05 Aralık 2011 05:11

Denetimsizlik öldürüyor

Yaşamının 14 yılını tozlu laboratuarlarda diş protezi üreterek geçirdi Metin Aksoy. Sağlık piyasaya düştükçe, özel ağız ve diş sağlığı merkezlerinin sayısı arttı, ihaleler çoğaldı. İhaleler çoğaldıkça her merdivenin altında bir laboratuar türedi. İhaleler çoğaldıkça diş teknisyenlerinin y&uum

Denetimsizlik öldürüyor
Paylaş
Ruken Tuncel

Metin Aksoy bugün 3’te 2 oranında silikozis hastası, çalışamıyor. Bir oğlu lise öğrencisi. Down sendromu hastası olan diğer oğlu için verilen yardımla geçinme çalışıyorlar ailecek, bir de ev temizliğine giden eşinin yevmiyesiyle.

ÇALIŞMA KOŞULLARI KÖTÜLEŞİYOR

Türkiye silikozis hastalığını kot kumlama işçileriyle öğrendi. Ama ne zaman diş teknisyenleri yaşamını yitirmeye başladı, o zaman hastalığın meslek ayrımı yapmadığı ortaya çıktı. Çalışma koşulları kötüleştikçe, alınan önlemler azaldıkça, işyerindeki hijyen azalıp toz arttıkça silikozis kendini göstermeye başladı. Geçtiğimiz aylarda 2 diş teknisyeninin bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmesi, gözleri diş teknisyenlerine çevirdi. Silikozis görünen diş teknisyenlerinin sayısı her gün artıyor. Ancak kot kumlamayı yasaklayan hükümet bu alana bir türlü elini uzatmıyor.

İŞ ARTTI KALİTE DÜŞTÜ

Diş teknisyeni olarak çalıştığı 14 yıl boyunca iskelet ve köprü tesviyesi yapan Aksoy,  bu süre boyunca metal tozlarına, porselen tozlarına, ponza tozlarına maruz kaldı. Maske kullanmadıklarını söyleyen Aksoy, iş yoğunluğunun da hastalığın artışında önemli bir rolü olduğuna dikkat çekiyor.

“Eskiden işler bugünkü kadar yoğun değildi. Son yıllarda çok daha yoğunlaştı. Eskiden sadece doktorlara çalışıyorduk ama ağız ve diş sağlığı merkezleri sayısı artınca bu değişti. Çalışan sayısı arttı, iş kalitesi düştü ” diye tarif ediyor iş koşullaında yaşanan dönüşümü Aksoy.

VAKUM ‘GÜRÜLTÜ’ YAPIYORMUŞ!

“Daha önce 30 metrekarelik bir alanda 3 kişi çalışırken, bugün 30 metre karelik alanda 10 kişi çalışıyoruz” diyor ve ekliyor: “İş yerlerinde tozu çeken vakumlu masalar var. Ama işveren ‘gürültü yapıyor’ diye kapatıyordu. Aslında gürültüsünden değil, yaktığı elektrikten. Her masa açtığında işverene masraf çünkü, o yüzden havalandırmaları açmıyordu”

İşyerlerinin hiçbirinde ayrıca yemekhane ve dinlenme salonu bulunmadığını da belirtiyor Aksoy, “İş yaptığımız odada yerde yemek yiyip, çay içiyoruz.

Tozun içinde çalıştığım için öksürük bana normal geliyordu. Meslek hastalığına yakalanmış olabileceğim hiç aklıma gelmedi. Öksürük artınca Eyüp Devlet Hastanesine gittim, daha sonra hastane hastane dolaştırdılar.  En son Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesine sevk ettiler. Burada 10 gün tedavi gördüm. Oradan da Maltepe Meslek Hastalıkları Hastanesine sevk edildim. Orada silikozis teşhisi konuldu. 3’te 2 oranında silikozis hastasıyım ve çalışamıyorum” diyor.

DOKTOR TESPİT ETTİ DEVLET ETMİYOR

Malülen emekli olmak için başvuran Aksoy’un dosyası ise 3.5 yıldır Sosyal Güvenlik Kurumunda bekliyor. “Evraklarım 3.5 yıldır Ankara’da. Sözde malulen emekli olacağım, ama hâlâ bekliyorum. Doktor raporları var, ama sonuç yok. Devlet bürokrasiyi bu kadar ağır işletiyor ama bizim hayatımızın nasıl devam ettiğini hiç merak etmiyor” sözleriyle sitem ediyor.

SİGORTASIZ ÇALIŞTIRIYORLAR

Diş laboratuarlarındaki çalışma koşulları hakkında da bilgi veriyor Aksoy.  Sigortasız çalışan sayısının fazla olduğuna vurgu yaparak ekliyor: “Bu işi yapanlar ilerde yakalanacağı hastalığı bilmiyorlar, bilseler çalışmazlar. Sigortasız çalıştırıyorlar, ama insanlar mecbur çalışmaya. Meslek olarak bu işi seçtikleri için başka çareleri yok. Ağız ve diş sağlığı merkezlerinin işleri ihale yoluyla laboratuarlara verilir. Laboratuarların ihale aldığı hastane sayısı artınca, iş yoğunluğuyla beraber çalışan sayısı da artıyor. Çalışanların maaşı, iş yerinin  kirası derken  işveren bu giderleri kullandığı malzemelerin maliyetinden düşüyor”

Kendisinin de çalıştığı laboratuarda, sigortasının ayda sadece 15 gün yatırıldığını, bu durumu sonradan öğrendiğini ama çalışmak zorunda olduğu için bir şey yapamadığını ifade ediyor. (İstanbul/EVRENSEL)


‘GÖZ GÖRE GÖRE ÖLDÜRÜLÜYORUZ’

Silikozis hastalığına yakalanan bir diğer Diş Teknisyeni de Hüsammetin Kocabaş. Kocabaş, 30 yıl diş protez teknisyenliği yapmış. Silikozis hastası olduğunu da yeni başlayacağı bir işte kensinden sağlık raporu istenmesiyle öğrenmiş. “Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesinde ciğerimden parça aldılar. İlk önce kanserden şüphelendiler, sonra silikozis teşhisi koydular” diyor. Hastalığın hayatını her anlamda zorlaştırdığını belirten Kocabaş “Doktorlar, hastalığın tedavisinin olmadığını söylüyor. Kendime iyi bakmam, grip nezle olmamam gerekiyormuş. Ama kolaylıkla hastalanabildiğim gibi, grip olduğumda 3-4 ay atlatamıyorum. Ahır gibi oralar bodrum katlarında, havalandırmaları, camları olmayan yerlerde çalışıyoruz. Denetlemesi olmadığı gibi kırk yılın başında denetlemeye geldiklerinde bile ‘biz geliyoruz hazırlığınızı yapın’ dercesine denetleme yapıyorlar, önceden haber veriyorlar”diyor.

Göz göre göre ölüme itildiklerini söyleyen Kocabaş “ Bizi asıl hasta eden devletin, işverenler  üzerinde yeterli baskıyı oluşturmaması. Eğer ki yeterli tedbir alınsa bizler bu hastalığa yakalanmayacaktık. Göz göre göre öldürülüyoruz”
30 yıllık alınterinden sonra emeklilik için SGK’ya başvuran Kocabaş da 2 yıldır yanıt bekliyor.

ÖNCEKİ HABER

Çocuklarımızı korumak için göçtük

SONRAKİ HABER

Vatan Caddesi'nde trafik kazası: 6 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa