK’te Süleyman Çelebi ile konuşuyoruz. Fahrettin Erdoğan var. Şu anda da DİSK’in Basın Yayın Müdürü. O dedi ki, ‘abi aslında 36 kişi değil, 42 kişi öldü’. ‘Nasıl?​’ dedim ve başladı anlatmaya. Gel şunu dedim kamerada anlat. Bir savcının listesi var, bir de DİSK’in listesi var, üst üste koyunca altı kişi sarkıyor. Ve 42 kişinin öldüğünü Fahrettin’den öğrendim. Sonra açıp bakınca Nail Güreli’nin kitabına (Güreli’nin ‘1 Mayıs 1977’ adlı kitabını gösteriyor) burada var. DİSK’in listesi var, savcının listesi var.
-O gün deniyor ki, kurşun yarası ile 3-4 kişi var ölen. Diğerleri ezilerek öldü, deniyor. Halbuki burada Nail Güreli’nin kitabında, saydım kurşunla yaralananlar tam 30 kişi.
-Ben kürsüdeydim başından itibaren. Saygı duruşu başladı ve ateş edildi. Ateş edildikten sonra yattık yere. Yanımda birisi vardı, ‘kalkamazsak ayvayı yedik’ dedi. Çünkü üstümüzden geçecekler. Kemal Türkler’i indirdiler, bir araca bindirip götürdüler....Sular İdaresi denilen –şimdi müze oldu orası- onun üzerinden ateş ediliyor. İki tane de panzer, biri Mete Caddesi’nden biri de Gümüşsuyu’ndan su sıkarak kalabalığın üzerine doğru geldiler. Buradan ateş ediliyor, bu taraftan da panzer var, insanlar iki yana doğru ayrıldı. Bu ancak bir düşmanı imha etme operasyonu olabilir. Şimdi sorumlu kim filan... Gayet basit bir soru var, bu panzere git ve su sık kalabalığın üzerine diyen kim? Buradan bak. Ses bombası atan kim? Peki Sular İdaresi üzerinde kim var? Bakın o tarihte yine Nail Güreli’nin kitabından, İstanbul Barosu’nun hazırladığı raporda diyor ki, Sular İdaresi’ne ait setin üzerine alana sokulmayan gruplardan kişilerin çıkması olanaksızdır. Şöyle ki, Sular İdaresi’ne ait sete polis denetimi dışında çıkılmamıştır. Başından sonuna kadar polisler vardı orada.
-Şimdi Ahmet İsvan’ın Nail Güreli’ye anlattığı, sonra Savcıya da aynı ifadeyi verdi. O zaman Sular İdaresi duvarının üzerinde eli silahlı kişilerin fotoğrafı yayınlanmıştı. Bunlar tespit edildi. Polis şefi Uğur Gür gelip fotoğraftakinin kendisi olduğunu savcıya söyledi. Olaylardan sonra hakim olmak için çıktığını söylemiş. Şimdi başından sonuna orada polisler var. Aynı zamanda karakol polislerinin silahlı kişileri kolundan tuttuğu fotoğrafı da yayınlandı. Onları alıp götürdüler, e nereye götürdüler, o da polis, o da polis. Uğur Gür orada olduğunu kendisi de şey yapıyor. Sinemacı dostumuz Veci Sayar da, Maksim Gazinosu’nun üzerinde o zaman sanat bar, onlar aradalarmış. Oradan diyor alanı görmüyorduk. Bu kitapta var o, (Nail Güreli’nin kitabını gösteriyor) fakat duvarın üzerinde uzun pardösülü bir adam sürekli talimatlar veriyordu ve ateş ettiriyordu diyor. Orada duruma hakim olan bir tane üst düzey var, Uğur Gür. Mesala çağırıp sorsalar hani.”
Bu anlatımlar Berktay’ın tezleninin sadece yanlış değil, aynı zamanda “yalan yanlış” olduğunu kanıtlıyor. Ayrıca Sular İdaresi üzerinden değil, tamamen sol gruplar tarafından ateş edildiği tezi de bu tanıklıklarla açık bir biçimde çürütülüyor.
Nazım Alpman’ın örnekler verdiği Nail Güreli’nin, Ozan Yayıncılık tarafından yeniden basılmış olan ‘1 Mayıs 1997’ adlı kitabında Berktay ile Taraf’ın ve onları destekleyenlerin iddialarını çürüten başka pek çok tanık anlatımı da bulunuyor.

TANIKLAR ANLATIYOR

Örneğin ayakkabı modelisti olan 59 yaşındaki Osman İşçi o gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Ben de İnönü gezisinin alana bakan set üstündeydim. Köşeye yakın en güzel yerden seyrediyordum. DİSK’in Başkanı konuşmasına başladı, sloganlarını yine kesmediler. Sanki dinlenmesini engellemek ister gibiydiler. Konuşmanın sonuydu Otağ’ın önünde bir dalgalanma oldu. Silah sesleri geldi. Silahın Sular İdaresi yönünden atılmış olması gerek.(...) O sırada silah sesleri yoğunlaştı. Yere yatıp setin kenar taşlarını siper aldım. Polis tankları acayip sesler çıkararak halkın üzerine doğru geliyordu. Kazancı yokuşu karşısındaki tank su sıkarak işçilerin üzerine yürüyor, işçiler de çaresizlikten tanka (panzere) sopalarla vurmaya çalışıyordu. Kurşun yağmuru yeniden başladı. (...) O sırada polis Sular İdaresi’nin yanında boşluğa bomba (ses bombası) attı. Polis tankının biri de halka ateş açtı. Gezinin telefon kulübeleri üstündeydik. Yanımda gençten biri yere yattı, sürünerek postahanenin üzerine uzandı, tabancasını ateşledi. Aşağıya doğru yani tam Elmadağ ağzında birikmiş olanların üstüne doğru üç el ateş etti. Sonra tabancası tutukluk yaptı, ikinci bir gençten adam onu takip etti. İki el de o ateş etti. Sonra çekilip gittiler. İkisi de lacivert elbiseliydiler.” (s.147)
Usta gazeteci Güreli’nin kitabında yer alan bir başka tanık TÜS-DER Genel Başkanı Hasan Fehmi Mavi de, 1 Mayıs gününü şöyle anlatıyor: “...birkaç saniye sonra Sular İdaresi’nin üzerinden ve Pamuk Eczanesi’nin üzerinden ve İntercontinental otelinden çepeçevre alandaki topluluğun üzerine uzun menzilli otomatik silahlarla ateş edilmeye başlandığını görünce bir komplo ile karşı karşıya kaldığımızı gördüm. Sular İdaresi’nin üzerinden daha çok otelin önüne doğru ateş edilerek Renault otomobile yer açıldığını ve otomobilden sürekli olarak sağa sola ateş edildiğini gördüm. Alana hakim noktalara yerleşmiş silahlı saldırganları sürekli saldırıları devam ederken, öte yandan ses bombası atarak, yaylım ateşi ederek panzerler alana girdi.” (s.149-150)
Nail Güreli’nin kitabında, soldan dışlanmış olmanın hıncını çıkarmak adına tarihi çarpıtmakta hiçbir sakınca görmeyen Halil Berktay’ın ve Taraf’ın iddialarını çürüten başka birçok tanık anlatımı bulunuyor. Bu konuda aydınlanmak isteyenler için Güreli’nin bu kitabı 1977 1 Mayısı açısından önemli bir kaynak oluşturuyor.
Solun, devrimcilerin “tabularını yıkma”, “ezberini bozma” adına her türlü yayını mübah gören Taraf, 1977 1 Mayıs’a dair yalana dayalı bu kara kampanyasını sürdürdüğü sürece biz de yanıt vermeye devam edeceğiz!

ÖNCEKİ HABER

Kenan Mak unutulmadı

SONRAKİ HABER

Alevilerin inkar ve asimilasyonu sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa