06 Ekim 2011 07:26

Hapisteki Kürt gazeteciler için utanabilirsiniz

Yeni Medya Düzeni Konferansı’nın ikincisi dün İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Konferansın merakla beklenen konuşmacısı Wikileaks’in kurucusu Julian Assange’dı. Türkiye’deki ana akım medyanın durumunun Batı’dakinden daha kötü olmadığını dile getiren Assange, “Medyanızdan utanman

Hapisteki Kürt gazeteciler için utanabilirsiniz
Paylaş

“Gerçek, hakikaten reform yaratmaya yeter mi? Hayır yetmez, sorun da bu. Gerçekle her şeyi değiştiremeyiz, ama gerçekle  birlikte birçok şeyi değiştirme umuduna sahip olabiliriz. Bu umut birçok ülkede yeşerdi” diyen Assange, kurucusu olduğu Wikileaks’in 5.yaşını geride bıraktığını hatırlattı.

Batıdaki ana akım medya organlarıyla kıyaslandığında Türkiye medyasının utanması için bir sebep olmadığını dile getiren Assange, bununla beraber pek çok reformun yapılması gerektiğini de ekledi. Hapisteki Kürt gazeteciler için utanabilirsiniz diyen Assange, Guardian, El Pais, New York Times, Fox News gibi medya organlarını “Yalancı Peygamberler” olarak niteledi.

KURTLAR VADİSİNE ŞAŞIRMIŞ

Kitlelerin kendilerini Hollywood tarzı agresif motifleri ön plana alan yapımlara yakın hissettiğini söyleyen Assange, “Hollywood tarzı olsa da olmasa da kendi kültürünüzün dünyaya bakışını gösterebilen medyanız, sinemanız var mı? Yoksa üzerinize dayatılan Hollywood kültürünün aynısını kopyalamak mı istiyorsunuz? Şimdi Kurtlar Vadisi’ni gördüğümde garip bir şekilde şaşırdım ama haz alarak şaşırdım. Gerçekten başka bir Hollywood filmi ama Müslümanları öldürmekten ziyade konu İsrail üzerine” dedi. Assange, Hollywood tarzı bir kültürün kopyalanmasının aslında egemen elitin gücünün kopyalanması olduğunu da dile getirdi.

Dünyanın ve gazeteciliğin geleceğine dair son derece umutlu olduğunu dile getiren Assange, gelişen iletişim, telekomünikasyon ve devlet yardımları sayesinde birçok perspektife erişilebileceğini belirtti.

İnsanların kendi deneyimlerini birbirleriyle paylaşabilmelerine fırsat veren bir teknolojiyle beraber devlet menşeili gazetecilik arasında birçok kutuptan bakış açılarının bir araya getirilebileceğini söyleyen Assange, hem yöneten elitin hem de iktidara uzak kesimlerin perspektiflerinin yansıtılabileceğini ama bunun mühendisliğinin son derece zor olacağını ifade etti.

Wikileaks’in 5 sene önce en zor noktalara temas etmeye çalıştığını dile getiren Assange, “O zamanlar sansür, yani yayınlanmadan önce ve yayınlanmadan sonra son derece sansüre açık bu malzemeyi kamuya açmak fikriyle başladık yola ve bu zor bir işti” dedi.

“Biz hükümet belgeleriyle ilgileniyorduk. Bu ya bir gerçekti ya da yanlıştı. Tabii ki arada yorum kattığımız oldu. Temelde biz bastırılan, gizlenen, tehdit edilen bilginin medyaya, kamuya ve agresif saldırılara karşı bir cephe olarak ortaya koyduk” diyen Assange, birçok gazetecinin deneyimlerine göre kendi işlerinin daha kolay olduğunu söyledi.

WIKILEAKS BÜYÜK BASKI ALTINDA

Başarılı olduklarını ama çok da cefa çektiklerini söyleyen Assange, kurumlarının müthiş bir finansal ambargo altında olduğunu dile getirdi. Birçok devletin kendilerine yönelik finansal desteğe ambargo uyguladığını söyleyen Assange, “Eğer yanında Visa kartı olan ve bize destek olmak isteyenler varsa bunu yapamayacaklarını görecekler” dedi. Herhangi bir hukuki dava sonuçlanmadığı, herhangi bir şeyle suçlanmadan 498 gündür ev hapsi cezasını çekmeye devam ettiğini hatırlatan Assange, “Bu kadar eziyete değer miydi? Birçok zorlukla başa çıkmaya çalıştım ama yayınlamaya devam ediyorum. Evet ev hapsindeyim ama bakın sizinle konuşabiliyorum. Gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşen gelişmeler şu anda ve aynı zamanda wall street’teki ayaklanmalar biraz da kusurlu, her gün biraz daha büyüyorlar. Tarihteki bütün reformların da böyle başladığını biliyoruz. Şu anda hızlı bir şekilde büyüyorlar” dedi.

Assange gazetecilerin görevlerinin halka reform talebini dile getirme fırsatı vermek ve halkın aslında ellerinde yenilmez olmaya yetecek şeylere sahip olduklarının farkına varmasını sağlamaktır dedi. (İSTANBUL)


MEDYA KARTELLERİ BÜYÜK BİR SORUN

Julian Assange, konferans sırasında gazeteci Oğuz Haksever’in sorularını da yanıtladı.

TÜRKİYE HÜKÜMETİ VE AMERİKAN DIŞ POLİTİKASI

300 bin civarında materyalden bahsedebiliriz. Bütün büyük bir odayı bu meseleyle ilgili yayınlarla doldurabilirsiniz. 2004-2010 arasında yoğunlaşmış durumda. Türkiye ABD tarafından bölgesel yükselen bir güç olarak algılanıyor. Güney Amerika’ya veya Asya’ya veya Hindistan’a benzer bir durum. Türkiye jeopolitik bağlamda bir geçiş noktası üzerinde. ABD Türkiye’yi bu coğrafi konum sebebiyle bir araç olarak, cihaz gibi görüyor. Tüm bu bölgeleri etkileyebilecek bir üs olarak, cihaz gibi görüyor.

Bununla ilgili son 6 aydaki çıkan materyallere bakın bundan hareketle bile zaten görülebilir. Türkiye ABD’nin kazanmaya çalıştığı bir köle gibi değil. Türkiye’nin kendi hayal dünyası, çeşitli noktalarda diplomatik temasları vardır. Suriye’de olanlar aynı şekilde, bazı devam eden İsrail’le ilgili kötü duygularla da alakalıdır diyebiliriz. Ama buna rağmen umuyorum ki görüyorum da, Türkiye bu yolda büyüme yolunda bağımsızlığını geliştirme yolunda. ABD’nin istihbarat ajanslarından tamamen bağımsızdır diyemeyiz. Şu aşamada Türkiye hemen istenen şeye anında cevap veren bir ülke değil, bu da gurur duyulabilecek bir nokta.

WİKİLEAKS BİLGİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ NASIL ETKİLİYOR?

Medya kartelleri gerçekten büyük bir sorun. Hatta öyle diyebilirim ki bazı zamanlarda kendi kendime düşünüyorum medya tamamiyle dünyadan yok olsa iyi olmaz mı? Organize medyadan bahsediyorum. Organize medya yolsuzluktan geçilmeyen bir etki ki, tamamiyle yok edilmesini düşünüyorum bazen. Organize edilmiş medya, medya kartelleri korkunç bir batağa saplanmış, bazı durumlarda reform edilemeyecekler mi? Bilmiyorum. New York Times veya belki Murdoch’un uzantıları ve onun gibi büyük medya kartellerinde durum o kadar çürümüş ki, bu kurumların tamamiyle ortadan kalkmasıyla son bulabilir. Birincisi, gizli bilginin bir savaştan sonra nasıl ortaya çıktığını gören biri olarak ve bu bilginin bana gösterdikleri sonucu, şöyle bir sonuca vardım, her savaş aslında medya  aracılığıyla bir sonuca ulaşır. Irak savaşı en meşhur savaştır. Yalanlar üzerine temellenmeyen o küçük kısım bile, Saddam Hüseyin’in yerinden edilmesi gerektiği.. Arap Baharı ne oluyor peki? Benim Arap arkadaşlarım diyor ki, eğer Tunus olmasaydı ilk ayaklanacak olan ülke, halk Irak olacaktı.

YALANLAR SAVAŞI DOĞURABİLİYORSA, GERÇEKLER BARIŞI DOĞURMAZ MI?

Medya kuruluşları üzerinde denetim mekanizmaları oluşturabilirsek, artırabilirsek, iktidardan zehirlenmelerini engelleyebilirsek demokrasilerde savaşı engelleyebiliriz, en azından bugüne kadar aldığımız yarayı hafifletebiliriz.

GAZETECİLER ÇOK MU SAF?

Hepimiz safız. Gazetecilerin önündeki en büyük engel, her konunun uzmanı olduğu izlenimine kapılmaları. Bu gazeteciliğin ilk günahıdır. Bu tür bilgi dengesizliği temel anlamda bir çürümeye yol açıyor. Gazetecilikle okur arasında kopukluğu başlatan bir çelişki. Kim bana bu konu hakkında doğruyu gerçeği verebilir diye etrafa bakıyorlar? Gazeteciler ekonomik bir işin içine giriyorlar. Bilgi sunuyorlar. Diyorlar ki, bu bilgi, okurun başka şekillerde ulaşabileceği bilgiden daha doğru ama ekonomik açıdan konuşursak, bilginin doğruluğu önemli değil, önemli olan okurun ikna edilebilmesi. Dolayısıyla, bu şöhretli gazeteciler bazı hikayeleri abartabiliyorlar, olmayan gerçekleri ortaya atabiliyorlar, anonim bir rivayet bana şuradan şunu söyledi gibi veya uydurma fikirlerle çıkabiliyorlar. Okurlar bunun sağlamasını yapamayacakları için kendisine satılan ürünün doğru olup olmadığını öğrenemiyorlar. İkinci el araba almaya benziyor. Batılı gazetecilik, batı gazeteciliğinde tepeye çıkan en yüksek noktaya erişen gazeteciler bu ikinci el araba satanlar. Yalanların sağlamasını yapmıyor okuyucular. Yalanlara inanmak doğruyu soruşturmaktan çok daha kolaydır. Biz kendi yaptıklarımız içerisinde, bilimsel bir gazetecilik kavramı geliştirmeye çalıştık, bir şeyin analizini yayınlarken, o analize giren, elimize geçebilecek bütün kaynaklara ulaşmaya çalışıyoruz ve onu koymaya çalışıyoruz. Bu fizik, kimya olabilir. Bir akademik yayında keşif yaptığınızı düşünüp söylediğinizde verilerin hepsi çevrimiçi yayınlanmalı ki, diğerleri bu araştırmayı sağlamaya sokabilsin. Böylelikle bilim adamları sizin yalan söyleyip söylemediğinizi anlayabiliyor. (İSTANBUL)

ÖNCEKİ HABER

Siirt'te BDP binası ve evlere baskın

SONRAKİ HABER

Gözaltına alınanlardan 49'u adliyeye sevk edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa